BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Medyayla edebiyatın ilişkisi nedir?

Yeni Şafak yazarlarından Rasim Özdenören, medya ile edebiyat arasındaki ilişkilerin kalmadığını ve bu durumun edebiyatın bağımsızlığı için önem taşıdığını düşünüyor...

Abone ol

Yeni Şafak gazetesinin yazarı Rasim Özdemir, medya ve edebiyat arasındaki ilişki boyutunu adlı yazısında değerlendiriyor. Rasim, edebiyatla medyanın ilişkisini hakkında şunları belirtiyor:

Medya edebiyat ilişkisi üzerine

Hece dergisinin elimizdeki son sayısında (sayı: 94, Ekim 2004) edebiyat-medya ilişkisi üzerine bir soruşturma yer alıyor. Soruşturmaya Ahmet Cüneyt Issı, Ali Çolak, Ömer Lekesiz, Fadime Özkan, Haydar Ergülen, Şaban Sağlık, Dursun Ali Tökel, Ali Ayçil, İhsan Deniz, Dinçer Eşitgin, Murat Erol, Esra Kara çeşitli yönlerden açıklama getiriyor. Ben değerlendirmemi bu sütunda paylaşmak istiyorum. İşte:

Günümüzde basının ya da daha geniş kapsamda medyanın edebiyata ilgisini azalttığına ilişkin yaygın bir kanı hakim. Acaba öyle midir? Ya da gerçekten öyleyse bu durumun sebebi nedir?

İrdelememize aslında şu yalın gerçeği belirlemekle başlayabiliriz: soru şudur: hangi toplumsal, siyasal, teknik fenomen, eskiden bulunduğu yerde kalmıştır? Yakın zamanlarda (diyelim 1940'lı, '50'li yıllarda) medyanın edebiyatla arası iyiydi. Ama günümüz medyası o medya mıdır, bu bir. Ve günümüz edebiyatı o edebiyat mıdır, bu da iki.

Daha 19. yy.'ın ortalarından başlayarak edebiyat ürünü bir yandan metalaşırken (nesneleşme), bir yandan da kitleselleşmenin belirtilerini veriyordu. 20. yüzyılsa, yalnızca insan topluluklarının değil, metanın da kitleselleştiği bir çağ olmuştur. Kitlesel üretim, kitlesel tüketimi doğurmuştur. Gazetenin 19. yüzyıl başlarındaki tirajı ile 20. yüzyıl ve günümüzdeki tirajlarını karşılaştırdığınızda çıkan sonuç ne olur? Tirajın, böylesi devasa boyutlara ulaşmasına sevinmeli miyiz, yerinmeli miyiz? Görsel/sesli medyanın hitap ettiği kitlenin cesametini düşünsenize! Durum, bence, ne yerinmeyle ne övünmeyle karşılanmalı. Durum, anlaşılmaya çalışılmalı.

40-50 yıl önce, ancak basının desteğiyle ayakta durabilen bir edebiyat varsa, ve bugün basın edebiyattan desteğini çekmişse -ki sanırım konu burada odaklanıyor- ve buna rağmen, kendi ayakları üzerinde durmayı başarabilen bir edebiyat hâlâ ortada duruyorsa, buna ne demeli? (Kaldı ki ben, gazetelerin edebiyatı tümüyle dışladığı görüşünde değilim).

Yakın zamanlara kadar edebiyat dünyasının kendine özgü bir magazini de yoktu. Şimdi bu dünyanın magazini var. Yüzbinler satan romanlar, artık bir milyon tiraja doğru koşuyor. 40-50 yıl önce bu rakamlar hayal bile edilemezdi.

Bunları yakınma makamında söylemiyorum. Bu, içinde yaşadığımız çağa mahsus bir özellik. Bir ara, renkli gazeteler eleştiri konusuydu, onlara boyalı basın denirdi. Şimdi edebiyat dergileri de boyanıyor. Ben, duruma yalnızca bir tespit açısından yaklaşıyorum. Her dönemin kendi şairini, yazarını çıkarttığı gibi, yayın organını da çıkarttığını düşünüyorum. Medyanın desteğini reddeden bir edebiyat bence daha iyidir. Medyanın himayesini özleyen varsa, ona da diyeceğim yok.

YAZI:YENİ ŞAFAK