Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, MİT'te işkence yapıldığını ve kendisinin de işkence yaptığını itiraf edip, "Başka türlü konuşma imkânı yoksa işkence olabilir, çünkü çok inatçı tipler var!" dedi. Eymür, MİT'çi Yavuz Ataç'ın, Alaaddin Çakıcı'ya operasyon yaptıkları için odasını silahla bastığını, yumruk yumruğa kavga ettiklerini anlattı.
Abone olEski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, Gökçer Tahincioğlu'na verdiği röportajda işkence, Hanefi Avcı ve Alaaddin Çakıcı konusunda çarpıcı itiraflar ve açıklamalarda bulundu. İşte Eymür'ün açıklamalarından bazı çarpıcı bölümler...
Ben de MİT'te iken işkence yaptım
- Dündar Kılıç'ın size yönelik ağır suçlamaları var. İşkence yaptınız mı?
İşkence sayılmaz. Zaten oraya düşmek işkence sayılır. Gözleri kapalı devamlı, küçük bir hücrede kalıyor. Oraya düşmek yeterli.
- Hep bahsediliyor ama kaba dayak, elektrik vs. gibi yöntemlerden. O yöntemler yok muydu?
Vardı.
- Siz yaptınız mı?
Yapmışımdır.
İşkence yapmaktan pişmanlık duymuyorum
- Pişmanlık duyuyor musunuz?
Duymam, çünkü aşırı bir şey yapmadık. Daha çok taktikleri kullanmak istedim. Bizim hanım arkadaşları bağırtırdık. "Kızını aldık" derdik sonra suçluya. Bağıran bizim arkadaşımız. "Konuşacaksan konuş sıkıntıya girecekler yoksa" derdik mesela. Tiyatro yapardık biraz.
- Bu işkence değil mi, teşkilatta bunun eğitimi var mı?
Bizim meslekler akıl mesleği. Aklın varsa formüller buluyorsun. İlla işkence yapmak şart değil. Mühim olan konuşturabilmek.
Hanefi Avcı'yı pek sevmem
- Hanefi Avcı mesela, işkence yaptığını ama pişmanlık duyduğunu söylemişti.
Ben kendisini pek sevmem. Pişmanlıktan yararlanan bir sürü Kürdü çok kullandı. Onların kirli işleri vardı. Elinde bir sürü polis memuru varken başka adamları kullanması, boyundan büyük işler. Yurtdışında polisin öyle bir görevi yok. Örgütlenmeler kurmaya kalktı. PKK'ya karşı. Örgütleri kuranları falan öldürmek amaçlı. Ekip yolladı Öcalan için. Bir şey yapamadan döndüler.
Başka türlü konuşma imkânı yoksa işkence olabilir
- Ziverbey Köşkü'nde başka kimleri sorguladınız?
Ziverbey zaten kısa süre kullanıldı. O dönemin sorgularında bir ay falan çalıştım. (Ziverbey'de sorgulanan ve Ziverbey Köşkü adlı kitabı yazan) İlhan Selçuk'ların döneminde yoktum.
- Ziverbey bir işkence merkezi miydi?
Herkese yapılıyor diye söylemek mümkün değil. Ama yapılan da vardı. Mesela bir kurye vardı. Bana dert yanardı. Bugün elektrik tedavisi yok mu, romatizmalarım azdı diye dalga geçiyordu. "Başka türlü konuşma imkânı yoksa işkence olabilir, çünkü çok inatçı tipler var!"
- Bu size normal mi geliyor. Sistematik işkence yöntemleri bunlar. Bunların suç olması gerekmez mi? Ama siz hâlâ devlet için gerekli, diyorsunuz.
Hayır, başka türlü konuşma imkânı yoksa olabilir. Hâlâ da öyle düşünüyorum. Çünkü çok inatçı tipler var. Başka türlü konuşturmak çok zor.
MİT'te hala bu yöntemler kullanılıyor mu?
- Peki bitti mi, bu yöntemler uygulanıyor mu?
E daha ağırları var. Ölümler var. Kayıp MİT mensubu var sorguya alınan…
- Çok sayıda kişi ortadan kayboldu, bunlar istihbarat operasyonu mudur?
E tabii öyle. Ayrıca kimse işkence yapmayı muteber bir şey gibi görmez. Ancak sadist ruhlu insanlar böyle bakar. Ama çok büyük bir kavganın içerisine giriyorsunuz. O kavgada galip gelmeniz lazım. Yoksa ipin ucu kaçıyor.
- Karşıdakini hasım olarak mı görüyorsunuz?
Tabii.
Alaattin Çakıcı için silahla odamı bastı, yumruklaştık
- Yavuz Ataç (eski MİT mensubu) olayı var, Amerikalılarla çalışan. Yazılı bilgiler var hakkında. Çakıcı'ya pasaport verme olayı var kendisinin. Benim makamımı bastı. Silah koymuş beline geldi. Zorla içeri girdi. Yumruk yumruğa girdik. Bundan dolayı ikimiz de ceza aldık. Çakıcı'nın mesajını getiriyormuş. Tehdit etti beni resmen. Çakıcı yakalansın istiyordum ben Amerika'da. Çakıcı'yı yoksa biz sadece bir operasyonda kullandık. Almanya'daki bir operasyondu. PKK'ya karşı bir operasyon. Başarısız olundu bu operasyonda. Hatta sızma oldu… Ben başka bir görev vermedim. O tarihlerde Korkut Eken eğitimini veriyordu. Çakıcı'nın iki sağlam adamı vardı. Onlar bu işlerdeydi. Biri öldü. Eken, puanının düşük olduğunu söylüyordu.
- Geriye baktığınızda gerçekten hiç pişmanlık duymuyor musunuz?
Gençken daha serttik. Hatalarım muhakkak olmuştur. Ama hep bunu söylerim. Kitabımda da yazdım. Çok hatam oldu, hataları bıraka bıraka düzgün olmaya çalıştım. Hatalardan ders çıkarttım. Ama hâlâ bazen hiddetleniyorum. Şunu verseler de bir sorgulasalar, diyorum.