BIST 9.477
DOLAR 34,42
EURO 36,45
ALTIN 2.840,96
HABER /  GÜNCEL

Mengi Altaylı'ya ateş püskürdü

Fatih Altaylı'nın "Başyazarla yatarak yazar olunmayacağını anladığımız zaman adam oluruz" yazısına sert tepkiler geldi. Ruhat Mengi, köşesinden Altaylı'ya ateş püskürdü.

Abone ol

Sabah Gazetesi'nde köşe yazılarına başlayan Fatih Altaylı, 'bismillah' der demez, tribün tabiriyle söylersek; 'dakika bir gol bir' yaptı. Altaylı'nın dünkü dünkü yazısında şeklindeki sözleri, kadın yazarların sert tepkisine yolaçtı.

Vatan Gazetesi kadın yazarlarından Ruhat Mengi, bugünkü köşesinden "Kadınlar adına verilecek cevap!" yazısıyla Altaylı'ya adeta ateş püskürdü:

Yazı: Ruhat Mengi
Kaynak:
www.vatanim.com.tr

- Kendine saygısı olmak... Tahminlerin üstünde önemli bir kavramdır bu. Çünkü ancak ve sadece kendine saygısı olan insanların ağzından çıkanı kulağı duyar.

Ancak kendine saygılı ve dürüst insanlar söylediklerinin arkasında durabilir, mertçe ortaya çıkıp "verilecek bir cevabı varsa" verebilir. Kendine saygılı, özgüveni olan ve özellikleriyle saygın bir yer edinmiş olanlar "bunu bir anda yerle bir etmemeyi" düşünebilir. Başkası yaptığında (veya kendine yapıldığında) tenkit edeceği bir davranışı kendisi yapmayabilir.

İşte bu 'kendine saygı' olmadı mı, o zaman sınır yoktur. Defalarca çamura bulansanız da, nefret toplasanız da şöhret, para, güç gibi faktörlerle herkesi susturacağınıza, her şeyi unutturacağınıza inanırsınız.

Kendi içinizde "susturamayacağınız bir ses" yoktur çünkü... Size kendinizi yerlere düşürdüğünüzü, çamura bulandığınızı anlatacak o ses; içinde bulunduğunuz ana kadar yaptığınız her haksızlıkla, her ilkesizlikle biraz daha kısılmış, sonunda sıfırlanmıştır.

Artık ilkesizlik, saygısızlık ve her türlü yanlış eylem için sınırsız bir alana sahip olunmuştur.

Nasıl adam olunur? Elbette bir tarifi, kuralları var bunun... Öğrenilebilir de. Ama, öğretmeye kalkanların önce kendilerinin öğrenmesi ilk şarttır. Kendi "adam"lıktan bihaber olanlar böyle bir ehliyete sahip değildir.

Nasıl ki bazı geri kalmış ülkelerde büyük paralarla transfer yapan her gazeteci "iyi gazeteci" demek değilse ve bu ülkelerde "hükümetlere yakın olmak, araziye uyarak yön değiştirebilmek ve saldırarak susturma becerisine sahip olmak" iyi transferlere yeterliyse, görünüşe aldanmamak gerekirse, her vezir olanın adam olduğuna da inanmamak, aldanmamak gerekir.

İletişim fakültelerine ders konusu

Fatih Altaylı'nın aylar, yıllar boyu ağzına geleni yazdığı, temiz olmamakla, ahlâksızlıkla, yolsuzlukla suçladığı Sabah gazetesine yüklü bir transfer ücreti ve başka çıkarlar karşılığında geçmesinden sonra bu olayın detaylarını VATAN gazetesi haber olarak verdi. Ben de gayet düzeyli bir üslupla "kendisinden kopan ve yeni bir gazete kuran gazetecileri 'etik dışı davranmakla' suçlayan" gazetenin yazarlarının Altaylı konusunda hiçbir şey yazamayacağını, zira buna patronlarının izin vermeyeceğini söyleyerek haberi "Gazetecilik fobisi" başlıklı yazımda yorumladım. (2 Ağustos Salı)

Bugüne kadar istediği her konuda, herkese rahatça saldırıya geçen, kalemini istediğinde kalaşnikof gibi kullanan yazılarında etikten, dürüstlükten, insan haklarından sık sık dem vuran Fatih Altaylı bu yazıya dürüstçe, mertçe, varsa eğer bir hata olduğunu açıklayarak cevap vermedi. Ne yaptı; önce okurlarına, sonra da 20 yıllık bir meslektaşına; köşe yazarlığı ve televizyonculukta evlenmeden çok önce başarıya ulaştığını bildiği bir meslektaşına, sokak kavgasında bile söylenmeyecek, hiçbir meslekte kabul edilemez bir saygısızlıkla cevap verdi.

Belden aşağı vurmak

"Ne zaman adam oluruz" köşesi içine "l yazarla yatarak yazar olunmayacağını anladığımız zaman" yazarak... Dikkatinizi çekerim; "Başyazar eşi olmakla" demiyor. Uzun yıllardır evli olan bir meslektaşı için "Yatarak" kelimesini kullanıyor. Çünkü bu; cinsellik, belden aşağı vurmak ona göre en iyi intikam şekli... Hele de karşısındaki kadınsa...

Kadın bu durumda susar.

Çekinir, siner. Daha da ileri gitmesinden, daha bayağı, daha galiz kelimeler kullanmasından korkar.

Kadına belden aşağı vurmak iş yapar!

Ama papaz her zaman pilav yemiyor işte. Ruhat Mengi, incinmeye, kırılmaya, her tür dengesiz, haksız saldırıyı da iltifatlar gibi fazla etkilenmeden karşılamaya alıştırdı kendini. Artık incinmiyor, sadece bu kadar acınacak duruma düşen bir meslektaşı karşısında meslek adına, insanlık adına utanç duyuyor.

21. yüzyıl Türkiye'sinde hâlâ kadınlara cinsel ayırımcılık yapan, başarılı olmuş her kadının ancak "biriyle yatarak" yükseldiğine inanan ve kadın-erkek ayrımı yapmadan mertçe, konu içinde cevap vereceğine onun özel yaşamına saldıran, çağdışı kafalı gazeteciler olmasından üzüntü duyuyor, o kadar.

Aslında sadece ben olsam işin içinde, bu derece düzeysiz bir saldırıyı umursamaz, saygıdan bu derece yoksun birini muhatap kabul etmezdim. Ama bugüne kadar, her benzer durumda, eğer karşısındaki kadınsa ona karşı cinsellik silahını kullanan, belden aşağı vuran tüm erkeklere artık haddini bildirmenin zamanının geldiğine inandığım için ve kadınların bundan böyle susmayacağının iyi anlaşılması için onlar adına susmayacağım.

Susacak, kendi okurları tarafından susturulacak biri varsa, utancın sahibinin kendisi olacak bu...

Hodri meydan

Cinsellik, kadının susması veya utanması gereken bir konu değildir, aksine yemek, içmek, uyumak kadar doğal bir parçasıdır yaşamın. Eğer ben başyazar, eşim yazar olsaydı, ona aynı durumda aynı cümleyle saldırıda bulunamayacak, cevabı varsa konu içinde kalmak zorunda olacaktı Fatih Beyefendi.

Bende kendisine hodri meydan diyorum. Madem ki Teke Tek bu kadar kendine güveniyormuş, aynen bir zamanlar onun Sabah gazetesi yöneticilerini "yolsuzlukları hakkında" konuşmaya davet ettiği gibi davet ediyorum; buyrun teke tek, televizyonda konuşun benimle. IQ'nuzu, yazarlığınızı, birikiminizi gösterin cümle âleme.

Sorularımı cevaplayın.

Yapabilir misiniz?

Yapamadığınız takdirde de sonsuza kadar bir meslektaşınıza ve tüm kadınlara yaptığınız büyük ayıbın utancıyla yaşayın. Türkiye'nin akıllı ve sağduyulu insanları size gereken cevabı verecektir.

Kim bilir belki Hıncal Uluç gibi kadın haklarını savunan ve bu durumlarda susan kadınlara çağrıda bulunan yazarlar da...