Adnan Menderes'i asan cunta, birkaç gün sonra evinin kapısını çaldı. Menderes'i astıkların ipin ve yediği yemeğin parasını istedi..
Abone olBugün 16 Eylül... Türkiye’de demokrasi mücadelesi veren 3 önemli ismin 27 Mayıs darbesinin ardından idam edilmesinin 49’uncu yılı... Habertürk Gazetesi'nden Alper Uruş, 27 Mayıs’ın ardından 11 ay süren yargılamaları ve 16-17 Eylül 1961’de darağacına yürüyenlerin yaşadıklarını, Türk basınında ender yayınlanan fotoğraflarla ve hikâyelerle bugün göz önüne serdi... Bu hikâyelerin içinde en çarpıcı olanlardan biri de Adnan Menderes’in idam masraflarının tahsili!
Çok partili hayata geçiş denemelerinin en başarılısı, 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerdi. Türkiye bu seçimin ardından seçmenin yüzde 53.5 oyunu alan Demokrat Parti’yle tanıştı. Bu birliktelik on yıl sürdü. 1960 yılının “27 Mayıs”ında gerçekleşen askerimüdahale ise Cumhuriyet döneminin Türk siyasi yaşamına “ilk darbe” olarak geçti. 27 Mayıs 1960 sabahı, ülke yönetimine bütünüyle el konuldu. 38 subaydan oluşan ve daha sonra Milli Birlik Komitesi adını alan subaylar, anayasa ve TBMM’yi feshettiler, siyasi faaliyetler askıya alındı. Darbenin gerekçesi, 1950 yılında iktidara gelen Demokrat Parti’nin ülkeyi gitgide bir baskı rejimine ve kardeş kavgasına götürdüğüydü. Darbenin ardından emekli olarak İzmir’de yaşayan Orgeneral Cemal Gürsel Ankara’ya davet edildi veMilli Birlik Komitesi’nin başına geçirildi. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, Demokrat Partili bütün milletvekilleri ve bazı yöneticiler tutuklandı. Bu arada İçişleri Bakanı Namık Gedik, Harp Okulu’nda kapatıldığı odada camdan atlayarak intihar etti.
DAVALAR 11 AY SÜRDÜ
Tutuklular, daha sonra Yassıada’ya gönderildi. 14 Ekim 1960’ta başlayan ve Yassıada Spor Salonu’nda görülen davalar, 11 ay 1 gün sürdü. 19 dava için 287 oturumyapıldı. 1068 tanığın dinlediği dava, hükmün açıklandığı 15 Eylül 1961 tarihinde son buldu.
Yargılanan siyasiler, vatana ihanet, kamu fonlarının kötüye kullanımı, Tahkikat Komisyonu oluşturmak gibi başlıklarla ilgili savunmalar yaptı. Yüksek Adalet Divanı, yargılamaların sonunda 15 sanığı idamcezasına çarptırdı. Yargılama sürecinin ardından üç önemli isim, o zamanki adaletin cinayetine kurban gitti, yani asıldı.
Bu isimlerden biri olan Maliye Bakanı Hasan Polatkan’ın yargılamalar sırasında kaybettiği 175 sayfalık savunması ise, yıllar sonra dönemin Yassıada İrtibat BürosuMüdürü Albay Ömer Faruk Erus’un kasasından çıktı. Yassıada’da son karar hükmünün okunması bittiğinde, saatler 15.20’yi gösteriyordu. Kararın açıklanmasının ardından ölümcezasına çarptırılan hükümlüler alelacele İmralı Adası’na gönderildiler.
MENDERES 1 GÜN SONRA...
Sanıklardan Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu veMaliye Bakanı Hasan Polatkan, tam49 yıl önce bugün 16 Eylül 1961 günü sabaha karşı, Adnan Menderes ise 17 Eylül 1961’de saat 13.30’da İmralı Adası’nda idamedildi. Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre idamcezaları sabaha karşı infaz edilirken, Başbakan Adnan Menderes’in cezasının infazında bu kuralın dışına çıkıldı.
Bunun nedeni ise Adnan Menderes’in kararın açıklanmasından bir gün önce haftalardır biriktirdiği uyku haplarını alarak intihar girişiminde bulunmasıydı. Menderes,midesi yıkanıp yeniden hayata döndürüldükten sonra alelacele İmralı’ya gönderilerek idamedildi.
İDAM MASRAFI ALINDI
Zorlu ve Polatkan’dan bir gün sonra idamedilen Adnan Menderes’in, infazından 9 gün sonra o zamanın Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu gereğince evine gidilerek, kapısına idam hükmünün bir sureti asıldı. Menderes için kullanılan ipin, idam gömleği, cellat ve imamile son gün yiyip içtiklerinin parası da eşi Berin Menderes’ten alındı. Zorlu, Polatkan ve Menderes’in dışında idama mahkûm olanların cezaları ise infaz edilmeyip, müebbet hapis cezasına çevrildi.
TEK KİŞİLİK İDAM HÜCRELERİ
İDAM kararları sonrasında Yassıada’dan İmralı’ya gönderilen mahkûmların durumunu anlatan en çarpıcı fotoğraflardan biri, TBMM’nin 9’uncu, 10’uncu ve 11’inci dönem Bursa
milletvekili olan Agah Erozan’a aitti.
Fenerbahçe Kulübü başkanlığı da yapmış olan, idamla yargılanan DP kurucusu Erozan’ın, İmralı’da çekilen bu fotoğrafına tambir hücre havası yansımıştı. Bir kişinin bile güçlükle sığabileceği hücrede, Erozan’a sırtına koymak üzere bir yastık verilmişti. Ancak Erozan’ın fotoğrafında göze çarpan bir başka unsur, hemen ayak ucunda tuvalet ihtiyacını gidermesi için açılmış olan lağım deliğiydi.