BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,72
ALTIN 2.956,34
HABER /  ÇALIŞMA HAYATI  /  MEMUR

Memur için 2010 bütçesi felaket

Eğitimciler Birliği Sendikası'nın (Eğitim-Bir-Sen) Genişletilmiş 4. Teşkilat Toplantısı, Antalya'da başladı.

Abone ol

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 2010 Bütçe Kanun Tasarısı'nın memurların, dar ve sabit gelirlilerin beklentilerinin çok uzağında olduğunu ileri sürdü.

Türkiye genelinden yaklaşık 3 bin temsilcinin katıldığı toplantının açılışında konuşan Ahmet Gündoğdu, toplantıya Türkiye'nin doğusundan ve batısından geniş bir katılım olduğunu belirterek, bunun Eğitim-Bir-Sen'in ''sağlam bir zemine'' oturduğunun göstergesi olduğunu söyledi.

2009 yılı toplu görüşmelerinde Kamu İşveren Kurulu tarafından taleplerinin kabul edilmediğini ifade eden Gündoğdu, Uzlaştırma Kurulu'nun kendi taleplerini aynen hükümete yansıtmasının da bir tavır değişikliği sağlamadığını kaydetti.

Gündoğdu, şunları söyledi:

''2010 Bütçe Kanun Tasarısı başta kamu görevlileri olmak üzere dar ve sabit gelirlilerin beklentilerini karşılamaktan uzaktır. 2008'de hissedilmeye başlayan, 2009 yılında ise makro ve mikro ekonomik verilerin bütününde etkileri daha fazla görülen ekonomik krizin faturası kamu çalışanlarına kesilmektedir. İktidar, maalesef kamu görevlilerine orta vadeli mali programda 2010 yılı için belirlediği yüzde 5,3'lük enflasyon rakamını bile çok görmüştür ancak buna karşılık sayıları yüzlerle sınırlı iş adamlarına kriz paketleri adı altında 54,3 milyar TL, faiz giderleri olarak da 56,7 milyar TL kaynak ayırabilmektedir. Ekonomi büyürken de küçülürken de sermaye kesimi kazanmaya devam etmektedir.''

Sağlıkta katılım payı uygulamasıyla sağlık kurumuna başvurmanın, reçete yazdırmak ve eczaneye gitmenin ücrete tabi hale geldiğini savunan Gündoğdu, bu durumun ''katılım payı'' değil, sağlık sisteminin paralı hale dönüştürülmesi anlamına geldiğini kaydetti.

Yetkili konfederasyon olarak 2010 yılında toplu sözleşme imzalama istek ve kararında olduklarını anlatan Gündoğdu, ''Hükümetin, kamu görevlilerinin özlemle beklediği toplu sözleşme ve grev hakkını vererek memur açılımı başlatmasını ve siyaset yasağını kaldırarak bu açılımı sürdürmesini bekliyoruz. Aksi takdirde toplu sözleşme ve grev hakkımızı alıncaya kadar eylemlerimizi sürdüreceğimizi ve bir mesafe alınamaması durumunda da 2010 toplu sözleşme masasına oturmayacağımızı bir kez daha deklare ediyoruz'' diye konuştu.

''DEMOKRATİK AÇILIM''

Ahmet Gündoğdu, Türkiye'de bir taraftan memurun beklentilerinin ıskalandığını ama diğer yandan da demokratikleşme adına, normalleşme adına ''demokratik açılım'', ''Alevi açılımı'' gibi, ''kat sayı dayatmasının kaldırılması'' gibi güzel şeylerin de olduğunu söyledi.

Yıllardır sorunların çözülmek yerine halının altına süpürüldüğünü iddia eden Gündoğdu, ''Türkiye'nin en önemli sorunu demokratikleşememesi, en büyük özlemi ise demokratikleşmedir. Demokratikleşmenin önünde darbeler var, millet iradesini tokatlama anlayışları var. 61'de, 70'de, 80'de, 98'de, 28 Şubat sürecinde, 2007'de e-muhtıra'da ve en son ıslak imzayla bunu gördük. Artık demokrasinin ıslatılmasını asla kabul etmiyoruz'' diye konuştu.

Demokratikleşmenin önündeki en önemli engelin 12 Eylül darbesi sonrası çıkarılan Anayasa ve yasalar olduğunu ileri süren Gündoğdu, Cumhuriyeti cumhurdan koruma telaşını, ''cumhura göbeğini kaşıyan adam'' muamelesi yapılmasını tasvip etmediklerini kaydederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Eğitim-Bir-Sen ailesi olarak, sol tarafımızdan teröre destek vererek rant elde edilmesini, sağ tarafımızdan terörün oluşturduğu şehitlik acısından rant elde edilmeye çalışılarak, ayakta kalma anlayışını sağlıksız bulduk. Bugün de diyoruz ki, kandan rant elde edenlerin bu oyuncaklarını ellerinden alalım. Irkları tokuşturarak ırklarda kalite arayışına düşmeden, Çanakkale ruhunu, inanç değerlerimizdeki kardeşlik bilinciyle birleştirerek, insanlık ailesinin birer ferdi olarak, daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok kalkınma ve daha çok hukuk anlayışıyla terörün sona ermesine katkıda bulunmamız lazım.''