AB'ye girmek için varını yoğunu ortaya koyan Türkiye için en büyük engel Kıbrıs. Rauf Denktaş'a göre ada Rumlar'a teslim edilecek. Denktaş, en çok Mehmetçik'e üzülüyor.
Abone olTufan Türenç, "Mehmetçiğin selam vererek adayı terk etmesine dayanamam" başlıklı yazısında K.K.T.C Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın en büyük üzüntüsünü dile getirdi.
Lefkoşa
ÖMRÜNÜ Kıbrıs davasına adamış olan Rauf Denktaş’ı ilk kez bu kadar umutsuz ve çaresiz gördüm.
‘Bir türlü inanmıyorlar; ama kesinlikle aday olmayacağım’ dedi.
Yıllardan beri verdiği mücadelenin sonunda davanın bu noktaya gelmesinden büyük üzüntü duyduğu belliydi.
Küçücük adanın yetiştirdiği dünya çapındaki efsanevi lider, Kıbrıs’ın elimizden gittiğine inanıyordu.
Kararlı bir ses tonuyla, ‘Onun için Ada’nın Rumlara devri demek olan anlaşmayı imzalayan insan olmak istemiyorum’ diye konuştu.
İsyanı gözlerinden okunuyordu:
‘3 Ekim’e kadar çözüm olacak diyenlere şaşıyorum. Demek ki bunlar Rumları hiç tanımıyorlar. 40 yıldır yapmamız gereken bütün fedakárlıkları yaptık, tavizler verdik.’
Bütün bunlara rağmen bir çözüme ulaşılamadığını söyleyen Denktaş, bunun nedenini şöyle anlattı:
‘Rum’un bize ihtiyacı yok ki... Cumhuriyetin üzerine konmuş, AB’ye girmiş, bizimle niye anlaşsın?’
Bir süre susuyor, sonra hüzünle ‘Ben, Mehmetçiğin selam vererek adayı terk edişini görmek istemiyorum. Çünkü buna dayanamam’ diyor.
* * *
Birden odaya derin bir hüzün çöküyor.
Denktaş’ı daha fazla üzmemek için konuyu değiştirmek istiyorum:
‘Yeni Boncuk’la aranız nasıl?’
‘Boncuk’un ölümü hakikaten beni çok üzdü. Çünkü ona çok alışmıştım. Hemen İkinci Boncuk’u getirdiler. Birinci George, İkinci George var ya, bu da İkinci Boncuk. Daha pek küçük, iki aylık. Şimdi onu seviyorum.’
O sırada İkinci Boncuk tıpkı Birinci Boncuk gibi küçücük adımlarla girdi odaya ve doğru Denktaş’ın yanına koştu, ayaklarının arasında dolanmaya başladı.
Kıbrıs konusuna yeniden dönmemek için diyet yapıp yapmadığını sordum.
Yaptığını ama yine de kilo aldığını söyledi. Nedenini şöyle anlattı:
‘Efendim Aydın (eşi) bana bir ilaç getirdi, iştahımı kessin diye. Her sabah iki tane alınıyor. İlacı alınca karnım şişti, gerçekten de yemek yiyemedim. Ama baktım kilo alıyorum, ilacı bıraktım.’
Ama bir şeyi belirtmekte yarar var. Denktaş, yaşına ve kilosuna rağmen son derece dinç ve diri.
Sanırım onun sihirli iksiri Kıbrıs. Yıllardan beri sürdürdüğü zorlu mücadele ona inanılmaz bir yaşam hırsı veriyor olmalı.
* * *
Peki Kıbrıs’ta halk ne yapıyor, ne düşünüyor?
Konuştuğum herkese bunu sordum.
Referandumdan sonra verilen sözler tutulmadığı için halkın umutları kırılmış. Büyük bir hayal kırıklığı var.
Çünkü beklentileri yerine getirilmemiş. Bu nedenle insanların kafaları karışmış ve kendilerine binbir vaatte bulunanlara karşı güvenleri sarsılmış.
Seçimlerde halkın eğilimlerinin hangi yönde olacağını şu anda kestirmenin olanağı yok.
Ama Denktaş bunun üzerinde fazla durmuyor. O, Kıbrıs sorununun halkın dışında sonuçlanacağına inanıyor.
Başkanlığı devrettikten sonra tuttuğu büroya geçeceğini, orada yapacağı çalışmalarla mücadelesini sürdüreceğini söylüyor:
‘Nefesim yetene kadar halkıma gerçekleri anlatacağım, bu benim görevim. Türkiye’de gidip çağrıldığım her platformda konuşacağım. Ta ki ‘istenmeyen adam’ ilan edilene kadar.’
İşte o kimsenin haddi değil Sayın Denktaş.
YAZI:Tufan TÜRENÇ
HÜRRİYET GAZETESİ