MHP genel başkan adaylarından Meral Akşener, tüzük kurultayı için Ankara'da bir araya geldiklerini, ülkücülerin büyük bir hak mücadelesi verdiğini söyledi.
Abone olMHP genel başkan adaylarından Meral Akşener, kurultay süreciyle ilgili konuştu, iktidarın mahkeme sürecine müdahale ettiğini iddia etti. AK Parti'nin kuruluş sürecinde yer aldığı yönündeki eleştirilere de cevap veren Akşener, 1 Kasım öncesi yapılan teklifi de aynı gerekçeyle geri çevirdiğini söyledi.
MHP Genel Başkanlığı'na aday olan 5 isimden bir olan Meral Akşener Habertürk televizyonu yayınına katıldı. Akşener burada yaptığı açıklamada Hükümet ve Adalet Bakanlığı'nın, partisinin kongre sürecinde mevcut parti lideri Devlet Bahçeli lehine müdahil olduğunu savundu ve şunları söyledi:
"Adalet Bakanı’nın bizzat müdahil olduğu bir süreç izledik. 2011’de çıkan kanuna göre yerel mahkemelerin aldığı kararların müdahil olması kanunsuz.
Perşembe gecesi Yargıtay kararı çıkarsa kongre yapılacak dedik. Olumlu karar çıkabileceğine inansak Perşembe akşamı bu kararı vermezdik. Cuma akşamı bu karar 4:30’da çıktı. Avukatlarımızın yanında 3 telefon geldi. Birincisinin başsavcılıktan geldi. İkincisi bilinmiyor. Üçüncüsü Adalet Bakanlığı’ndan. O kararı kaldıracağını söyleyen hakim Adalet Bakanlığı’na çağırıldı ve tedbir kararı konulup kongremiz iptal edildi.
Bir kongreyi polis kararı ile engelleyemezsiniz. Cumartesi günü Anadolu Oteli’ne gittim. Pek çok polis, TOMA’lar, zincirler. Önceden parasının ödendiği bütün otellere valilik tarafından. buraya gelenlere müsaade etmeyeceksiniz denildi.
On binden fazla insan vardı. Sadece “Ülkücü hareket engellenemez” ve “Şehitler ölmez vatan bölünmez” sloganları atıldı. Bahçeli’yi alkışlanan bir husus vardır; o da ülkücüleri sokaktan çekmesi. Orada ülkücüler direnen ama taşkınlık yapmayan tablo çizdi. Yöneticilerin yüzlerini Türk milletine gösterdiler. Ancak bu kadar olgunlukla gösterilebilir. Bu demokratik ve hukuk arayışını gösterdik.
Biz ne kadar kurarsızlık yapılırsa yapılsın ‘Hak aranabilir’ dedik. Ülkücüler kararlıdır. Başkalarının yazdığı senaryoda oynamaz ve haklarını ararlar. Bu bir umut oldu.
12. Sulh Ceza Mahkemesine herkes şaşırdı. Çünkü kimse adalet beklemiyordu. Biz kurultay yapmaya çalışırken AKP’nin iç işi olmuşuz. Biz taraftan da ülkemiz insanı üzerindeki o şeffaf camı çatlattık. O gün beni arayanların heyecan ve şaşkınlığını anlatamam. İçişleri Bakanı olduğum gün ben o kadar aranmadım.
Erdoğan istemezse hiçbir şey olmaz kanaatinin ne kadar tehlikeli olduğunu anlatmak isterim.
BAHÇELİ'Yİ O SÖZLERLE VURDU
Şimdi bizim iki meselemiz var. Sivas'ta genç il başkanımız bir şey söylemişti. Evet biz koltuk meraklısıyız. Başbakanlığı, cumhurbaşkanlığını da istiyoruz, biz milletin desteğiyle meclis başkanlığını da istiyoruz. Biz yine milletimizin desteğiyle 276'nın da üstünde milletvekili sayısını istiyoruz, biz bakanlar kurulunu da istiyoruz. Bu istekle yola çıkarsınız ve her türlü gayreti gösterirsiniz, millette teveccüh ederse gereğini yaparsınız. İktidar olunmak istenmiyorsa, neden siyasi bir parti vardır? Siyasi partiler, yönetme iddiasıyla vardır.
Şimdi cumhurbaşkanlığı seçimlerinin en başında Sayın Bahçeli, "Biz haddimizi biliriz" demişti. Anlaşılıyor ki Türk milliyetçilerinin, ülkücülerin hadlerini bilmek gibi bir sorunu var. Biz haddimizi bilmiyoruz Fatih Bey! Biz bundan sonra herşeye talibiz, iktidara da talibiz ve bu ülke yönetmek için yola çıktık. Buna da kalpten inandık."