BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Menderes’in celladı neye itiraz etti?

Adnan Menderes'in celladının idamdan önce cezaevi müdürüne yaptığı itirazın nedenine inanamayacaksınız.

Abone ol

Merhum başbakanlardan Adnan Menderes'in vefatının üzerinden yarım asır geçti. Tam 50 yıl önce bugün idam edildi. Büyük acıların yaşandığı o günlere ilişkin trajik bir bir anıyı Milliyet yazarı Can Dündar okurlarıyla paylaştı.

Aydın Menderes dönemini konu alan Demirkırat belgeselini hazırlayan ekipte yer alan Can Dündar, Menderes'in asılışının 50. yıl dönümünde, belgeselde sansürlenen idam bölümlerinin hikayesini bugünkü yazdı.

BİR DEMOKRASİ ŞEHİDİ: ADNAN MENDERES...

FOTOĞRAFLAR İÇİN TIKLAYIN...

BEN DAHA KIDEMLİYİM

Adnan Menderes'i asacak iki cellattan Kemal Aysan'ın İmralı Cezaevi Müdürü Acarol'a yaptığı itirazı Dündar böyle kaleme aldı:

Menderes'in son mektubu
"Sizlere dargın değilim. Sizin ve diğer zevatın iplerinin hangi efendiler tarafından idare edildiğini biliyorum. Onlara da dargın değilim. Kellemi onlara götürdüğünüzde deyiniz ki, Adnan Menderes hürriyet uğruna koyduğu başını 17 sene evvel almadığınız için sizlere müteşekkirdir. İdam edilmek için ortada hiçbir sebep yok. Ölüme ne kadar metanetle gittiğimi, silahların gölgesinde yaşayan kahraman efendilerinize acaba söyleyebilecek misiniz? Şunu da söyleyeyim ki milletçe kazanılacak hürriyet mücadelesinde sizi ve efendinizi yine de 1950'de olduğu gibi kurtarabilirdim. Dirimden korkmayacaktınız. Ama şimdi milletle el ele vererek Adnan Menderes'in ölüsü ebediyete kadar sizi takip edecek ve bir gün sizi silip süpürecektir. Ama buna rağmen duam sizlerle beraberdir."

Tam 50 yıl önce bugün, İmralı Cezaevi Müdürü Ahmet Acarol, Menderes ve iki bakanını asacak iki celladı çağırdı odasına...
Daha kararlar kesinleşmemişti, ama darağaçları kurulmuştu bile...

Müdür, cellatlara durumu anlattı. Ambardan urgan ve zeytinyağı tenekesi getirtti. Cellatlar görev emriyle çıktı.
Derken içlerinden biri (Kemal Aysan) geri döndü.
Müdür, belki de “Kıyamam, yapamam” diyecek diye düşündü. Fakat odaya giren adam,
“İkimizi de ‘Cellat’ diye yazmışsınız” dedi:
“Hâlbuki ben 9 ay önce Börekçi Ali’yi asmıştım. Kıdemli sayılırım. Beni ‘Başcellat’ diye yazın.”

İSTENMEYEN SAHNELER

Yayına 8 saat kala son bölümün bandıyla ilgili TRT denetçisinin "Bu haliyle yayınlanamaz” dediği bölümleri sıralayan Dündar, aralarında geçen ilginç diyaloglara yer verdi:

“Neden” diye sordum.
“Başbakan’ı idam sehpasında göstermişsiniz” dedi.
“E asıldı da ondan” dedim.
“Seveni de çoktur, sevmeyeni de... Seyirci rahatsız olur. Hem TRT yayın ilkeleri, dehşet uyandırıcı görüntüleri yasaklıyor” dedi.
Kovboy filmlerini hatırlattım; “Kızılderililer asılıyor ya” dedim. Yoksa “Asmak serbest, göstermek mi suç”tu?
“Sadece bu da değil” dedi denetçi; “...bazı söyleşilerde de abartılar var.”
“Mesela?”
“Fatin Rüştü Zorlu’nun kızı, babasından söz ederken ‘Yaşadığı gibi bir senyör olarak öldü’ diyor. Kendi yorumu...”
“Başka?”
“Görevli onbaşının ‘Menderes getirildiğinde cam gibi açık olan hava birden yağmaya başladı’ demesi abartılı...”
“Başka?”
“27 Mayıs’çı Faruk Güventürk’ün eşinin ‘Son andaki kurtarma çabalarına ordu destek olmadı’ demesi de sübjektif yorum...”

Dündar daha sonra sansürlenmek istenen sahnelerle ilgili TRT ile uzun süren pazarlıkları ve krizin aşılması için Mesut Yılmaz'ın devreye girdiğini yazdı. Dündar'ın yazdığına göre yayına 1,5 saat kala, “idam sehpasındaki fotoğraflar kalsın, ama asıldıktan sonraki fotoğraf çıkarılsın. Sakıncalı röportajlar da kısalsın” kararı çıkmış.

17 EYLÜL 1961'DE İDAM EDİLDİ

Menderes'in başbakan olarak tek başına iktidarda bulunduğu 1950-1960 döneminde Türkiye ekonomisi ortalama yıllık yüzde 7,8 oranında büyüdü. Dış politika açısından da birçok önemli çalışmaya imza atan Demokrat Parti hükümeti, 27 Mayıs darbesiyle iktidardan indirildi. Ardından Menderes ve DP yöneticileri için Yassıada Mahkemesi kuruldu. Yüksek Adalet Divanı tarafından yargılanmaya başlandı. Yapılan oturumlar her gece radyoda 'Yassıada Saati' programında halka duyuruldu. Menderes, aralarında 'Örtülü ödenek davası', '6-7 Eylül olayları', 'Vatan cephesi' gibi 13 ayrı davadan yargılandı ve suçlu bulundu. Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, 16 Eylül 1961'de sabaha karşı, Menderes ise İmralı adasında 17 Eylül 1961'de saat 13.21'de idam edildi.