BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Merkez Sağ ve Sol iflas etti

Yazıcıoğlu, Türkiye'deki kaosun nedeni olarak, CHP geleneğini ve DP-AP-ANAP-DYP çizgisini gösteriyor.

Abone ol Merkez Sağ ve Sol iflas etti

BBP lideri Muhsin Yazıcıoğlu, 'Türkiye'nin içinde bulunduğu kargaşa ve her türlü olumsuzluğun iki baş sorumlusu CHP geleneği ile DP-AP-ANAP-DYP çizgisidir' diyor

Büyük Birlik Partisi (BBP) lideri Muhsin Yazıcıoğlu, 'Merkez Sağ'da Tapu Kavgası' konusundaki görüşlerini açıklarken, sorularımızı şöyle yanıtladı:

YAZICIOĞLU: Türkiye'de yıllardır hep iki siyasi anlayış 'merkezin temsilcisi' olarak görülegelmiştir. Bunlardan biri 84 yıl önce, yani Birinci Dünya Savaşı'nın ardından girilen süreçte kurulan CHP'nin temsil ettiği çizgi. Diğeri de, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından girilen süreçte kurulan ve 14 Mayıs 1950 ile 27 Mayıs 1960 darbesine kadar süren Demokrat Parti (DP) çizgisidir.

- O çizgi hep sürdürülmeye çalışıldı.

YAZICIOĞLU: Evet.. 12 Eylül 1980 darbesinin ardından 1983'te kurulan ANAP.. Siyasi yasağı kalkınca DYP'nin başına geçen Demirel de, DP geleneğinin ANAP çizgisinde değil, DYP çizgisinde devam ettiği iddiasıyla siyaset yapmıştır. Şimdilerde tek başına iktidarda bulunan AKP'nin her fırsatta DP ile kıyaslanması da göstermektedir ki; 'Merkez Sağ' tanımlaması, DP örneğinden yola çıkılarak yapılmaktadır.

- Merkez Sağ'da boşluk var mıdır?

YAZICIOĞLU: Sadece Merkez Sağ'da değil, Türk siyasi hayatının merkezinde hem de büyük bir boşluk vardır. Türkiye'nin mevcut siyasi sorunları bütüncül bir yaklaşımla çözümlenebilir. Bunun odağında da 'merkez' kavramı yer alır. Tek bir merkez vardır. O 'merkez' ise, çevrenin ihtiyaçlarını emen, milli ortak paydayı temsil eden bir siyasi çizgiyi anlatır. Bu yaklaşıma göre; 'sağ' ve 'sol' kavramları demodedir. İster 'sağ,' isterse 'sol' adına iktidara gelsinler, kendilerini 'merkez' olarak adlandıran tüm partiler, aynı düzenin savunuculuğunu yapmışlar, şikayet ettikleri hiçbir şeyi değiştirme cesaret ve iradesini ortaya koyamamışlardır. Sık verdiğim bir örnekle, Türkiye'de hükümetler değişmiş ama iktidar değişmemiştir.

- Mevcutlarla boşluk dolmaz mı?

YAZICIOĞLU: Kendilerini, merkezin sağında veya solunda değerlendiren siyasi partiler, mevcut halleriyle, bu boşluğu dolduramazlar. Özellikle 90'lı yılların başından itibaren yaşananlar, bu tezin temel dayanağını oluşturmaktadır. Öte yandan.. 18 Nisan 1999 seçimlerinden sonra kurulan (DSP-MHP-ANAP) merkez sağ-merkez sol koalisyonunu Türkiye'yi kucaklayacağını sananlar da bir kez daha yanılmışlardır. Bu kez büyüyen, Milli Görüş çizgisini yenilikçi kanadını temsil edenlerin kurduğu AKP olmuştur. Bütün bunlar göstermektedir ki; Merkez Sağ ve merkez sol anlayışları Türkiye'de iflas etmişlerdir. Şu an içinde bulunulan kargaşa ve her türlü olumsuzluğun iki baş sorumlusu CHP geleneği ile DP-AP-ANAP-DYP çizgisi karşımıza çıkmaktadır.

- AKP'nin Merkez Sağ olma arayışları?

YAZICIOĞLU: Türkiye'nin mevcut şartlarında, tek sermayesi seçmenin teveccühü olan AKP, mevcut siyaset etme tarzıyla 'Merkez Sağ'ın temsilcisi' olma iddiasını gerçekleştiremez. Her ne kadar 'merkez parti' olduğunu iddia etse de, AKP'nin -aslında - tek parti gibi davrandığı açıktır. Eskimiş CHP'nin yetersiz ve çapsız muhalefeti nedeniyle 'hesapsız-kitapsız' icraat eyleyen AKP'nin, toplumun tümünü kucaklayacak argümanlardan ve ideolojik donanımdan yoksun olduğu apaçık ortadadır. Buna bir de AKP'nin 'Merkez Sağ ve merkez solun muhalifi' kimliği eklendiğinde, zaten çözüm olmayacak olan 'merkezin yeniden inşası' projesini AKP'nin gerçekleştirimeyeceği de ortaya çıkmaktadır.

- Bu noktada gariplik mi görüyorsunuz?

YAZICIOĞLU: 3 Kasım 2002 seçimlerinde Türk seçmeni belki de tarihinde ilk kez bu kadar yoğun bir şekilde bir uçtan diğer uca savrulmuştur. Bu savruluş, henüz birinci yaş gününü bile idrak etmemiş bir siyasi partiyi tek başına iktidara taşımıştır. 'Yaptıklarım yapacaklarımın teminatıdır' deme şansı dahi bulunmayan bir siyasi partinin tek başına iktidara gelebilmiş olması da herhalde klasik siyaset bilimi kurallarıyla izah edilemeyecek kadar garip bir durum olsa gerektir. ANAP'ın 'dört eğilim' projesine öykünen, temsilcisi olduğunu iddia ettiği toplum kesimlerini ortak paydalarından birine -ister istemez-dayanan AKP'nin siyaset etme anlayışı, milletin Anadolu'da kurduğu bin yıllık terkip ile Cumhuriyetin kazanımlarını buluşturacak argümanlardan yoksundur.

- AKP'nin handikapı nedir?

YAZICIOĞLU: AKP, dış telkinlere açık ve milli çerçeve yerine global çerçevede meşruiyet kazanma telaşındadır. Yerel ölçekte DP-ANAP çizgisine, küresel ölçekte ise 'muhafazakar demokrat (ya da Müslüman demokrat)' çizgisine öykünen AKP, 'Merkez Sağ'ın değil, 'küresel tek parti diktatörlüğün Türkiye'deki izdüşümü' vasfını taşımaktadır. AKP, Türkiye'nin değil, 'küresel emperyalizm merkez partisinin izdüşümü'dür. Milli iradenin değil, küresel haydut ABD'nin iradesinin temsilciliğine soyunan bir siyasi parti, ne 'Merkez Sağ'ı toplayabilir, ne de 2000'li yıllarda Türkiye'nin yükünü taşıyabilir.

- Ne yapılmalı?

YAZICIOĞLU: Her şeyden önce şu açıkça anlaşılmalıdır ki; eski talepleri, eski tartışmaları gündeme getirmenin, eski figüratif unsurlara dayanarak siyaset yapmanın hiçbir geçerliliği kalmamıştır. Türkiye'nin ihtiyacı olan şey; çağın gerçekleriyle asla örtüşmeyen gelenekleri diriltmeye çalışmak değil, bundan çok daha kapsamlı, evrensel ortak değerlerle çatışmayan, ancak milli kimliğimizi de yok saymayan bir projeyi hayata geçirmektir. Tek başına iktidar olmasına rağmen 'milli ortak paydayı' temsil edemeyen ve bu nedenle 'meşruiyet sorunu' yaşayan AKP, uluslararası mücadele ortamında Türkiye'nin 'yumuşak karnı' durumundadır. 2000'li yıllarda Türkiye'nin ihtiyacı olan şey, bir 'büyük birlik stratejisi'dir.