Meral Akşener'i bitirecek yeni bir pişmanlık çığlığı
Meral Akşener'in önünde iki yol var; ya tarih yazacak, ya tarih olacak. Yerel seçimlerde Meral Akşener ya milli adaylara destek verecek, ya da HDP'nin destekleyeceği CHP adaylara omuz verecek. Meral Akşener'in 2028 hesabını buna göre yapması gerekiyor. Aksi takdirde siyasi arenadan silinmesi söz konusu.
CHP, Meral Akşener'in "Babasının Partisi"ydi seçimden önce. İzmit'te coşkulu kalabalığın karşısında CHP'lilere bu sözlerle sesleniyordu Meral Akşener...
"Babasının Partisi" CHP'nin tepesindeki "Kemal Kılıçdaroğlu'na ölene kadar şükran duyacağım" diyordu. Konuşmasını şu sözlerle tamamlıyordu:
- Biz partiyi kurduk. ‘Kurulamaz’ dediler, kurduk. 24 Haziran’da seçim kararı alındı ve tam seçime gideceğiz. YSK’dan tersine sonuç çıkacağı söylenmeye başlandı. Sonra bir siyasi partimizin Genel başkanıyla görüştük ‘Acaba beraber gidebilir miyiz’ diye maalesef olmadı, şartlar uymadı. Sonra benim aklıma sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmek geldi. Kendisine gittim 15 milletvekili talep ettim. Yani bu neydi? Demokrasiye dair Türkiye’de birçok şeyi değiştirecek bir adım atılmasına yönelik bir talepti. Kendisine herhalde ölünceye kadar şükran duyacağım. Ben sülaleme ‘Sayın Kılıçdaroğlu’nu çocuklarıyla beraber’ vasiyet ettim. Başlarına bir şey gelirse bendedir, bizdedir. O, 15 milletvekili arkadaşımdan birisi de karşımda duruyor.
Seçimlerden önce "kazanacak aday" arayışındaydı Meral Hanım. İstediği olmadı, daha doğrusu karşısındaki "Kumar masası" Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığında ısrarlıydı. O güne kadar el üstünde tutuluyordu; masadan kalkınca "Ölene kadar şükran duyacağım" dediği Kemal Kılıçdaroğlu'nun "yandaş"ları tarafından ağır küfür ve hakarete maruz kaldı. Fazıl Say'ın "Çek sifonu gitsin" saygısızlığı yetmezmiş gibi, kendi "yol arkadaşları"nın ihanetini görmüş oldu.
Meral Akşener işte bu psikoloji ile çıktı kürsüye. Partisinin 3. olağan kurultayında, bugüne kadar içine attığı her şeyi dışa vurdu. Önce pişmanlıklarını dile getirdi:
- Biz önce bu parti seçime girebilsin diye CHP'den 15 milletvekili istedik. Hayatımın en büyük pişmanlığıdır. Savaşmalıydık. Bileğimizin gücüyle seçime gitmeliydik. Savaşmadık. O gün bu gün 15 milletvekilinin bedelini ödeyemedik. Bu bize kuyruk siyasetine mal oldu.
Meral Akşener'in bir diğer pişmanlığı ise, İBB seçimlerinde Ekrem İmamoğlu'na verilen destekti... "Babasının Partisi"nin taraftarları ve kanalları, İmamoğlu'nun seçilmesinde İYİ Parti'nin hiç katkısı yokmuş gibi, yıllar yılı HDP'yi pohpohlayıp durdu. Ekrem İmamoğlu Millet İttifakı'nın belediye başkanı olmasına rağmen, Meral Akşener'in "Saraçhane desteği" bizzat Kemal Kılıçdaroğlu tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Kılıçdaroğlu sözünü esirgememiş, Akşener'i CHP'nin içini karıştırmakla suçlamıştı.
Dün, "CHP"nin kuyruğu" olmakta hiç bir sakınca görmeyen Meral Akşener bu konuda da ipleri koparan bir çıkış yaptı:
- İnsafınız kurusun. Anlıyoruz ipin ucu kaçtı. Dengelemeye çalışıyorsunuz. Aynı İstanbul’un kazanılmasının sebebi HDP dediğiniz gibi. İyi bundan sonra size hayatta başarılar...
Meral Akşener'in pişmanlıklarını dile getirmesi önemli ama eksik. "Kazanacak aday" arayışı yanlıştı mesela; kendisi aday olması gerekirken, "Ben Başbakan olacağım" diye tutturdu. Seçimlere daha iki yıl varken, Türkiye'yi karış karış dolaştı. Akşener boş durmadı, çalıştı ve partisinin oy oranını hatırı sayılır bir seviyeye getirdi. Buna rağmen, Cumhurbaşkanı adayı olmadı. Kurmaylarının "Aday ol" ısrarına kulak asmadı. "Kumar masası" dediği o masaya oturarak, emeklerini heba etmeyi tercih etti. Masadan kalktığı gün, kendi cumhurbaşkanı adaylığını açıklamak yerine CHP'li iki belediye başkanına adaylık çağrısı yaptı. Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş ismini telafuz edeceğine, kendi adaylığını açıklamış olsaydı, kazanamasa bile bugün farklı bir lider profili olarak karşımızda olacaktı.
Meral Hanım'ın dile getirmediği, ya da getirmek istemediği bir çok pişmanlığı var. O masaya tekrar oturması, Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına razı olması... Kılıçdaroğlu'nun HDP ile "gizli pazarlık" yapmasına sessiz kalması... bunların hepsi Akşener'in "pişman" olması gereken siyasi adımlardı. Günün sonunda, Kılıçdaroğlu'nun kazanamamasının faturasının kendisine kesileceğini görmeliydi Meral Hanım.
Akşener'in seçimler bittikten sonra gürlemesi, İYİ Parti delegesinin konsolide olması ve yeniden genel başkan seçilmesi için etkili olduğunu söyleyebiliriz. Ancak, Meral Akşener'in "çıldırmış hali" siyasi geleceğine hiç bir katkı sağlamayacağını zamanla hep birlikte göreceğiz.
Yerel seçimlere şunun şurasında dokuz ay var; Meral Hanım o seçimlerde 2028 hesabı içinde olmalı. İki yol var önünde, ya "Tarih olacak" ya da "Tarih yazacak." Ya, HDP'nin de desteklediği CHP'nin adaylarına destek verecek, ya da, PKK'nın, FETÖ'nün... desteklemediği milli adaydan yana tavır alacak. Bir kez daha "CHP'nin kuyruğu" olmamak için, Akşener'in şimdiden tarafını belli etmesi gerekiyor. Aksi takdirde yerel seçimlerden sonra yeni bir pişmanlık çığlığı Akşener'i siyasi arenadan silip atacak.
Meclis'te CHP'nin aksine, "Libya tezkeresi"ne oy veren Akşener ve kurmayları için, milli adayları desteklemek zor olmasa gerek.