Meme kanseriyle savaşta, yeni bir yöntem belirlendi. Mersin'de yapılan bu uygulama kanserlileri, her ay bir araya getiriyor. Bu yolla hastalar rahatlamış oluyur.
Abone olMersin Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde doktorların desteğiyle kurulan Meme Kanseri Hastaları Destek Grubu üyeleri, her ay bir araya gelerek, duygu ve düşüncelerini paylaşıyor. Türkiye'de bir ilk olan gruba, düzenlenen etkinliklerle bilim adamları tarafından psikolojik ve bilimsel destek veriliyor. Şu anki sayıları 40 kişi olan grup, her ayın ikinci Cuma günü Mersin Üniversitesi ve Türkiye'de görev yapan bilim adamları tarafından çeşitli konularda konferanslar veriyor. Yapılan etkinlikler kapsamında Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Işık G. Yuluğ tarafından, Meme Kanseri Hastaları Destek Grubu üyelerine yönelik olarak 'Meme Kanseri' konulu bir konferans verildi. Destek grubunda yürütülen çalışmalar ile ilgili bilgi veren Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Ferit Demirkan, yapılan etkinliklerle hastaları başta hastalıkları olmak üzere çeşitli konularda bilgilendirdiklerini, onlara pozitif düşünce tekniğini kazandırmaya çalıştıklarını ifade etti. 2004 yılında kurulan gruba, bugüne kadar 20 farklı konuda 10 konuşmacı tarafından konferans verildiğini söyleyen Doç. Dr. Ferit Demirkan, toplantılarda konuşmacıların yanı sıra hastaların da diğer hastalarla duygu ve düşüncelerini paylaştıklarını kaydetti. Organizmaların hücrelerden oluştuğunu, her hücrenin de genetik materyal olan DNA'yı taşıdığını belirten Doç. Dr. Işık G. Yuluğ, kanserin çoğalma, ölüm oranları, farklılaşma kapasitesi ve DNA Tamir Verimi ile değişime uğramış hücrelerin anormal birikimi sonucu ortaya çıktığını söyledi. Doç. Dr. Işık G. Yuluğ, "Kanserin nedenlerinden biri de DNA tamir geninin çalışamaz hale gelmesidir. Kanser, genetik bir hastalıktır. Ancak, genetik olabilmesi için anne ve babanızdan geçmesi gerekmiyor. Kanser sonradan da olabilmektedir. Genetik değişikliklere ultraviyole ışınlar, radyasyon ve replikasyon yanlışlıkları neden olmaktadır. Kanserin yüzde 90-95'i kendiliğinden oluşuyor. Geri kalan yüzde 5-10 oranı ise kalıtsal olarak oluşmaktadır. Kanser DNA tamirinde bir bozukluk sonucu da oluşabilir" dedi. Meme kanserinin, genlerin hormonal ve çevre faktörlerinin karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıkan bir hastalık olduğunu belirten Doç. Dr. Yuluğ, yaş ilerledikçe meme kanserinde risk faktörünün de arttığını ve doğum yapmanın, bu hastalıkta riski azaltan bir durum olduğunun altını çizdi. Erkeklerde de meme kanseri riskinin bulunduğunu kaydeden Doç. Dr. Yuluğ, kadınlarda bu riskin yüksek olmasının nedenini hormonal faktörlere bağladı. Meme kanseri yatkınlık genleri olan BRCA1 ve BRCA2 gen mutosyonunu taşıyan bir kadının 50 yaş öncesi meme kanserine yakalanma riskinin yüzde 33-50 oranları arasında değiştiğini belirten Doç. Dr. Işık G. Yuluğ, sözlerini şöyle tamamladı: "BRCA mutasyonu taşımak kansere neden olmaz, kanser geliştirme riskini arttırır. Bu mutasyonu taşıyan bir anne ya da babanın, bu mutasyonu çocuklarına geçirme riski ise yüzde 50 oranındadır."