BIST 10.024
DOLAR 35,23
EURO 36,76
ALTIN 2.975,24
HABER /  GÜNCEL

Meksika'da 'uyuşturucu terörü'

Uyuşturucu kartelleri arasındaki savaşta baş keserek infaz etme olayları neden arttı?

Abone ol

Meksika'da uyuşturucu kartelleri arasındaki savaş son dönemde kızışmış durumda.

2006 yılının Eylül ayında Meksika'nın Batı eyaletlerinden Michoacan'a bağlı Uruapan kentinde Sol y Sombra diskosunun kapıları bir grup silahlı saldırgan tarafından açıldı.

Saldırganlar içerideki beş kişinin başlarını kesip dans pistine fırlattı.

Partidekilerin korku dolu bakışlarla izledikleri saldırganlar sahneye yazılı bir mesaj bıraktı.

Mesajda La Familia Michoacana adındaki yeni bir uyuşturucu kartelinin ortaya çıkışı ilan ediliyordu.

Saldırganlar mesajı bıraktıktan sonra girdikleri gibi serinkanlı bir şekilde mekandan ayrıldılar.

Baş kesmenin kökenleri

Birçok kişi için dünya çapında haber olan bu olay, ülkedeki uyuşturucu kaçakçılığı alanındaki vahşiliğin geldiği şok edici aşamayı gösteriyordu.

Michoacan merkezli saygın Meksika dergisi Proceso'nun muhabiri Francisco Castellanos 2006 yılını çatışmalarda oyun değişiminin yaşandığı bir yıl olarak tarif ediyor.

Uruapan'da öldürülen beş kişinin yerel uyuşturucu satıcıları olduğunu belirten Castellanos bu olayın çok büyük korku ve terör duygusu yarattığını aktarıyor.

Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suç Ofisi'nin eski danışmanı Samuel Gonzales Ruiz "1990'larda uyuşturucu kartelleri kurbanlarının kafasını kesmezdi" diyor.

Ruiz ekliyor: "İyi kötü kendi aralarında belirlenmiş farklı cinayet kodları vardı."

Farklı öldürme yöntemlerinin farklı anlamları vardı.

Örneğin birinin kafasının arkasından kurşun sıkılması o kişinin bir hain olduğunu gösterirdi.

Şakağa sıkılan bir kurşunsa o kişinin rakip çete üyesi olarak algılandığı anlamına gelirdi.

Halbuki şimdi baş kesme Meksika'daki uyuşturucu kartelleri tarafından sık sık uygulanan bir cinayet yöntemi haline geldi.

Bu cezalandırma tazrı tıpkı ABD'li gazeteci Daniel Pearl'ün Pakistan'da, İngiliz sivil mühendis Kenneth Bigley'in Irak'ta öldürülmesi örneklerinde olduğu gibi radikal İslamcı grupların uyguladığı bir yöntem olarak olarak biliniyor.

Ancak Ruiz Meksika'daki baş kesme anlayışının farklı olduğunu ve köklerinin Guatemala'ya dayandığını söylüyor.

Meksika'daki uyuşturucu karteli Zeta, Orta Amerika'daki etkinliğini git gide artırdı ve faaliyetlerini Guatemala'ya kaydırıp bu ülkede 1960-1996 yılları arasındaki kirli savaşta ordunun özel birimi olarak görev alıp türlü şiddet yöntemine başvuran Kaibiles ekibinin elemanlarıyla işbirliğine gitti.

Bazılarına göreyse bu tarzın kökeninde uyuşturucu kaçakçılarıyla Kutsal Ölüm anlamına gelen La Santa Muerte adlı Hıristiyan mezhebi arasındaki ilişkiler bulunuyor.

Kimi yorumculara göre de bu anlayışın kökleri Aztek ve Maya medeniyetlerindeki feda kültürüne kadar gidiyor.

Kökeni ne olursa olsun artık baş kesme yöntemi Meksika'daki uyuşturucu kartelleri arasında artık hayli yaygın.

Bu ay bu yöntemke düzenlenen saldırılar açısından en kötü dönemdi.

Son on günde 81 baş kesme vakası

Ülkedeki güvenlik güçleri, kartellere yönelik olarak sık sık baskın düzenliyor.

Sadece son 10 gün içinde kimliği tanımlanamayan, başı kesilmiş 81 ceset bulundu.

Bu ayın başında hemen Teksas sınırındaki Nuevo Laredo'da 14 başsız ceset ortaya çıktı.

Geçen hafta ülkenin turistik bölgelerinden Chapala Gölü'nde 18 ceset bulundu.

Ve son olarak da sanayi kenti Monterrey'in hemen dışında plastik poşetler içinde başı kesilmiş 49 ceset bulundu.

Peki karteller bu yöntemle ne yapmak istiyor?

Hükümete göre karteller bu yolla korku ve gözdağı vermek istiyor.

İçişleri Bakanı Alejandro Poire son olaydan sonra "Bu eylemler sivil halk ve resmi makamlar arasında korku tohumlarının ekilmesi amacıyla dizayn ediliyor" demişti.

Bakan bu olayların Zeta'larla başka bir uyuşturucu karteli olan Körfez Karteli arasındaki çatışmadan kaynaklandığını belirtmişti.

Ancak organize suç alanındaki eski devlet avukatlarından Gozales Ruiz bu olayların politik bir yanının da olduğunu söylüyor.

"Mesaj açık: Merhamet göstermeyeceğiz ve kendi bölgemizi korumak için ne gerekiyorsa yapacağız" diyor Ruiz.

Ruiz olayların ülkedeki başkanlık seçimlerinden altı ay öne gerçekleştiğinin de altını çiziyor ve zamanlamaya dikkat çekiyor.

"Bu olaylarla uyuşturucu kartelleriyle müzakereye yanaşmayacaklarını açıklayan Başkanlık adaylarına da mesaj gönderiliyor" diye ekliyor Ruiz.

Ama bu Monterrey gibi kentlerdeki sıradan insanlara yönelik de bir korku mesajı.

Ruiz uyuşturucu kartellerinin yarattığı şiddetle ilgili hükümetin hiç kullanmak istemediği bir kavram da kullanıyor: terörizm.

Ruiz "Bunu sadece bir terör stratejisi olarak yorumlayabilirsiniz. Bu terörizm çünkü ortdaa halka yönelik bir tehdit var" diyor.