BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Medyanın lanetli yazarı!

Erdoğan'ın zenci-beyaz benzetmesi medyada yeni bir yarış başlattı. Herkes zenci olmak istiyor!

Abone ol

Başbakan Erdoğan'ın zenci-beyaz benzetmesinin ardından sarfettiği "lanetli yazar" nitelemesi, medyada zencilik yarışı başlattı. Sözü ilk üstüne alan ise Hürriyet'ten Ertuğrul Özkök oldu.

Hürriyet'in lanetli yazarının ardından aynı gün zenci olmak isteyen bir diğer yazar ise Radikal'deki köşesinden başbakana seslenerek "Zenci olmak istiyorum" dedi. Türker Alkan'da neden "zenci" olmak istediğinin nedenlerini birer birer okucuyuları için anlattı.

Şimdi sıra yazılarda. İşte Özkök'ün kendisini "lanetli yazar" ilan ettiği köşe yazısı....
-----------
'Zenciler'de ırkçılık yapar
Ertuğrul Özkök/ Hürriyet


LANETLİ yazar" olarak, Başbakan’ın "zenci" polemiği davetine icabet ediyorum.
Başbakan Erdoğan’a en rahat cevap verecek insanlardan biri benim.
Çünkü türban düşmanı değilim.
Hele hele üniversitelere türbanla girilmesine hiç karşı değilim.
Çankaya Köşkü’ne türbanlı kadın giremez fikrini savunanlardan da değilim.
* * *

Ama laik düzeni içtenlikle savunan bir insan olarak, kırmızı çizgilerim var.
İlkoğretimde ve lisede, devlet memuriyetinde türbana kesinlikle karşıyım.
Bunları defalarca yazdım.
O nedenle Başbakan’ın, "lanetle anılacak" dediği yazarlardan biri olarak, o sözlerine göğsümü gere gere cevap verebilirim.
* * *

Başbakan türban takan kadınlara "zenci" yakıştırması yapmayı çok seviyor.
Bir kere bu kavram baştan yanlış.
Siyah derili insanlar, ABD’de çoğunluk değildi.
Türkiye’de ise başını örtenler çoğunluk.
Eğer başı örtülü kadınların "ezildiğini" iddia ediyorsa, kendi kendini yalanlıyor demektir.
Çünkü 2002 seçimlerinden önce halkın öncelikleri arasında "türban" meselesinin bulunmadığını söyleyen bizzat kendi partisi olmuştu.
O türbanlı kadınları "zenci" gibi görse de, kadınlar pek öyle görmüyor.
* * *

Ama ben asıl başka bir şey söylemek istiyorum.
Zenciler de ırkçılık yapabilir.
Yani, bir zamanlar ezilen insanlar, bazı yerlerde, sıranın kendilerine geldiğini düşünüp, birden ezen statüsüne geçebiliyorlar.
Örnek mi istiyorsunuz?
Alın Spike Lee’nin filmlerini.
Orada basbayağı ırkçılık yapan siyah derili insanlar da anlatılır.
Güney Afrika’ya gidenler, Mandela’nın bazı torunlarının apaçık beyazlara yönelik ırkçı davranışlar yaptığını anlatıyorlar.
* * *

Gelelim günün konusuna.
Merkez Bankası’nın başına, eşi türbanlı başkan getirilemez mi?
Elbette getirilir.
Hatta başı türbanlı kadın, eşinin muhtemel "promosyonu" için başını örtmüş olsa bile, getirilebilir.
Benim buna da itirazım yok.
Ama, iktidara geldiğiniz günden beri yaptığınız atamaların çok büyük çoğunluğunda, "tesadüfen" eşi başı örtülü insanları tercih ettiğiniz izlenimi veriyorsanız, işte orada benim söyleyecek bir çift lafım olur.
Ben şunu söylüyorum.
Eşi türbanlı olan kişiler arasında giderek, "masonik bir ilişki" oluşuyormuş izlenimi hızla yayılıyor.
Bir zamanlar "ezildiğini" iddia edenler, şimdi bir tür yeni ırkçılık yaparak, eşi türbansız insanlara haksızlık ediyormuş duygusu yayılıyor.
Ben de diyorum ki, bunlardan birincisi ne kadar zararlıysa, ikincisi de o kadar zararlıdır.
Dünün "zencileri" giderek bugünün "beyazları" haline geliyor.
O nedenle Başbakan herkesi böyle bir ayrımcılık yapmadığına inandırmalıdır. 
* *

İşte o yüzden AKP koridorlarındaki tehlikeli fısıltılara dikkati çektim.
Eğer bazı insanlar, "Şimdiye kadar hep biz ezildik, şimdi biz ezelim" diye düşünüyorsa, bu tehlikeli fısıltıyı daha tehlikeli olanı izler:
"Şimdiye kadar onlar yedi, artık biz yiyelim..."
Emin olun "zenci" polemiği ile birlikte bu da yayılıyor.
Bir de küçük uyarı.
"Zenci" ifadesini kullanmayın.
Çünkü gerçek kara derili insanlar bu sıfattan nefret eder.

------------

Zenci olmak istiyorum
Türker Alkan/Radikal

Yüreğim burkuldu sayın Başbakan'ı dinlerken. Meğerse kendisi zenciymiş!
Hiç benzetemedim. "Bir yanlışlık olmasın," dedim karıma, "pek de zenciye benzemiyor!"
"Başbakan benzetme yapıyor," dedi karım, "teşbihte hata olmaz. Yani 'biz zenciler gibi eziliyoruz, horlanıyoruz, itilip kakılıyoruz,' demek istiyor."
Bunu işitince kafam iyice karıştı. Erdoğan koskoca Başbakan olmuş, üçte bir oy alıp Meclis'te üçte iki çoğunluk sağlamış, hâlâ göz yaşartan bir 'zenci' edebiyatıdır gidiyor.
Merkez Bankası'na kendi adamlarını atayınca pek sevinmiş AKP'liler, 'son kale de düştü' diye. Nasıl zenci olmaksa.
AKP'li olmayana iş yok, atama yok, ama hiç bitmeyen 'Ahh biz zenciler neler çekiyoruz!' sözleri.
Sayın Erdoğan Merkez Bankası'na atanacak kişinin eşinin türbanına kafayı takanlara pek kızmış. 'Ayıptır' diyor.
Evet, normal ahvalde çok ayıp bir şeydir bu. Ama bu ayıp kime ait? Türbanı bir siyasal hareketin simgesi haline getirenler mi ayıplanmalı, yoksa bu simgeye bakıp yorum yapanlar mı?
Her şey ellerinde. Hükümet, bürokrasi, yerel yönetimlerin çoğu, TRT... Yakında Cumhurbaşkanlığı'nı da ellerine alacaklar. Yeni kurulacak üniversitelere de kendi adamlarını atayacaklar.
Hâlâ ağlamaklı bir sesle yakınıyorlar: 'Ah kara bahtımız, öylesine kapkara zenciyiz ki sormayın gitsin!'
Allah Allah! İnsanın Nasrettin Hoca gibi 'Biraz da biz zenci olsak keşke' diyesi geliyor.
Son günlerde Milliyet'te bir muafazakârlık anketi yayımlandı. Halkımız, başını örtmeyen kadınlardan, namaz kılmayan ve oruç tutmayan insanlardan, normal dışı cinsel tercihleri olanlardan hiç mi hiç hoşlanmıyor. Bir bakıma kendisine yabancı gelen bu kişileri 'zenci' yerine mi koyuyor dersiniz?
Belki.
Ama Başbakan, Bakan, Merkez Bankası yöneticisi olma şansı tanınan kişilerin zenci yerine konduğunu söylemek haksızlık olmaz mı?
Tabii bizim toplumun da 'dokunulmazları' vardır. Fakat onları öyle yükseklerde aramayın, bulamazsınız.
Amerika'da seyahat eden bir kişi gecelemek için pansiyona gelmiş.
"Kusura bakmayın," demiş pansiyon sahibi, "burası zenciler içindir, size oda veremem." Beyaz adam gitmiş, elini yüzünü siyaha boyamış gelmiş.
Odayı tutmuş. "Beni sabah erken kaldır, trene yetişeceğim," demiş. Ama pansiyon sahibi sabah geç uyandırınca telaşla koşup trene binmek istemiş. "Hoop," demiş tren görevlisi, "sen zencisin, bu trene sadece beyazlar binebilir!" Bunun üzerine hâlâ zenci renginde olduğunu fark etmiş yolcu. Koşa koşa bir çeşmenin yanına gitmiş. Elini yüzünü yıkamış yıkamış, boyayı çıkaramamış. O zaman, pansiyon sahibinin kendisini uyandıracağım diye yanlışlıkla bir başkasını uyandırdığını anlamış.
'İkide bir kimlik değiştirirsen başına böyle şeyler gelir işte' diye düşünmüş.