'6 Eylül ve 3 Kasım'da gelen belgelerden haberim yoktu' diyen M.Ali Aydınlar hakkında müthiş gerçek ortaya çıktı.
Abone olTürk futbolu, bir gün önce Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Ali Aydınlar ile iki başkanvekili Lütfi Arıboğan ve Göksel Gümüşdağ'ın istifaları ve ardından alınan olağanüstü genel kurul kararıyla sarsıldı.
Ama Aydınlar'ın istifa gerekçeleri de bir o kadar Türk futbolunu ve özellikle TFF'yi sarsmıştı. Çünkü Aydınlar, Kısmet Erkiner'in kamuoyuna okuduğu o UEFA yazısından TFF'deki ilgili kişiler tarafından haberdar edilmediğinin altını çizerek bombayı bu süreçte UEFA ilişkilerini yürüten Lütfi Arıboğan, Yunus Egemenoğlu ve İlhan Helvacı'nın kucağına bırakmıştı. Artık Aydınlar da bu yaklaşımıyla Fenerbahçeliler gibi düşünmeye başlamış ve onların bu konudaki iddialarını teyit etmişti!
Peki gerçekten TFF'nin o ilgili isimleri bu belgeleri ve yazışmaları Aydınlar'dan gizlemişler miydi? Bu iddiasıyla herkesin kafasında "Aydınlar'a ihanet edilmiş" intibası bırakan Aydınlar doğru mu söylüyordu? Peki gerçekten Aydınlar'ın dediği gibi o ilgili UEFA yazısı 6 eylül ve 3 Kasım tarihlerinde TFF'ye gelmişmiydi? Sporx.com'dan Tahir Kum, yaşanan skandalları tüm belgeleriyle ortaya koydu..
1)AYDINLAR'IN HABERİM YOKTU DEDİĞİ BELGEDEN HABERİ VARMIŞ
Aydınlar'ın istifa gerekçeleri arasında "birinci sıraya" koyduğu ve TFF'deki mesai arkadaşlarını hedef tahtası haline getirdiği o açıklaması: (Bize göre tarihi gafı!)
"Dün akşam bir haber kanalında, CAS Hakimi Sayın Av. Kısmet Erkiner'in açıklamalarını hayretler içerisinde izledim. Derhal bu açıklamaların doğruluğunu araştırdım ve ilgili raporun maalesef federasyonumuza 6 Eylül ve 3 Kasım tarihlerinde ulaştığını bugün öğrendim. Böylece Sayın Erkiner'in ifadelerinin doğruluğunu tespit etmiş oldum. Kendisine uyarıları nedeniyle teşekkür ederim"
Sayın Aydınlar bu açıklamasıyla, Av. Erkiner'in okuduğu ilgili raporundan haberdar olmadığını ve o bu yazının 6 Eylül ve 3 Kasım tarihinde TFF'ye geldiğini bugün (yani bu açıklamayı yaptığı 31.1.2012 günü) öğrendiğini açıklıyor.
Halbu ki bu bahsedilen rapordan Aydınlar çok önceden haberdar olmuş. Hatta bunu kendi söylüyor. Öyle ki, Aydınlar 29 Kasım 2011 günü F.Bahçe yönetiminin düzenlediği basın toplantısına karşılık bir gün sonra yani 30 Kasım 2011 günü TFF binasında düzenlediği cevabi basın toplantısında ilgili belgeyi aldıklarını "UEFA'nın Kasım 2011/ A 2551 numaralı dosyasında CAS'A sunmuş olduğu beyan dilekçesini ve ekindeki Pierre Cornu'nun beyanlarını aldık" sözleriyle teyit ediyor. Aydınlar'ın bahsetmiş olduğu ve dosya numarasını vererek" aldık" dediği bu beyan dilekçesi"benim haberim" yoktu dediği Av. Erkiner'in bahsettiği UEFA'nın beyan dilekçesidir. (Aydınlar'ın bu açıklamasının videosu yazımızın ekindedir)
2) AYDINLAR'IN"O BELGE BİZE 6 EYLÜL VE 3 KASIM TARİHLERİNDE GELMİŞ" DEDİĞİ TARİHLERDE TFF'YE GELEN HİÇ BİR YAZI YOK
Yine Aydınlar'ın istifa gerekçesinde yer verdiği "… İlgili raporun maalesef federasyonumuza 6 eylül ve 3 Kasım tarihlerinde ulaştığını bugün öğrendim" sözü de gerçeği yansıtmıyor. Ve çok ilginç. Çünkü bu tarihlerde TFF'ye ne CAS'dan ne de UEFA'dan gelen hiç bir yazı yok. Kaldı ki bahsettiği ilgili UEFA'nın CAS'a gönderdiği beyanı futbol federasyonuna 14 Kasım 2011 günü gelmiş.
3) KISMET ERKİNER'İN AÇIKLAMALARI BAYAT. ÇÜNKÜ FB AVUKATI AYNI AÇIKLAMAYI 29 KASIM'DAKİ BASIN TOPLANTISINDA AÇIKLAMIŞ
Ve diğer bir önemli konuda başka Aydınlar olmak üzere Türk futbol kamuoyunu şoka uğratan Kısmet Erkiner'in Habertürk televizyonunda dile getirdiği iddiaların ilk kez dile getirilmesi? Ki bu olay bir ilk değil. Çünkü Kısmet Erkiner'in bahsetmiş olduğu UEFA'nın CAS'a verdiği savunmanın 6.3 nolu paragrafı aslında 29 Kasım 2011 günü F.Bahçe'nin düzenlediği basın toplantısında F.Bahçe avukatı Emin Özkurt tarafından dile getirilmiş. Yani bilinmeyen ve yeni ortaya çıkartılan bir konu değil.
İşte F.Bahçe'nin avukatının 29 Kasım tarihindeki basın toplantısında konuyla ilgili açıklamalarının birkaç dakikalık deşifresi:
"... Çok kısa bir şekilde iki üç nokta olmak üzere UEFA cevap dilekçesinden de birkaç bilgi aktarımında bulunmamız şart. …. Sadece bununla da kalmıyor, ayrıca aşağıda yer verdiğimiz başka hususlara da değiniyor. UEFA savunmasında gönderdiği mektubun Türkiye Futbol Federasyonu'nun Fenerbahçe'yi ihraç etmesini zorunlu kılmadığını, Türkiye Futbol Federasyonu'nun dileseydi bu talebe karşı direnebileceğini, olası bir UEFA disiplin soruşturmasında ise elinin güçlü olduğunu belirtiyor. (dk.32:40) Bir başka deyişle, UEFA benim baskı yapmam senin buna itaat etmeni mecbur kılmaz. Sen bağımsız bir Federasyon olarak kararlarını almakta serbestsin demektedir. "
İşte Türkiye Futbol Federasyonu oradaki savunmasında ve Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu oradaki kararında UEFA'nın direktiflerine uymayı bir zaruret olarak dile getirmiş ve hatta Türkiye Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu kararında UEFA'nın her türlü karar ve talimat ve bildirimlerine uymakla yükümlü olduğunu belirtmiştir. UEFA bile böyle bir hakkı kendinde görmezken, kararın bu gerekçeye dayandırılması düşündürücüdür. Ve yine dilekçede TFF'nin kararı tek başına üstlenmemek ve bu karar nedeniyle Türkiye'de gözden düşmemek için Türkiye Futbol Federasyonu Tahkiminde ve basın açıklamasında Fenerbahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nden ihraç etmek dışında başka herhangi bir seçeneğinin olmadığını, bunu Türk futbolunun geleceği için yaptığını beyan etmiştir. Oysa TFF'nin seçeneksiz olmadığı UEFA tarafından çok net ifade olunmaktadır..."
Yani buradan da anlaşılacağı üzere herkesi şok eden (!) Kısmet Erkiner'in bu açıklamaları aslında bayat bir açıklama.
AYDINLAR 30 KASIM'DA KENDİSİNİ BUGÜN HAYRETE DÜŞÜREN UEFA'NIN İFADESİYLE İLGİLİ TFF'NİN İLGİLİ DEPARTMANLARININ KENDİSİNE VERDİĞİ CEVABI KULLANMAYA GEREK GÖRMEMİŞ ! HABERİN DETAYI BİR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
4) AYDINLAR 30 KASIM'DA KENDİSİNİ BUGÜN HAYRETE DÜŞÜREN UEFA'NIN İFADESİYLE İLGİLİ TFF'NİN İLGİLİ DEPARTMANLARININ KENDİSİNE VERDİĞİ CEVABI KULLANMAYA GEREK GÖRMEMİŞ !
Ve çok ilginç bir olayda Kısmet Erkiner'in dile getirdiği ve Aydınlar'ın da"Hayretler içerisinde izledim" dediği UEFA'nın CAS'a gönderdiği 6.3 nolu paragrafındaki yaklaşımıyla ilgili (29 Kasım 2011 günü F.Bahçe'nin düzenlediği basın toplantısında avukatları Emin Özkurt'un bu paragrafı gündeme getirmesinden dolayı) TFF'deki ilgili kişilerin, bu paragraftaki iddialara karşılık başkan Aydınlar'ı bilgilendirdiği ortaya çıktı. Şöyle ki, F.Bahçe yönetimi 29 Kasım'da basın toplantısında bu ve benzeri iddialarda bulunmasından dolayı başkan Aydınlar bir gün sonra (30 Kasım 2011) günü basın toplantısıyla cevap vereceğini ilgili birimlerine bildirdi.
Bunun üzerine hukuk müşavirdiği Aydınlar'a 31 maddeden oluşan 9 sayfalık bir yazılı metin hazırladı. Bu 31 madde F.Bahçe yönetimi ve avukatının yaptığı açıklamalar içindeki konulara verilen cevaptı. Bunlardan biri de işte o UEFA yazısının 6.3 nolu parafrafıyla ilgili 17 satırlık cevaptı. Ama Aydınlar 9 sayfalık metinin uzun olduğunu belirterek bazı kısımlarını kırptı. İlginç olan Aydınlar'ın makasladığı kısımda"bugün hayret ettiği" o 6.3 paragrafıyla ilgili açıklama vardı.
* (Ek 2) Aydınlar'ın basın toplantısında uzun diyerek attığı kullanmadığı metin)
5) UEFA- TFF VE CAS ÜÇGENİNDE YAPILAN YAZIŞMALAR NE ZAMAN KİMLER TARAFINDAN YAPILDI
Bu hukuk sürecindeki en önemli konulardan biri belgelerin kimler tarafından ve ne zaman yazıldığı. 29 Kasım 2011 günü F.Bahçe avukatı Emin Özkurt'un ardından 30 ocak 2012 günü Av. Kısmet Erkiner'in gündeme getirdiği metin F.Bahçe'nin UEFA VE TFF aleyhine açtığı dava sonrasında taraflardan UEFA'nın İngiliz avukatı Adam Lewis tarafından 3 Kasım 2011 günü CAS'a gönderdiği 61 sayfalık esas savunması yani beyanı. (Önce Özkurt ardından Erkiner'in dile getirilen 6.3 parafrafı bu 61 sayfalık savunma içinde yer alıyor)
Aydınlar'ın söylediği gibi değil...
UEFA'nın bu 61 sayfalık savunması ve beraberindeki Pierre Cornu'nun 14 sayfayı bulan ek raporu CAS tarafından 14 Kasım 2011 günü TFF'nin CAS'daki avukatı Rigozzi'ye gönderilmiş. Rigozzi'de aynı gün toplamı 75 sayfayı bulan Adam Lewis ve Pirre Cornu'un raporlarını beyanlarını TFF'ye göndermiş. (Yani Aydınlar'ın 6 Eylül ve 3 Kasım'da gelmiş beyanı doğru değil) Ve bu 75 sayfa İngilizce'den Türkçe'ye tercemesine başlanmış. Ve o tarihte de TFF yönetim kurulu milli maç için Zagrep'te olduğundan bu 75 sayfanın orjinali ve tercemesi başkan Aydınlar'ın eline 18 Kasım 2011 günü verilmiş. Başkan Aydınlar UEFA'nın savunmasını ve eki olan Cornu'un beyanlarını okuduktan sonra UEFA'ya özellikle Cornu'un ifadelerine itirazları olduğunu bildiren bir yazı yazılmasına karar verilmiş.
Dosya adı da belli! Peki Aydınlar'ın söylediği...
Ve 21 Kasım 2011 günü UEFA'ya"UEFA'nın Kasım 2011/ A 2551 numaralı dosyasında CAS'A sunmuş olduğu beyan dilekçesini ve ekindeki Pierre Cornu'nun beyanlarını aldık" sözleriyle başlayan bir dilekçe göndermiş ve burada da özellikle Cornu'un ifadelerine itirazları olduğunu ve bunun düzeltilmesini istemiştir. 29 Kasım 2011 günü bu iki (Adam Lewis ve Pierre Cornu'nun savunmalarını) eline alın F.Bahçe yönetimi bunun içeriğini kamuoyu ile paylaşmıştır. 30 Kasım 2011 günü de M.Ali Aydınlar beraberindeki yöneticilerle F.Bahçe yönetimine cevap vermiştir.
Aydınlar'ın"Erkiner'in bahsettiği belge bize 6 Eylül ve 3 Kasım tarihlerinde gelmiş" cümlesinde kullandığı tarihlerde ne olmuştur? TFF'ye bu tarihlerde hiçbir belge gelmemiştir. Aydınlar tarihleri ve belgeleri karıştırmıştır.
Çünkü 6 Eylül 2011; CAS'ın UEFA'nın aldığı F.Bahçe'nin Şampiyonlar Ligi ile ilgili kararına karşılık tedbir talebinin reddettiği gündür. (Bunun Erkiner'in bahsettiği konuyla ilgisi yoktur)
3 Kasım 2011: O gün ise o Erkiner'in bahsettiği UEFA'nın Adam Lewis imzasıyla CAS'a ilk savunmasını gönderdiği tarihtir.
AYDINLARIN 6.3 PARAGRAFIYLA İLGİLİ KENDİNE HAZIRLANAN ANCAK GEREK GÖRMEDİĞİ KIRPTIĞI O METİN
EK 3) UEFA'NIN İNGİLİZ AVUKATI ADAM LEWİS'IN 03.11.2011 TARİHLİ CAS'A GÖNDERDİĞİ O SAVUNMA
6.3 The request did not constitute a "compelling injunction to withdraw" the Club, as alleged, which is in any event not a term of art reflecting a UEFA procedure or measure. It remained entirely within the discretion of the TFF, if not satisfied by the evidence before it (and only before it) of the strength of the case that the Club or its officials had been involved in match fixing, to say that it regarded it as premature to withdraw the Club the UEFA Champions League and that it had decided not to do so. If the TFF were correct in that decision, or even justified in taking that view, it would self-evidently have had a good defence to any disciplinary proceedings against it, should UEFA have chosen to have brought them.
6.3 Bu talep (bu talep UEFA'nın 24 Ağustos 2011 tarihli mektubunda yer alan TFF'nin harekete geçmesine dair talebidir) iddia edildiği gibi kulübün"ihraç edilmesi için zorlayıcı bir emir" içermemektedir ki bu her halükarda bir UEFA prosedürünü veya tedbirini yansıtan bir deyim (ifade) değildir. TFF'nin, önündeki (ve sadece kendi önündeki) deliller uyarınca Kulüp veya Yetkililerinin şike eylemlerine karıştığı hususunda dosyanın güçlü olduğu konusunda tatmin olmaması halinde, kulübü Şampiyonlar Ligi'nden ihraç etmenin erken olduğuna karar vermesi ve bunu yapmaması tamamen TFF'nin takdirindeydi. TFF bu kararında haklı idiyse veya en azından bu görüşte olması meşru görülebilir idiyse, UEFA tarafından haklarında bir disiplin soruşturması başlatılması yoluna gidilmesi halinde bu besbelli ki iyi bir savunma olurdu.
BARDAĞI TAŞIRAN SON DAMLA NE OLDU? AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
Pazartesi gecesi Toroğlu’nu eşi ve kızıyla birlikte izleyen Aydınlar, yorumcu Toroğlu’nun kendisine yönelik eleştirileri ve “Bak Mehmet Ali” ifadesini kullanması bardağı taşıran son damla oldu.
Önce devam kararı aldı bir gün sonra istifa etti. İşte o arada yaşananlar bardağı taşıran son damlaydı. Erman Toroğlu'nun Aldınlar'a ekrandan hitabı eşini ağlamaya kadar götürdü.
Sabah gazetesinden Fatih Doğan, Aydınlar'ın istifaya götüren sürecin perde arkasını yazdı. İşte yaşananlar:
Aydınlar, 26 Ocak'ta Türk futbolunu krizden çıkarmak için planladığı "58. madde değişmeden bir kerelik düşmenin kaldırılması ve suçun unsuruna göre puan silme ile Türk futbolunun rayına oturtulması" fikri Genel Kurul'da futbol ailesi tarafından reddedilince büyük sarsıntı yaşamıştı.
"MEHMETEEEET ALİİİ"
Ancak üzüntüsünün kaynağı karardan çok kulüp başkanlarının kendisini yarı yolda bırakmaları oldu. Her şeye rağmen Aydınlar istifa kararı almadan yoluna devam etme kararlılığındaydı. Ancak 30 Ocak akşamı kendisini kararından döndüren bir olay yaşandı. O gece "Mehmeeet Alliii, Mehmeeet Aliii" diye TV ekranlarından yükselen sesler, Mehmet Ali Bey'in eşi Seher Aydınlar'ı çok üzdü. 7 ay önce Türkiye'nin en takdir gören spor adamı ve ailesi iken 7 aydır şahit olmadığı eleştiriye ve hakarete maruz kalmak ailenin yeteri kadar sinirlerini yıpratmış, bardak çoktan dolmuştu. Son damlalar Seher Hanım'ın gözyaşları oldu. Sözleri de Aydınlar'a çok ağır geldi:
"Bu kadar sıkıntıya, acıya değer mi? 7 aydır acı çekiyorsun, tadımız, tuzumuz kalmadı. Bu kadar hakareti işitecek ne yaptın? 24 saatini futbola ayırıyorsun. Herkesin kendisini düşündüğü ve sorunu çözmek için yardımcı olmadığı bir ortamda hala neden kendini yıpratıyorsun. Bunları hakedecek ne yaptın.."
ÖNCE ARKADAŞLARINA AÇIKLADI
"İş hayatında başarılı olmuş insanların böyle duygusallığa ve gözyaşına yeri yoktur" diyenleriniz olabilir. Oğlunu kaybettikten sonra hayata ve dünyaya bakışı büyük ölçüde değişen bir ailenin duygusallığı ve gözyaşı sebeplerin sadece bir kısmı olması bile bardağı taşırdığı kesin. Karakterinde mücadaleyi bırakıp gitmek olmayan Aydınlar'ın istifa gerekçesini Futbol Federasyonu'nda 6 arkadaşına açıklarken eşi Seher hanımın gözyaşlarına da vurgu yapması ve süreç içindeki haksızlıklara yaptığı vurgu herkesin dikkatini çekti.
CAS BELGELERİ SADECE BAHANE
CAS hakemi Avukat Kısmet Erkiner'in açıklamalarını "Belgelerden haberim yoktu" diyerek istifa gerekçesi olarak gösteren TFF Başkanı Mehmet Ali Aydınlar için bu konu sadece bir mazeretti. TFF yönetiminden birçok kaynak ve hukukçuların ortak görüşü Erkiner'in ortaya koyduğu belgelerde süreçle ilgili değişime yol açacak bir şey yoktu. Konu hakkında çok daha önemli belgelerin Aydınlar'la paylaşıldığı iddiası da ortada farklı bir durum olduğu algısını güçlendiriyor. Aydınlar yönetici arkadaşlarına, "Yoruldum. Yıprandım. İçinde bulunduğmuz samimiyetsiz ortamda. Herkesin çözümsüzlük istediği ve kendi menfaatini düşündüğü bir ortamda bulunmamın bir anlamı yok. Bu yüzden kararımdan dönmeyeceğim. Geri dönüşüm yok" dediği öğrenildi