BIST 9.890
DOLAR 35,32
EURO 36,76
ALTIN 2.961,80
HABER /  MAGAZİN

Mehmet Ali Erbil rakip görmedi

Mehmet Ali Erbil'e yan bakılmıyor. İlerleyen yaşına rağmen meslektaşlarına meydan okumaktan geri kalmıyor.

Abone ol Hafta Sonu dergisinin sorularını yanıtlayan Erbil, "Çok yetenekli arkadaşlar var ama farklı kulvarlarda... Ancak, elinde hiçbir metin olmadan ekrana çıkıp da program yapacak, konu ve konuğa göre espri üretecek, şov yapacak, her şeyi sunacak birini göremiyorum açıkçası..." diyerek televizyon ve şov dünyasına meydan okudu.

ALİ SADİ'NİN ÇAPKIN OLMASI ÇOK DOĞAL

Babalar Günü’nü çocukları Sezin, Yasmin ve Ali Sadi ile birlikte geçirecek olan Mehmet Ali Erbil, bu özel gün öncesi Hafta Sonu dergisinin sorularını yanıtladı. “Babamın beni kucağına alıp sevdiğini hiç hatırlamam. O yüzden ben de çocuklarımı sevgi manyağı yapıyorum” diyen Erbil, “Ali Sadi büyüyünce sizin kadar çapkın olur mu?” sorusuna ise şu yanıtı verdi: “Çapkın olması son derece doğal. Çapkınlık erkeklerin geninde var. Ama kızların canını yakmaması koşuluyla..."

- Bu pazar Babalar Günü... Mehmet Ali Erbil’in programı nedir, o gün neler yapacaksın?

Bu yıl da çocuklarımla birlikte olacağım elbette. Ve bana bundan büyük hediye olamaz. Üç çocuğumla birlikte, iki kız, bir erkek, ne saadet ne saadet. Aramıza yeni katılan Ali Sadi ile birlikte günün anlam ve önemini idrak edeceğiz...

- Sezin ve Yasmin, Ali Sadi’yi alıp gezdiriyorlar mı, onunla buluşuyorlar mı?
Elbette, onlar kardeş. Yasmin’in dersleri yoğun olduğu için Sezin kadar zaman ayıramıyor. Sezin, şimdi çocuk psikolojisi üzerine doktora yapıyor ve çocukları inanılmaz seviyor. Ali Sadi’ye de bağlı, çok seviyorlar birbirlerini.

- Rahmetli baban Sadettin Erbil’le unutamadığın bir Babalar Günü anın var mı?
Saygıya dayalı, Osmanlı tarzı bir terbiye ile büyütüldüğüm için babamla sıcak bir ilişkimiz yoktu. Çocuklarıyla ilişkisi son derece resmiydi, bana karşı sevgisini gösteren biri değildi. Babamın beni kucağına alıp da sevdiğini hiç hatırlamıyorum. Baba sevgisi çok başkadır, çok gereklidir bir çocuk için. Bu yüzden çocuklarımı sevgi manyağı yaptım. Onlara bol bol sevgi verdim, veriyorum ve ölene kadar da vereceğim. Kızlarımı hâlâ koynuma alıp yatırırım. Babamdan alamadığım sevgiyi, şimdi çocuklarıma bol bol vererek tamamlamaya çalışıyorum. İçimdeki o boşluğu dolduruyorum galiba.

- Ali Sadi, babasının hangi özelliklerini almış?
Bana çok benziyor. Yatış şeklinden tutun da duruşu, bakışı ve bazı davranışları tıpkı ben.

- O da hareketli mi?
Evet, oğlum da benim gibi hiperaktif. Dadısının izinli olduğu günlerde Ali Sadi evde kabus yaşatıyor. Kimse başa çıkamıyor.

- Ali Sadi’nin de Mehmet Ali Erbil gibi çapkın olmasını, kızların canını yakmasını ister misin?
Doğrusunu isterseniz, Ali Sadi’nin çapkın olması son derece doğal bir şey. Ama kızların canını yakmaması koşuluyla. Annesi öyle diyor; “Oğlum çapkın olabilir ama kızların asla canını yakmak yok...” Çapkınlık zaten erkeklerin genlerinde var.

- Oğluna yeterli zaman ayırabiliyor musun?
Çekimlerim ve çalışmalarım olmadığı zaman hep onun yanındayım zaten. Ondan uzak kalınca da özlüyorum. Hayatımın en büyük zevki o. An be an onu izlemek, büyüdüğüne tanık olmak inanılmaz keyifli.

- Mehmet Ali Erbil’in bu evliliğinde mutluluğu bulduğunu görüyoruz, doğru mu?
Ben bugüne kadarki seçimlerde hiç yanlış yaptığımı düşünmüyorum, ama olaylar farklı gelişti. O yüzden diğer eşlerimi de göz ardı etmek istemem. Onlar da benim için çok önemliydi, çok değerliydi. Ama Tuğba belki de olgunluk dönemime denk geldiği için daha farklı bakıyorum evliliğimize, ilişkimize.

- Mehmet Ali’nin delifişek olduğu yıllar müthişti doğrusu. Kadınsa kadın, eğlenceyse eğlence, paraysa para...
Benden çok daha marjinal yaşayan erkekler de vardır mutlaka. Ama onlar göz önünde değiller. Bu işleri gizli kapaklı ve medyaya yansıtmadan öyle yaşayanlar var ki, ben onların arasında ak kaşık gibi kalırım.

- Her güzelin bir kusuru vardır örneğinde olduğu gibi Mehmet Ali Erbil’in de keyif aldığı bir kumar tutkusu vardı. Bir zamanlar bu olaya bol bol zaman ayırırdın, şimdi durum nedir?
Artık eskisi gibi kumar oynamıyorum. O zamanlar sık sık Kıbrıs’a gidiyordum ve orada ister istemez oynuyordum. Casino'ları seviyorum, oradaki adrenalini seviyorum. Düşünsenize, çikolatayı çok seven birini çikolata fabrikasına kapatsanız ne olur? Artık Kıbrıs’ta işim olmadığı sürece Kıbrıs’a ayak basmıyorum.

- İlk göz ağrın, ilk çocuğun Sezin nasıl?
Şu anda Sezin master’ını yapıyor, ardından doktorasını yapacak.

- Yarın seni arasa ve yine sanat dünyasından biriyle arkadaşlık yapmaya başladığını söylese, tepkin ne olur?
Yani, son yaşananlardan sonra biraz daha temkinli bakarım olaya. Ama sonuçta hayat onun hayatı. Tecrübelerimden faydalanması için elimden geleni yaparım, o kadar.

- Laf kırgınlıklardan açılmışken, Gülben Ergen’in programında yaşananlara gelmek istiyorum. O akşam televizyona geldiğin, sonra gittiğin, program yapımcısı Okan Bayülgen’in de peşinden koşup arabanın önüne atladığı ve senin de arabayı onun üzerine sürerek oradan ayrıldığın söylendi. Gerçek bu muydu?
Değildi tabii. Okan bu konuyu egzajere etti. Bir kere ben arabayı kullanmıyordum, direksiyonda şoför vardı ve ben de ona “Okan’ın üzerine sür” gibi bir emir veremezdim zaten. Benim yaptığım olaya "profesyonellik dışı" dediler. Oysa asıl benim yaptığım profesyonelliktir. Ben 33 yılımı vermişim bu mesleğe. Gülben Ergen bir televizyon programına katılsa ve program öncesinde Hilal Cebeci’nin adı önde yazılsa, o bir reaksiyon vermez mi? O zaman bana saygı duysunlar. Niye saygı duymuyorlar. Hâlâ da ne özür dileyen oldu, ne de bu konuda bir açıklama yapan...

- Yıllardır çok yoğun bir tempo içinde çalışıyorsun, koşturuyorsun. Reyting, kimlik ve şöhret kavgası seni yordu mu, bıktırıp bezdirdi mi?
Yooo... Ben mesleğimi çok sevdiğim için o tür bıkkınlıklarım ya da bezginliklerim olmadı. Önemli olan kendimi yenilemem.

- Senin tüm yeteneklerini sergileyeceğin yeni bir proje var mı?
Ne yazık ki o tarz bir şey gelmiyor. Benim zaman ayırıp araştırmam gerek ama bu da mümkün değil. Haftada altı gün canlı yayındayım, gündüzleri dizi çekiyorum çünkü... Şu an iki aylık yaz tatilimi düşünüyorum, kafamı boşaltmak niyetindeyim.

- Sağlığın nasıl?
Rutin tedavimiz var, ayda bir Alman Hastanesi’nde 24 saat yatıyorum. Ama onun ötesinde sağlığıma çok özen gösterdiğimi söyleyemem. Zaten gece hayatı, içki ve sigara gibi konularda asla aşırı olmadım. Bunlar da önemli avantajlar. Hastalık dönemlerimde beni hayata döndüren vücudumun sağlam olmasıydı. O yüzden de Allah bana dedi ki, “Bu adam başka türlü dinlenmeyecek, buna her ay 24 saat yatak istirahatı verelim.” O 24 saatte yatarak ilaç alıyorum. Zorunlu dinleniyorum.

BABAMLA ARAMDA TATSIZ TUZSUZ BİR İLİŞKİ VARDI

- Sen ve baban... Ali Sadi ve sen... Karşılaştıralım mı?
Arada uçurumlar var. Benle babam arasındaki sevgisiz, tatsız tuzsuz bir baba-oğul ilişkisiydi. Benle Ali Sadi arasındaki ilişki ise sevgi dolu, çılgınca bir baba-oğul cümbüşü. Belki Ali Sadi’nin de benden sonra farklı bir misyonu ve vizyonu olacak. Hani derler ya “Ben babamdan ileri, oğlumdan geriyim” diye...

- Buradan Türkiye’deki babalara vermek istediğin bir mesaj var mı?
Sevgi çok önemli bir şey. Ne olursa olsun, her baba çocuklarına önce sevgi vermeli. Bu paradan puldan, disiplin ve kurallardan daha önemli. Çocuklara sevgiyi hissettirelim. Çocuk, ailesi tarafından sevildiğini bilmeli.

DEMET ETTİĞİ LAFIN BEDELİNİ ÖDEMELİ

- Demet Akalın “Şerefli babanın şerefli kızını arıyoruz” dedi ve sen de onu mahkemeye verdin. Akalın, kendisiyle konuştuğumda niyetinin kötü bir mesaj vermek olmadığını söyledi. Yanına gelse, boynuna sarılsa ve özür dilese affeder misin?
Ben affederim, hayatta kin tutamam. Ama bu çok farklı bir olay. Burada benim ailem söz konusu. Kızım affetmediği sürece ben affedemem. Beni aşan bir olay. Bunu kabullenip onu affettiğim zaman iki kere şerefsiz olurum. Yoksa Demet’i ben çok severim. Hep takdir etmişimdir onu. Belki bu sözcükler boş bulunduğu bir anda çıkmıştır ağzından. Ama bunun da bir bedeli olacaktır.

PİYASADA YERİMİ DOLDURACAK KİMSE YOK

- Sanat dünyasında bir veliahtın var mı?

Çok yetenekli arkadaşlar var ama farklı kulvarlarda. Ancak, elinde hiçbir metin olmadan ekrana çıkıp program yapacak, konu ve konuğa göre espri üretecek, şov yapacak, her şeyi sunacak birini göremiyorum açıkçası.

Hafta Sonu