BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Melek ve Linda’nın hikayesi yürekleri dağlıyor

Hatay’ın Yayladağı sınırında Suriye savaş uçağının düşürülme anını bilgisayar oyunu gibi izledik ekranlardan. Savaşın gerçek yüzünü anlatan, insanın içini acıtan hikayeler ise semalarında savaş oyunlarının yaşandığı Yayladağı’ndan geldi.

Abone ol

Hatay’ın Yayladağı sınırında Suriye savaş uçağının düşürülme anını bilgisayar oyunu gibi izledik ekranlardan. Savaşın gerçek yüzünü anlatan, insanın içini acıtan hikayeler ise semalarında savaş oyunlarının yaşandığı Yayladağı’ndan geldi.

Gazeteci Akın Bodur’un Hatay-Suriye hattındaki tanıklıklarından yola çıkarak kaleme aldığı “Arada Kalanlar” isimli kitabında, 40 Suriyeli’nin dramatik hikayesi anlatılıyor. Onlardan sadece ikisinin Melek ve Linda’nın hikayesi şöyle:

“Hafta sonu spora giderken sırtınıza attığınız çantanıza, 15-20 yıllık geçmişinizi sığdırabilir misiniz? Geleceğiniz de sığar mı o çantaya? Ya çantanız olmazsa, geçmişteki yaşam ve anılarınızı, geleceğinizi nereye sığdırabilirsiniz?

arada-kalanlar-akin-bodur-kitap-kapak.20140327110712.jpgSuriye’nin Laskiye bölgesinden gelerek Hatay’ın Yayladağı ilçesine sığınan 17 yaşındaki Melek Molla, omuzuna aldığı o küçücük çantasına 17 yıllık geçmişini sığdırdı; dostlarını, arkadaşlarını, mutluluk ve üzüntülerini de. Ve hatta tüm eğitimini... Yetmedi, bilinmeyene doğru çıktığı yolda geleceğini de doldurdu, omuzuna aldığı çantasına.

Lise son sınıfa geçen Melek, komşu ülke Suriye'yi 'vatanım' diye tanımlıyor, ama Beşşar Esad düşmeden de ülkesine geri dönemeyeceğini söylüyor. Suriye'deki lisesine giderken hukuk eğitimi almayı hayal ettiğini belirten Laskiye yöresinin Bayır bölgesinin genç kızı Melek, "Esad düşmezse, ülkeme geri dönemem. O zaman ne yapacağımı, okulumun, eğitiminin ne olacağını bilmiyorum. Okumayı çok istiyorum, eğitimimi hiç bırakmak istemiyorum, bir meslek sahibi olmayı istiyorum. Vatanıma dönmek istiyorum" diyor.

'HATIRALARIMIN HEPSI ORADA KALDI'

Suriye'yi, yaşadığı küçücük kenti, okulunu anlatırken gözleri dolan Melek, sınır ilçesi Yayladağı'nda ailesinin kiraladığı evde yaptığımız görüşmede, konuşmasını şöyle sürdürüyor:

"Orada (Suriye'de) çok şey bıraktım. Hatıralarımın hepsi orada, akrabalarım da. Arkadaşlarımın yarısı buraya (Türkiye'ye) geldi, yarısı da orada kaldı. Ben geleceğimde vatanımı istiyorum, onun için de elimden ne gelirse onu yapacağım. Vatan orada kalıyormuş, gurbet zormuş, çok zormuş..."

“TÜRKİYE HAYALİM SÖNDÜ”

Sınırdan 3-5 kilometre ötedeki doğup, büyüdüğü memleketini bırakırken, fotoğraf makinamı koyduğum çantadan daha küçüğüne koyabildiği bir elbisesi ile günlüğünü getirebildiğini anlatan Melek Molla, sınırı da kaçak olarak, 12 yaşındaki kardeşi Muhammed ve 7 yaşındaki Ali ile birlikte geçmiş.

Melek, konuşmasını şöyle sürdürüyor: "Ben gelirken geleceğimi de orada bıraktım. Her şey bitti. Tüm yaptıklarım, yapmak istediklerim de. Çok hayalim vardı; tüm Suriye'yi gezmek istiyordum, okumak ve halkıma hizmet etmek... Şimdi hayalim değişti, yeni hayalim, Suriye'ye dönmek. Önceleri hayalimde Türkiye'de okumak da vardı ama o hayalim söndü, söndürüldü. Şimdi tüm hayalim Suriye. Hayallerime kavuşabilmem için, Esad yönetiminin düşmesini istiyorum."

RÜYA GÖRMÜYOR ÇÜNKÜ UYUYAMIYOR

'Rüyalarında neler görüyorsun' diye sorduğumda, 'Uyuyabiliyor muyum ki' yanıtını veriyor ve ilave ediyor: "Ben hala burada uyuyamıyorum. Sadece birkaç saat dalabiliyorum. Uyuduğumda da rüyalarımda, evimizi görüyorum, evimin bahçesinde oturduğumu..."

Melek'e dönüp, son bir şey daha sormak istiyorum ama parmaklarıyla gözyaşlarını silip, avuçlarıyla yüzünü örtüyor ve sessizce ağlayıp, yanımda oturduğu kanepeden kallkıp, koşarak kaçıyor, yüksek sesle hüngür hüngür ağlayarak...

DILLER FARKLI, AĞIT AYNI

Ellerine silah almayanlar, ne savaşın içinde oldu, ne de tarafı... Sadece mağdurları durumundalar savaşın; kadınlar, yaşlılar, çocuklar ve özellikle eğitimleri yarıda kesilen gençler...

Acıyı kimisi Arapça kimisi de Türkçe sözlerle resmediyor.

GECE ORMANDA YÜRÜDÜLER

Birçok kişi Melek kadar bile şanslı değildi, omuzlarına minicik bir çanta bile alamadı. Üzerinde taşıdığı gömlek ve etek ya da pantolondan oluşan giysilerle gelebildi.

linda-sohta--dsc_0050.jpg

Lise son sınıfta okuyan 18 yaşındaki Linda Sohta da sınırı kaçak geçip, aynı acıyı ve çaresizliği yaşayanlardan. Lise sınavlarına çalışırken ailesi akşam 'Kalk giyin, gidiyoruz' demiş ve üzerine giydiği elbiseyle, gece sınıra yolculuk başlamış. Beraberinde ne çanta getirebilmiş ne de yedek bir elbisesini. Zaten ormanda gece kilometrelerce çanta-bavulla yürümek de mümkün değilmiş...

Tıp eğitimi almak için lisede sayısal bölümü tercih ettiğini anlatan Linda, sınavlara giremeden gelince hayallerini de tüketmiş. "Esad giderse döneriz, yoksa dönemeyiz; ailemin kararı bu" diyen Linda Sohla, sınır köyünde yaptığımız görüşmede, eğitime olan tutkusu için Antakya'daki Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gidip, Bekir adlı bir müdürle görüştüğünü ve 'Liseyi burada okuyabilir miyim?' sorusunun yanıtını da "Bilmiyoruz. Okullar açılınca bakacağız" cümlesiyle aldığını söylüyor.

“GEÇMİŞİM VE GELECEĞİM ORADA KALDI”

Yaşlı gözlerle, Türkiye'de eğitim alamazlarsa ne yapacağını bilmediğini ifade eden Linda, şunları söylüyor: "Ben üzerimdeki giysilerle sınırı geçtim. Hayatım orada kaldı. Geçmişim ve geleceğim de. Liseyi bitirebilseydim, hayatım, geleceğim çok daha kolay olurdu; üniversiteye Türkiye'de devam edebilirdim. Şimdi ise hayat yok. Sadece eğitime ilişkin olumlu karar bekliyorum. Tek hayalim okuyabilmek..."

Linda, bir soru üzerine Türkiye'de vatandaşlığı istediğini de söylüyor.

Öteki Adam Yayınları’ndan çıkan Suriye savaşıyla ilgili ilk belgesel kitap, Reyhanlı saldırısı, Hatay’daki kamplar, El Nusra, El Kaide, ÖSO, Türkmenler, Aleviler, Sünniler, azınlıklar, istihbaratçılar, paralı savaşçılar gibi birçok kavram ve olayı daha net bir şekilde anlamamıza yardımcı oluyor.