İran Devrimi'nin lideri Ayetullah Humeyni'nin torunu Hüseyin Humeyni, TBMM'de olay çıkaran Merve Kavakçı'yı eleştirdi.
Abone ol46 yaşındaki torun Humeyni New York`ta Sabah muhabiri Aslı Aydıntaşbaş`ın sorularını yanıtladı:İran`da rejimin değişmesi için gerekirse ABD desteğinin bile kabul edileceği yolundaki sözleriniz tüm dünyada yankı yaptı. Neden böyle düşünüyorsunuz? Ortadoğu`da artık özgürlük ve demokrasi istiyoruz. Bizce içeriden gelse de dışarıdan empoze edilse de, artık insanlara bu hak verilmeli. Tabii ki demokrasi hareketi, toplumun içinden çıkıp başarılı olursa daha iyi. Ama insanlar seslerini çıkaramıyorsa, dışarıdan yapılan bir müdahaleyle demokrasiye ulaşmakta bir sakınca yok. Neden kabul etmeyelim? Irak`ta da aynı şey yaşandı. Sizce insanlar rejim değişikliğinin yabancı bir güç tarafından gelmesine tepki duymuyor mu? Irak`ta insanlar belki de en korkunç diktatörlüklerden birinde yaşıyordu. Tüm umudunu yitirmiş halk, Saddam Hüseyin`in Allah`ın emri olduğunu düşünmeye başlamıştı. Amerika`nın Saddam diktatörlüğünü devirmesi, o ruhları kurtardı. Irak`ın geleceği son derece kara bulutlu da olabilir... Irak`ta demokratik deneyimin başarılı olması bölgedeki her ülkeyi korkutuyor. İran, Suudi Arabistan, Mısır, Suriye... Bunların hepsi meşruiyetleri kendi halklarının gözünde sorgulanan diktatörlükler. Irak`ın akıbetine uğramaktan korkuyorlar. Avrupa ülkeleri de ekonomik bağlar ve ABD ile sorunları nedeniyle Irak`ta demokrasi istemiyor. Onlar istikrarlı bir Irak istemedikten sonra, Irak gibi fakir bir memlekette kargaşa yaratacak birilerini bulmak güç değil. İran`dayken en fazla dikkatimi çeken şey insanların mutsuzluğuydu. Kadınlar başağrısı, depresyon gibi şeylerden şikayetçi. Evde ayrı, dışarıda ayrı hayatlar yaşıyorlar... Bu rejim tamamiyle İslam`a aykırı. Diktatörlükler zaten tümüyle kötü ama özellikle de din ve devlet yönetimini birleştirenler kabul edilemez. İranlılar bu dini diktatörlükten çok çekiyor. Rejimin kendisi insanları çifte hayatlara zorluyor. Peki başörtüsü konusunda da aynı toleransa sahip misiniz? Birey olarak en büyük ödevimiz, belli bir ideoloji, din ya da düşünce konusunda başkalarına baskı yapmamak. Bence başörtüsü her kadının yerine getirmesi gereken bir görev. Ama aynı zamanda benim kimseye başörtüsü dayatma hakkım yok. Başörtüsü düşüncesi kadının kendini koruması, temiz kalması gibi şeylere dayalı. Fakat başörtüsü takan öyle insanlar var ki... Geçenlerde Washington`da bir konuşmanızda Türkiye modelini örnek verdiniz... Türkiye Atatürk`ün fikirlerini takip ettiği için çok iyi bir yolda. Ama Türkiye`de rejimi fazla laik olmakla suçlayan bir kesim de var... İslamı siyasete alet etmek isteyenler, Türk insanının iyiliğini istemeyenlerdir. İslam`ı kendi haline bırakmamız lazım. Bizim Şii inancımıza göre İslam ve iktidara aynı anda sahip olabilen tek merci Tanrı`dır. Türk halkı elindekinin değerini bilsin. Din ya da başörtüsü siyasete alet edilmez. Mesela ben o bayanın (Merve Kavakçı) Meclis`te yaptığına saygı duymadım. Rahmetli Atatürk`ün değerini bilmeli. Tabii ki temel hak ve özgürlükler her anlamda korunmalı. Ama başörtüsü siyasi bir mücadele değildir. Din perdesinin ardında gizli birçok şeytan olduğunu unutmayın. Biz bunu İran`da yaşadık. İran devriminin çocuğusunuz ama söylediğiniz her şey devrimin reddi gibi... Başta iyi düşüncelerle başladı ama kısa zamanda sapmalar oldu. Devrim. fazlasıyla dedemin şahsına kilitlendi.