Demokrasi ve Birlik Derneği (DEMBİR-DER) Genel Başkanı Mehmet Metiner, Yeni Şafak'taki köşesinden, 'Kürt sorununun çözümü' için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a mektup gönderdiğin belirten Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na bazı sorular sordu. İşte Metiner'in, "Kemal Bey şu sorularımıza cevap verir misiniz?" başlıklı yazısı...
Abone olDİYARBAKIR'da 'Kürt sorununun çözümü' için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a mektup gönderdiğinizi belirtmişsiniz. Basına yansıyan açıklamalarınızdan anladığımız kadarıyla sorunun çözümü için beş temel ilke sunmuşsunuz. O beş temel ilkenizden hiçbir şey anlamadığım gibi sorunun çözümüne dair ne tür önerilerde bulunduğunuzu da anlayabilmiş değilim.
Bu ülkenin bir Kürt'ü olarak sizden bir ricam var. Lütfen aşağıda sıralayacağım sorulara açık ve net cevap verir misiniz? Veriniz ki bu bahiste durduğunuz yeri de bilelim, somut olarak ne önerdiğinizi de.
İşte sorularım:
1- Evvela tanımla başlayalım. Zira tanı olmadan çözüm olmaz.
'Kürt sorunu' dediğiniz sorun nedir?
2- Hala var olduğunu ve çözeceğinizi söylediğiniz bu sorun için somut önerileriniz nelerdir?
3- "Kandil'i yerle bir edeceğim" dediniz. Bunu nasıl yapacaksınız?
4- Türkiye'de bir PKK terörü sorunu olduğuna inanıyor musunuz? PKK'yı bitirmek için nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz?
5- Geçmişte AK Parti hükümetinin yaptığı gibi siz de 'çözüm süreci' gibi bir adım atmayı düşünüyor musunuz? Geçmişte karşı çıktığınız bu sürecin yerine peki ne öneriyorsunuz? Bu tür müzakerelerle sonuç alınamayacağına inanıyorsanız şayet o halde somut olarak önerdiğiniz şey nedir?
6- Türkiye'de PKK'nın siyasi ayağı/partisi var mıdır yok mudur? Var diyorsanız o siyasi ayak/parti kimdir? PKK'nın siyasi partisinin var olduğuna inanıyorsanız kapatılması gerektiğine ve yöneticilerinden de hukuken hesap sorulması gerektiğine inanıyor musunuz? Yok diyorsanız sizi bu sonuca götüren delilleriniz nelerdir? FETÖ'nün siyasi ayağının bulunması için gösterdiğiniz çabanın binde birini PKK'nın siyasi ayağının bulunması konusunda sarf etmemeniz, dahası bir kez olsun bu konuya dahi değinmemeniz elinizdeki hangi delilin sonucudur?
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, siz ki bu ülkeyi yönetmeye talip bir partinin genel başkanısınız, o bakımdan ağzınızdan çıkan sözlerin anlamını bilmiyor olamazsınız. Bir sorundan söz ediyorsanız mutlaka çözümünüz de vardır demektir. Değilse yaptığınız şey düpedüz oy uğruna kandırmaca siyaseti olur. O yüzden açıkça sorularımı sordum ve cevaplarınızı da bekliyorum.
Bu soruları kendim için sormuyorum. Benim gibi düşünen milyonlarca Kürt adına soruyorum. O Kürtler adına pek değerli arkadaşlarımızla kurduğumuz Demokrasi ve Birlik Derneğinin (DEMBİR-DER) kurucu genel başkanı olarak soruyorum.
Biz bu ülkenin birliğinden koşulsuz şartsız yana olan, demokrasiyi herkes için olmazsa olmaz önemde gören, hür ve eşit vatandaşlık anlayışına dayalı demokratik cumhuriyeti tavizsiz savunan Kürtleri olarak işbu hayati konularda ne düşündüğünüzü açık bir biçimde öğrenme hakkına sahip olduğumuza inanıyoruz. Zira siz, biz Kürtlerden söz ediyorsunuz ve biz Kürtlerin sorunlarını çözeceğinizi iddia ediyorsunuz.
Sizin bahsettiğiniz Kürtler sadece PKK'nın veya HDP'nin Kürtleri ise veya başka bir deyişle sizin makbul Kürtleriniz sadece o kanadın Kürtleri ise söyleyin bilelim.
Bu durumda Kürtlere dair bu anlayışınızla nasıl ayrımcı ve ötekileştirici bir vatandaşlık anlayışına sahip olduğunuzu bilelim ki o vakit bu ülkenin birliğinden, dirliğinden, kardeşliğinden yana olan, o yüzden her türlü siyasi ve etnik bölücülüğe ve terör yöntemine karşı çıkan Kürtler olarak biz de söylenilmesi gerekenleri anlayacağınız dilden söyleyelim.
Kemal Bey,
Sizden milyonlarca Kürt adına sorduğum soruların cevaplarını bekliyorum. Göndereceğiniz cevapları olduğu gibi köşemde yayınlayacağıma söz veriyorum. İsterseniz yetkili kılacağınız parti yöneticilerinizden biriyle bu konuyu mesela Halk TV'de milyonların karşısında da konuşabilir tartışabiliriz. Maksat hak hakikat ortaya çıksın. Hiç kimsenin maskesi olmasın.
Bilesiniz ki bizim niyetimiz üzüm yemektir bağcı dövmek değil.
Ayrıca Kürtler söz konusu olduğunda sizin gerçekte hangi Kürtlerden yana olduğunuzu da görmek bilmek istiyorsunuz.
Şeffaf siyaset sözünüzün gereği olarak umarız ve dileriz ki cevaplarınızı ivedilikle kamuoyuyla paylaşırsınız. Veya partinizden biriyle işbu hayati meseleyi üstelik de kendi kanalınızda konuşma/tartışma fırsatı sağlarsınız. Bir dönem herkese hodri meydan diyordunuz. Karşınıza çıkacak babayiğit arayıp duruyordunuz. O yüzden bu cesaretinize istinaden önerimi ve talebimi yüksek sesle hatırlatıyorum. İstiyoruz ki her şey kamuoyunun gözü önünde ve bilgisi dahilinde cereyan etsin.
Dahası ve en önemlisi bu ülkenin yalnızca Kürt vatandaşları değil bütün vatandaşları bu hayati meseleyi nasıl çözeceğini öğrensin bilsin.