BIST 9.660
DOLAR 34,56
EURO 36,31
ALTIN 2.919,86
HABER /  GÜNCEL

Medyayı karıştıran şok iddia

Ortadoğu Gazetesi, bir şebekenin Van'ın Başkale ilçesinde eroinle yakalanmasını gündeme getirdi. Haberde 'Gazeteci-iktidar' ilişkisinin skandal boyutu ele alınıyor.

Abone ol

Dünkü Ortadoğu Gazetesi’nin sürmanşetinde Ali Öncü’nün “Eroincileri kurtaran genel yayın müdürü kim?” başlıklı yazısı vardı. Sorunun cevabını isim olarak vermese de bu meslekte askeri istihbaratlarıyla bilinen Ali Öncü, genel yayın yönetmenini bir hayli tarif etmiş doğrusu. O genel yayın yönetmenin kim olduğunu Ali Öncü’nün bildiğinden biz yüzde bin eminiz. İstanbul bağlantılı bir şebekenin Van’ın Başkale ilçesinde eroinlerle yakalanmasıyla başlayan bir “gazeteci-iktidar” ilişkisinin skandal boyutu anlatılırken, Ali Öncü bir de şunu soruyor “Bu olayda basın kuruluşları ne tavır takınacak?” İşte Ali Öncü’nün yazısı: “İstanbul bağlantılı bir şebeke Van'ın Başkale ilçesinde bol miktarda eroinle yakalanınca, hükümetle arası iyi bir genel yayın müdürü araya girip zehir tacirlerini kurtarıyor. BAŞKALE Jandarma Karokulu, olay yeri zabıtlarını tutarken ve şahısların ifadelerini alırken adli merciden bir telefon alıyor. Sanıkların 10 günlük sorgulama izni olmasına rağmen bir an önce salıverilmeleri isteniyor. Yapılan araştırmada suçluların İstanbul'daki büyük bir yayın kuruluşunun genel yayın müdürünün yeğenleri olduğu ortaya çıkıyor. Her devrin adamı olan bu genel yayın müdürünün olayı duyunca Adalet Bakanlığı'nı arayarak işi yerinden bağladığı belirtiliyor. Karakol komutanı suçluları gönderse adliyede serbest kalacaklar, göndermese baskı büyük yerden. Sonunda gönderiyor ve beklenen gerçekleşiyor. Bu olayda basın kuruluşlarının ne tavır takınacağı merak ediliyor. Yer, Van'ın Başkale ilçesi. Ateş gibi idealist bir teğmen anlatıyor: Jandarma operasyon yapıyor. İstanbul bağlantılı bir şebeke, ellerinde bol miktarda eroinle kıstırılıp yakalanıyor. İyi bir iş yaptığını sanan tim komutanı ve askerler adeta sevinçlerinden uçuyorlar. Olay yeri zabıtları tutuluyor, şahısların ifadeleri alınıyor. Her şey dört dörtlük. Bu arada adli merciden bir telefon geliyor. Sanıkların 10 günlük sorgulama izni olmasına rağmen, bir an önce gönderilmeleri isteniyor. Gelen telefonu garip bulan idealist teğmen, küçük bir araştırma yapıyor. Sonuçta suçluların İstanbul'daki büyük bir gazetenin mangalda kül bırakmayan genel yayın müdürünün yeğenleri olduğu ortaya çıkıyor. Şu anda inşaat şirketi sahibi bir playboyun hediye ettiği Amerikan malı bir jeepe binen bu genel yayın müdürü, meğer Adalet Bakanlığı'nı arayarak işi yerinden bağlamış. Teğmen suçluları gönderse adliyede serbest kalacaklar. Göndermese suç işleyecek. Sonuçta suçlular gönderiliyor ve beklenen de gerçekleşiyor. Bir dostum anlatıyor: Aynı genel yayın müdürü bir süre önce Kapitol İş Merkezi'ne alışverişe geliyor. Yanında korumalar. Buraya kadar her şey normal. Anormal olan, korumaların ellerinde taşıdıkları silahlar. Hepsi Kalaşnikov marka. Nasıl ruhsat alınmış ve bu silahlar İstanbul'un göbeğinde nasıl arz-ı endam ediyor, onu devletimizin güvenlik birimlerine sormak gerekiyor. Ama işin ilginç olanı, silahlarla ilgili soru yönelten bir vatandaşa genel yayın müdürünün verdiği cevap: "Biz gazeteciyiz. Tabii ki korumalarımızın taşıdığı silahlar da farklı olacak." Bu kadarına da pes doğrusu. Basın Konseyi'nin Sayın Başkanı Oktay Ekşi bu işe ne der bilmiyorum. Aynı duyarlılığı hakkında PKK ile ilgili bir belediye başkanının bana yazdığı mektupta olduğu gibi gösterir mi, bilmiyorum.”