BIST 9.671
DOLAR 34,65
EURO 36,48
ALTIN 2.955,00
HABER /  GÜNCEL

Mehmet Ağar'ın hizmet kusurları

Mehmet Ağar, dün beklenmedik bir anda basın toplantısı düzenledi.

Abone ol

Eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür'ün ifadesiyle "faili meçhul cinayetler" tartışmaları nedeniyle adı ve geçmişte yaptıkları yeniden gündeme gelen Mehmet Ağar, düzenlediği basın toplantısında, "Kusurlarımız olmuştur, suçumuz olmamıştır" dedi ve ekledi "Kusurumuz olursa bilerek değildir, hizmet kusurudur"

Rotahaber'de yer alan habere göre, Ağar'ın 'hizmet kusuru' dedikleri yüzlerce faili meçhul, yargısız infaz, kan ve gözyaşı olarak biliniyor. Mehmet Eymür'e göre tüm kilitlerin anahtarı Mehmet Ağar, Emniyet tarihinde merdivenin basamaklarını en en hızlı tırmanan kişi. Babası Zülfü Ağar da polis şefi olan Mehmet Ağar, Emniyet Genel Müdürlüğü'nde Asayiş Şube'de komiser yardımcısı olarak işe başladı.

Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk'ün koruma görevlisi oldu. Bir süre kaymakamlık da yapan Ağar 1980'de yeniden baba mesleği'ne döndü.

İstanbul Emniyet'inde şube müdür yardımcısı olan Ağar, ilk deneyimlerini 70'li yılların ünlü Emniyet Müdürü Şükrü Balcı'nın yanında kazandı. 1984'de İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı olan Ağar, 37 yaşındayken Ankara Emniyet Müdürü oldu. Ankara SBF'de okul arkadaşlarının kendisine taktığı Pike lakabı ile bilinen Ağar Erzurum valiliğinden sonra 1993'de Emniyet Genel Müdür'ü oldu. Yazar Orhan Gökdemir'in "Pike- bir polis şefinin kısa tarihi adlı kitabı" bilmeyenler için ilginiç bir Mehmet ağar portresi ortaya koyuyor.

'Teslim oluyoruz' dediler infaz edildiler

Ağar'ın nasıl bir Emniyet müdürü olduğunu dönemin yazılı kaynakları ortaya koyuyor. 2 Şubat 1992 tarihli 2000'e Doğru dergisinin kapağında "Ağar'ın kurduğu 'Ölüm Timi' işbaşında" şeklindeydi. 1992'nin soğuk bir kış gününde yüzü maskeli özel timler Jandarma bölgesindeki Mahmutbey'de bir "hücre evi"ni kuşatıyor.

Derginin haberinde o olay "Ölüm Timi bu kez Mahmutbey Köyü'ndeydi. Jandarma bölgesi olan Mahmutbey bir anda özel kıyafetli timlerin baskınına uğradı. Saat 14.300 sıralarıydı...

Savcılar olay yerine 3 saat sonra geldiler. Daha sonra gazeteciler içeri sokuldu. Bu kez fotoğrafı çekilecek sadece "bol silah" değil üç de ceset vardı" şeklindedir.

Ölüm Timi icraatına başlamıştı. Habere göre Ağar'ın timi o tarihde jandarma bölgesi olan bir apartman dairesini basıyor, içeride bulunan üç genç Hüseyin Yaşar, Servet Sanin ve İsmail Cengiz "Teslim oluyoruz!" diye bağırmalarına karşın içerine giren tim tarafından kurşun yağmuruna tutuluyor. Mahmutbey baskını Ağar'ın nasıl yükseldiğinin de ipuçlarını da veriyordu. Ağar'ın döneminde polis belden aşağı eteş etmeyi unutmuştu.

Ağar'ın TV'deki sesi "işte o ses" dedirtti

Genel Müdür Ağar o günlerde sık sık televizyonlara da çıkıyor ve sert mesajlar veriyordu. Ancak televizyonlarda yankılanan o sesi ekran başındaki bir kişi çok iyi tanıyordu.

H. Özlütaş'ın öyküsü bir dergide şöyle anlatılıyor: "Ağar öylesine bir işkenceci ve infazcıdır ki onun işkencedeki sesini duyanlar aradan on yıl, on beş yıl geçse de unutamıyorlar. Bunlardan biri de Ağar'dan gördüğü yoğun işkenceden bugün sakat olan H. Özlütaş'tır. Özlütaş yıllar sonra onun sesini TV'den duyduğunda basın nasıl irkiliyor "...Mehmet Ağar'ın sesini televizyonda duyduğum zaman 'işte o ses'diye bağırdım. Ses beynimin ta içine kazınmıştı. Gözüm bağlı olduğu için bir şey görmemiştim. Ama o ses hala kulaklarımda..' "

Özlütaş, Şükrü Balcı ve Mehmet Ağar'ın eline düşen tahilsizlerden biriydi.

Dergide H. Özlütaş'ın İstanbul Gayrettepede'ki Siyasi Şube'de işkence gördüğü tarih olarak Nisan-Mayıs 1981 veriliyor. O tarihte Ağar, Gayrettepe'de Siyasi Şube'de Şükrü Balcı'nın yanında stajdadır. Dergide o dönem işkencede geçen başka isimlere de yer veriliyor: Faruk Tuna, Ahmet Karlangıç, Ekrem Ekşi, Zeki Yumurtacı, Hayrettin Eren...

Nişantaşı baskınında 10 kişi öldürüldü

Ağar'ın unutulmayan sözlerinden biridir "bin operasyon yaptık" diye. Susurluk olayı sonrası söylediği bu sözde geçen operasyonlardan biri de 12 Temmuz 1991'de yaşandı.

O olayı Gazete Pazar'da Demiray Oray şöyle yazıyor: "12 Temmuz 1991'de İstanbul büyük bir operasyona tanık oldu. Dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Mehmet Ağar, Emniyet Genel Müdürü ise Ünal Erkan...12 Temmuz akşamı yapılan operasyona MİT de katıldı. Beşiktaş, Balmucu ve Nişantaşı'nda üç ayrı adres basıldı. Nişantaşı'ndaki operasyonun yapıldığı apartmandan elleri havada korku ile çıkarak 'Durun beni vurmayın' diyerek kendisini dışarı atan İbrahim Göksel, polisin açtığı ateşle ağır şekilde yaralandı. Polis yaralı için 'militan olabilir' dedi ama daha sonra semt sakinlerinin ifadesi ile bu kişinin 'militan' olmadığı ortaya çıktı. Geriye polisin olay ile ilgili olarak yaptığı açıklamalar ve basılan evlerde öldürülen 10 kişi kaldı."

Toraman kayıplardan sadece biri

Ağar'ın 1000 operasyonundan biri de kaçırıldıktan sonra kendisinde bir daha haber alınamayan kimya öğretmeni Hüseyin Toraman ile ilgili. Toraman 27 Ekim 1991'de bakkala ekmek almaya gittiği sırada kaçırıldı. Kaçıran aracın plakası bile belliydi. 34 ATZ 56 plaka polise aitti. Ancak Toraman'dan bir daha haber alınamadı.

Kimya öğretmeni Hüseyin Toraman "Emniyete alınan" koca kentteki kayıplardan yalnızca biriydi.

Çarkın 'onu' işaret etti

Ankara'da fali meçhul soruşturmasının genişletilmesine yol açan eski Özel Harekat Polisi Ayhan Çarkın kendisi ile bir çok kez yaptığımız görüşmede öfke ile adını andığı iki isim vardı: Mehmet Ağar ve İbrahim Şahin... Heriki ismi andığı sırada öfkelenen Çarkın "Bütün her şeyi o ikisi biliyor onlar yaptırdı" ifadelerini kullandı. Öldürülen Kürt işadamları Savaş Buldan, Adnan Yıldırım, Hacı Karay, Fevsi Aslan, Avukat Yusuf Ekinci, Faik Candan, Altından Nüfus Müdürü Necip Baskın, Sağlık Bakanlığı müfettişi Namık Erdoğan, ve gözaltında kaybedilen onlarca isim Mehmet Ağar'ın 'hizmet kusurları' olarak hanesine yazıldı.