BIST 9.627
DOLAR 35,25
EURO 36,70
ALTIN 2.963,61
HABER /  GÜNCEL

Memur maaşları 8 Kasım'da ödeniyor

Partisinin TBMM grup toplantısında konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, memur maaşlarının 8 Kasım Pazartesi günü ödeneceğini açıkladı.

Abone ol

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, memur maaşlarının 8 Kasım Pazartesi günü ödeneceğini açıkladı. Erdoğan, partisinin TBMM grup toplantısında yaptığı konuşmada, ''Önümüzde bayram var. İnşallah sağ salim milletimizle bu sevinci paylaşacağız. Milletimizin bayram sevincini bir nebze artırabilmek için bayramdan 1 hafta önce memurlarımızın maaşlarını bu ayın 8'inde veriyoruz'' dedi. AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Biz, 3 Kasım gününün heyecanını bir an bile kaybetmedik'' dedi. Erdoğan, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, AK Parti TBMM Grup toplantılarının Türkiye siyasetinin ve Türkiye gündeminin haftalık değerlendirmesi hüviyetini kazandığını söyledi. Türkiye'nin çok önemli, çok anlamlı dönemeçlerden geçtiğini kaydeden Erdoğan, şunları söyledi: ''Bugün 2 Kasım 2004. İki yıl önce bugün Türkiye, yediden yetmişe nefesini tutmuş, karanlık bir devrin kapanması, yolsuzlukların çürüttüğü sistemin kurtulması için sabırsızlıkla 3 Kasım sabahını, atacağı oyuyla, kullanacağı iradesiyle bekliyordu. 3 Kasım seçimlerinin ikinci yıldönümüne geldiğimiz şu günlerde, ülkemize kazandırdıklarımızdan dolayı grup olarak, parti olarak, Hükümet olarak başımız her zamankinden daha diktir. Biz, 3 Kasım gününün heyecanını bir an bile kaybetmedik. Zira, o gün milletimiz, Türkiye'yi bugünlere getirelim, ülkemizi yarınlara daha emniyetli olarak taşıyalım diye emanetini bizim omuzlarımıza yükledi. Biz bu emanete liyakatle sahip çıkma sözü verdik ve verdiğimiz sözde şerefle durduk ve duruyoruz. 'Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak' dediğimizde bu sözümüz doğruluğu henüz test edilmemiş bir sözdü ama bugünden geriye baktığımızda bu söz hamdolsun anlamını bulmuştur. Zira devlete karşı, siyasete karşı bütünüyle sarsılan güven duygusu yeniden geriye gelmiştir. Üstelik kucağımızda çok tehlikeli bir dış konjonktür bulmuşken ve bütün ağızlar Türkiye'nin bıçak sırtında olduğunu söylerken o ağır şartları geride bırakarak bugünlere geldik.'' ''BÜYÜK HEDEFLER'' Türkiye'nin bugün daha emniyetli, daha güvenli, demokrasisini daha çok geliştirmiş, devleti ile halkı daha çok bütünleşmiş bir ülke olduğunu ifade eden Erdoğan, ''büyük hedefler önünüze koyduğunuzda, eğer bedelini ödemişseniz veya ödemeyi göze almışsanız, eğer gereğini yapmışsanız, eğer çalışmış, alınteri dökmüşseniz Allah asla emeklerinizi karşılıksız bırakmayacaktır'' dedi. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kimse biz çalıştık, çabaladık, samimiyetle elimizi taşın altına koyduk ama karşılığını göremedik diyemez. Böyle bir iddia, hem eşyanın tabiatına aykırıdır hem de hilafı hakikattir. Bize düşen içtenlikle çalışmak, hakikate hizmet etmektir. Gerisi bir kader meselesidir. Bizler kolay bir iş yapmıyoruz. Yılların ataletini, yılların çürümüşlüğünü, yılların korkularını söküp atmaya çalışıyoruz. Bunu yaparken yüreğimizi, aklımızı, vicdanımızı ortaya koyuyoruz. Ayağımızı bastığımız zemini iyi biliyoruz, konjonktüre göre değil, birilerine şirin görünmek için değil; ülkenin geleceğini gözönünde bulundurarak her yaptığımız işte kılı kırk yarıyor, öyle adım atıyoruz. ''DAHA YAPACAK ÇOK İŞİMİZ VAR'' Geçtiğimiz hafta içinde Avrupa Birliği'nin Anayasa anlaşmasına imza atarken ülkemiz adına, halkımız adına, devletimiz adına hissettiğimiz tek şey bu ülkenin çok daha büyük hedeflere kilitlenmesi gerektiğine inanmak ve bu gerekliliğin şartlarını yerine getirmek için çalışacağımıza dair kendi kendimize söz vermemiz olmuştur. İşte içtenlikle çalışmanın karşılığını hergeçen gün daha iyi aldığımızı halkın arasına karışınca daha iyi görüyoruz. Kaybettiğimiz zamanları telafi etmeye çalışmamız yediden yetmişe takdir ediliyor. Her günü yeni bir başlangıç için fırsat biliyor, her günün getirdikleriyle ülkemiz için neler yapabileceğimizin muhasebesini yapıyoruz. Daha yapacak çok işimiz var. Asla atalete, rehavete kapılmayalım. Hayatı her gün ihtiyaçlarıyla birlikte yenilenen dinamik bir süreç olarak görelim. Hayatın asli gayesinden, varoluş amacımızdan gözümüzü ayırmayalım. İçinde yaşadığımız manevi iklim, işlerimizin bereketlenmesi için eşsiz imkanlar sunuyor. Dünyada eşi benzeri olmayan bir toplumun, bir milletin üyeleriyiz.''