Zaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç, medyanın silah olarak kullanılmasını yazdı. Bulaç, ne olursa olsun medyanın tarafsız olamayacağına dikkat çekti.
Abone olZaman Gazetesi yazarı Ali Bulaç, başlıklı yazısında, medyanın nasıl silah olarak kullanılabileceğini yazdı.
Psikolojik savaşın vazgeçilmez bir unsuru olan medyanın tarafsız kalamayacağını belirten Bulaç, düşüncelerini örneklerle kaleme alıyor:
Medyanın dili
Savaşın sadece askerî, siyasi ve ekonomik alanlarda yürütülmediğini biliyoruz. En etkili savaşlardan biri psikolojik alanda sürüyor.
Devletler psikolojik savaşlarda avantajlı duruma geçmek için büyük yatırımlar yapıyor. Ve bu alandaki en etkili savaş enstrümanlarından (belki de silah demek lazım) biri kuşkusuz medyadır. Özellikle sıcak çatışmaların vuku bulduğu zamanlarda psikolojik savaşa çok daha büyük önem verilir. Psikolojik savaş, sadece dünya kamuoyu açısından değil, çatışan kuvvetlerin moral güçleri açısından da önemlidir. Moral yönünden çökmüş hiçbir askerî güç savaşı kazanamaz.
Medya, yayınlarında ve yorumlarında ne kadar “tarafsız” olduğunu iddia ederse etsin, sonuçta belli bir taraftadır. Diyelim ki, gün boyu size 500 haber akıyor; bunlardan 50 tanesini kullanıyorsanız, bu özel bir tercihtir. Bazı haberleri gündeminize almayabilir veya bazılarını öne çıkarabilirsiniz. Çok önemli bir haberi iç sahifelerde tek sütun halinde vermek de taraflı bir tercihtir.
Sizin hangi tarafta yer aldığınızı ele veren önemli kriterlerden biri haberde kullandığınız dildir. Mesela sıradan bir ekonomik haber bağlamında “Piyasayı istila eden Çin malları” diyorsanız, bu, Çin mallarından rahatsız olan kesimlerin düşüncelerini yansıtan bir dildir. Serbest piyasa kurallarının geçerli olduğu bir dünyada neden “Amerikan veya Alman malları piyasayı istila” etmiyor da, “Çin malları istila” ediyor olsun?
Irak’taki işgale karşı sürdürülen direnişle ilgili haberlerin veriliş tarzında da benzer taraflı bir dilin derin etkilerini gözlemlemek mümkün. “Bizim televizyon kanallarımız”dan iki haberi örnek verelim. İlkinde haber şu: “Çatışmaların durmadığı Ortadoğu’da bugün de Filistin kuvvetleri ile İsrail arasında çatışmalar çıktı. İsrail helikopterinden atılan bir füze sonucunda 6 kişi öldü.” Bu haber taraflıdır. İlki, “çatışmaların durmadığı Ortadoğu” deyimi, çatışmaların vaka-i adiyyeden olduğu problemli bir bölgeye atıfta bulunmaktır. Durmadan birbirleriyle çatışan insanların olduğu bir bölgede “yine sıradan bir çatışma” çıkmıştır, izlenimi verilmektedir. İkincisi, bu olayda “çatışma” yoktur; “saldırı” vardır. Çünkü yerde gösteri yapanlar üzerine helikopterlerden füze fırlatılmışsa açık bir saldırı söz konusudur.
Bir başka habere bakalım: “Son günlerde çokça sözü edilen Ebu Garip Cezaevi bugün basın mensuplarına açıldı. Sayın seyirciler, şu anda havalandırma bölümünden el sallayan Iraklı mahkumları görüyorsunuz.” Bu haber de diğeri gibidir. Haberin dili işgali ve sonuçları küçültmekte, tolere edilebilir bir çerçeveye sokmaktadır. Çünkü cezaevinin pencerelerinden el sallayanlar “mahkum” değil, “esir”dir. Mahkum, meşru kamu otoritesinin olduğu bir ülkede, adil bir mahkeme tarafından yargılanmış ve suç sayılan bir fiili işleyip hüküm giymiş kişiye denir. Irak’ta işgal vardır ve cezaevine tıkılanlar esirlerdir.
Amerikan kuvvetleri ile Şiilerin yaşadığı bölgedeki çatışma haberleri verildiğinde her defasında “Iraklı radikal Şii lider Es Sadr’a bağlı kuvvetler” klişesini tekrar etmek, yol ortasında öldürülen insana karşı duyacağınız acının şiddetini veya Hz. Ali’nin mezarının vurulmasına karşı duyulan öfkeyi azaltmaya matuftur. Size verilmek istenen mesaj şudur: “Evet, Irak’ta işgale karşı bir direniş var, ama bunu herkes için tehlike teşkil eden ‘radikal bir Şii lider’ örgütlemektedir.”
Meşru müdafaa hakkının kullanımına “şiddet” veya “direniş” diyebilirsiniz. Veya iyi niyetinize rağmen yeterince dikkatli değilseniz, Amerikan haber kaynaklarını olduğu gibi alır ve “Bugün de Felluce’de Amerikan kuvvetlerine karşı iki terörist saldırı yapıldı.” dersiniz. Ya da açıkça kurgu olduğu anlaşılan bir görüntüyü ekranınıza taşıyabilirsiniz. Mesela Arap kılığına bürünmüş, ellerinde altın yüzük olan iri kıyım Amerikalıların ölü bir insanın kafasını kesip bunu Iraklılara mal etmesi veya moda deyimiyle “El Kaide’ye yakınlığıyla bilinen bir internet sitesi”ni kaynak gösterip bir askerin infazını ekranınıza taşıyabilirsiniz. “Bu haber kuşkuludur.” kaydını düşseniz bile, önemli olan “görüntü”yü vermektir; çünkü maksat hasıl olmuştur.
Yazı: Ali Bulaç
Kaynak: