BIST 8.633
DOLAR 34,35
EURO 37,44
ALTIN 3.025,05
HABER /  EKONOMİ

Merkez Bankası faiz kararı yorumları

Merkez Bankası Para Politikaları Kurulu-PPK'nın faiz kararını piyasa uzmanları yorumladı.

Abone ol

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz kararını değerlendiren Ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, Merkez Bankası'nın, kur oynaklığı başta gelmek üzere piyasa hareketlerini yakından izlediğini ifade etti.

Mevcut politika çerçevesinde olası bir değişikliğin piyasa tarafından yeteri kadar anlaşılamayıp olumsuz sürpriz etkisi yapmaması için yatırımcı kitlesini bilgilendirmeden sadeleşmeye başlamayacağını dile getiren Yılmaz, "Yarınki ekonomist toplantısının önemi artmakta. Yarın yatırımcı kitlesi yeteri kadar bilgilendirildikten sonra eğer piyasa şartları izin verirse ocak ayından itibaren iki faizin (koridorun üst bandı ve politika faizi) birbirine yakınsayacağı anlaşılmakta" dedi.

Güney Afrika, Meksika ve Kolombiya Merkez Bankası'nın ardından sıranın TCMB'ye geldiğinin düşünüldüğünü söyleyen Yılmaz, bu nedenle şu anda sürpriz etkisiyle kurda baskı gözlemlendiğini ve varlıkların satılmakta olduğunu belirtti.

Yılmaz, bunun döviz satım hisse alım fırsatına dönüşmesi için yarınki toplantıda verilecek mesajların bekleneceğini kaydetti.

 GÖZLER FONLAMA MALİYETİNDE OLACAK

AA Finans Analisti ve ekonomist Haluk Bürümcekçi de aralık toplantısının pas geçilmesini yerinde bir karar olarak görmediğini belirterek, "Kredibilite açısından problem yaratan bir gelişme olarak algılıyoruz" dedi.

Ekonomistlerin çoğunun politika faizi ve faiz koridoru alt bandında ağırlıklı olarak 50 baz puan civarında artış beklediğini aktaran Bürümcekçi, "TCMB Beklenti Anketi’nde de cari ay politika faizine ilişkin medyan beklenti yüzde 7,78 ile benzer bir görünüme işaret ediyordu. Ayrıca, önümüzdeki dönemde (6 ay içinde) toplam artışın 100 baz puana ulaşacağı beklentisi de korunuyordu. Dolayısı ile aralık toplantısının pas geçilmesini yerinde bir karar olarak görmüyor ve kredibilite açısından problem yaratan bir gelişme olarak algılıyoruz" değerlendirmesini yaptı.

Bürümcekçi, Fed'in, aralık ayında para politikası normalleştirme sürecini başlatmasıyla, TCMB'nin de ağustosta açıkladığı yol haritasının son aşamasını başlatmasının beklendiğini vurguladı.

Büyük olasılıkla ocak ayında başlayacak sadeleşme süreci ile politika faizinin yüzde 9,0-9,5 aralığına yükselmesini beklediklerini tahmin eden Bürümcekçi, şunları kaydetti:

"Tüm fonlama araçları dikkate alınarak hesaplanan efektif fonlama oranının yüzde 9,5 seviyesinde olduğu düşünüldüğünde, nihai olarak, politika faiz oranının yüzde 9,0-9,5 aralığında ve O/N borçlanma faiz oranının yüzde 8,0-8,5 aralığında olabileceğini, koridor üst sınırının ise değişmeyeceğini tahmin etmekteyiz. Ancak, artırımın hangi faiz kademesi (25-50 baz puan) ve hangi aralıkta (her toplantı mı?) yapılacağı belirsizliğini korumaktadır. Piyasada gözler TCMB'nin fonlama maliyetini ne düzeyde oluşturacağı üzerinde olacak"

KISA VADEDE ETKİSİ SINIRLI 

Odeabank Ekonomik Araştırma ve Stratejik Planlama Direktörü Ali Kırali ise TCMB'nin ağustos ayı toplantısında küresel para politikalarının normalleşmeye başlamasıyla faiz koridorunun bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı etrafında daha simetrik bir hale getirileceğini ve daraltılacağını açıkladığını anımsattı.

Bu nedenle geçen hafta gelen Fed faiz artırımı kararının ardından TCMB'den de faiz koridorunda ortalama fonlama faizini etkilemeyecek şekilde dahi olsa değişiklik bekleyen piyasada faizlerde ve para politikası çerçevesinde değişikliğe gidilmemesinin şaşkınlık yarattığını söyleyen Kırali, "Bu durum, Fed faiz artırımı sonrasında TCMB'nin küresel para politikalarının normalleşmeye başlamadığı düşüncesini yansıtıyor olabilir. Ancak Fed’in faiz artırımına TCMB tarafından reaktif de olsa herhangi bir tepki gösterilmemesinin nedenleri uzun süre tartışılacak gibi görünüyor" dedi.

Küresel piyasalarda sene sonu nedeniyle oynaklığın nispeten azaldığı bugünlerde kararın kısa vadede etkisi sınırlı kalabileceğine dikkati çeken Kırali, ancak ABD'den gelebilecek iyi ekonomik verilerin global piyasalarda yaratacağı güçlü dolar trendine karşı bu karar sonrasında TL'nin nispeten daha korumasız kalacağını ifade etti.

İş Portföy Başekonomisti Nilüfer Sezgin de Merkez Bankası çok kuvvetli sinyaller vermiş olmasına rağmen sadeleşme politikasına bu toplantıda başlamamayı tercih ettiğini söyledi.

"Fed faiz artırımına başlayınca Merkez Bankası da sadeleşmeye başlayacağını belirtmişti" diyen Sezgin, piyasa açısından bakıldığında tabi beklentinin karşılanmamış olmasının Türk lirası açısından olumlu olmadığına dikkati çekti.

Aslında beklenen faiz artışının para politikası duruşunda değişiklik yaratmayacağının tahmin edildiğini ifade eden Sezgin, şunları kaydetti:

"Dolayısıyla, pratikte hayatta bir şey değişmedi. Fakat, faiz artışı sinyal etkisi olacaktı. Bu sinyalin gelmemiş olmasıyla Merkez Bankası'nın politikalarına ilişkin belirsizlik oluşabilir. Diğer yandan, Merkez Bankası faiz kararıyla birlikte yayınladığı metinde faiz artırımının önümüzdeki toplantıya ertelendiği intibası yaratmış. O zamana kadar para politikası cephesinden Türk lirası varlıklara gelebilecek destek ertelenmiş görünüyor."

ZAMANA YAYACAK

Halk Yatırım'ın Yatırım Danışmanlığı ve Araştırma Direktörü Banu Kıvcı Tokalı da gelecek dönem para politikası ile ilgili olarak, likidite politikasıyla sıkı duruşun korunma eğiliminin ön planda kaldığını ifade etti.

Fed'in ilk faiz artırımı ile normalleşmeye başlaması sonrasında TCMB'nin, özellikle gelişen ülke piyasalarında gözlenen oynaklık düşüşünün kalıcı olup olmayacağını görmeyi tercih ettiğini söyleyen Kıvcı, "Sözkonusu normalleşme ortamının kalıcı olduğunun düşünülmesi durumunda da, yeni yılın ilk toplantısından itibaren sadeleştirme adımlarına başlanabileceği belirtiliyor. Bu açıklamadan da, politika göstergeleri ve piyasa faizleri arasındaki farkın kapanması ve faiz koridorunun daraltılmasına yönelik adımların tek hamleden ziyade zamana yayılması beklenebilir" yorumunu yaptı.

Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı ise TCMB'nin, finansal piyasalarda oynaklık olmaması durumunda gelecek ay para politikası çerçevesinde sadeleşme sürecini başlatabileceklerini duyurduğunu ifade etti.

Dünyada merkez bankasını anlamanın en zor olduğu ülkelerden birinin Türkiye olabileceğini belirten Kanlı, "TCMB, geçmişte 'Fed'in faiz artırımından sonra para politikasında normalleşme adımları atmaya başlayacağım' dedikten sonra, piyasada politika faizinde artırım ile sadeleşme sürecinin başlayacağı beklentisi oluşmuş iken bir ay daha beklemenin, bu sırada piyasalarda merkez bankası kaynaklı ek oynaklık oluşturmanın ardındaki düşünceyi kavramak çok zor" dedi.

TCMB'nin açıklamasının ardından, gelecek ay faiz koridorunun alt bandını artırmaya başlamasını beklediklerini dile getiren Kanlı, ancak bu ayı pas geçmesinin gelecek ay alt bandı artırırken, üst bandı da aşağı çekebileceği izlenimini oluşturduğunu söyledi.

Böyle bir durumunda Merkez Bankası'nın daha önce bahsettiği "süreci temkinli bir biçimde ilerletme" isteği ile pek uyumlu olmayacağına işaret eden Kanlı, "Sonuç olarak, TCMB'ye dair kaygıların bu kararla bir miktar daha arttığını söyleyebiliriz" değerlendirmesini yaptı.

EKONOMİYİ SOĞUTAN ADIMLARDAN UZAK DURDU 

İntegral Menkul Değerler Araştırma Uzmanı Beste Naz Köksal da faizlerde teknik bir artırım yapmanın efektif açıdan çok etkili olamayabileceğini ifade ederek, "TCMB içeride enflasyon eğilimini takip etmesinin yanı sıra global dalgalanmayı da bir süre izleyerek bekle-gör politikasını sürdürecek" dedi.

Beklentiler doğrusunda rüzgarın istenilen yönde esmesi durumunda TCMB'nin, sadeleştirme adımlarına yukarıdan aşağıya doğru başlayacağını öngören Köksal, "Şu anda fonlamanın büyük bir kısmını sağladığı üst banttan önümüzdeki günlerde indirim yaparak simetriyi sağlamaya çalışacak. Merkez Bankası bu kararla birlikte doğru bir politika izledi ve ekonomiyi soğutacak adımlardan uzak durdu" diye konuştu.