Medya sehpaları ve Şamil'in idamı!
Balbay suçlu mu? Değil! Yargılama bitmeden, mahkeme karar
vermeden, Mustafa Balbay başta olmak üzere, hiç kimse için hüküm
veremeyiz. Ama şu da bir gerçek ki, ortaya çıkan "günlükler" tüyler
ürpertici. O yüzden, Balbay'a "suçlu" demek ne kadar yanlışsa,
tutuklanmasını da "basın özgürlüğü" çerçevesinde
değerlendirmek de o kadar yanlıştır.
Bu benim görüşüm!
Gelelim Balbay'a ait olduğu söylenen "günlükler"in
sızdırılmasına.
"Yandaş medya"da "günlükler"in içeriğinden çok,
sızdırılmasını tartışılıyor.
Mevheş Eğin de, sözü edilen "günlükler"in sızdırıldığı adrese
dikkat çekiyor.
Bu "günlükler"i kim yayımladı?
Tempo24.com.tr...
Doğan Grubu'nun sitesi söz konusu olunca, kimi kalem erbabı, dut
yemiş bülbüle döndü!
Niye?
Çünkü, "günlükler"in yayımlandığı adres, bu sefer başka!
Hani diyorlardı ya, "birileri aynı merkeze servis yapıyor" diye...
O birileri varsa eğer, en iyi bilenlerden biri de bu saatten sonra,
Hıncal Uluç'la NTV'de futbol programı yapan Mehmet Yakup
Yılmaz'dır...
Yılmaz'ın bu konuda hem yakın çevresini hem de bizleri
bilgilendirmesi gerekiyor sanırım!
Ben çok merak ediyorum, Mustafa Balbay'a ait olduğu söylenen
"günlükler"i, Şamil Tayyar yayımlasaydı, bugün dilini yutmuş kalem
erbabı ne diyecekti acaba?
Herkes bu kadar sakin olabilecek miydi yine?
Hayır!
O "günlükler" Şamil'in köşesinden yayımlansaydı, Yalçın Doğan'ın
dediği "Medya sehpaları" asıl o zaman kurulacaktı! Ki o sehpalarda
Şamil bugüne kadar yüz kez idam edildi biliyorsunuz!
Bu çığlığı Başbakan duydu!
Yasa diye
diye öleceğim galiba. Şu İnternet Medyası Yasası çıkmazsa gözüm
açık gideceğim bu dünyadan.
Sibel Çarmıklı'nın "Beşiktaş Buluşmaları"nda Başbakan Tayyip
Erdoğan'a ne kadar "sorunlu" olduğumuzu söyledikten sonra, sözü
İnternet Medyası Yasası'na getirdim.
Başbakan topu ilgili bakana attı:
-Siz elinizdeki bilgileri ulaştırın gerekeni yapacağız.
Aslında elimizdeki her türlü bilgileri, hazırladığımız "Yasa
Taslağı"nı başta Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım olmak üzere
herkese ulaştırdığımızı söyleyecektim ama uzatmak istemedim.
Çığlığıımı duyurdum ya, gerisi kolay. Bundan sonrasının arkası
gelir diye düşünüyorum. Ankara'da bu konuda güzel çalışmalar
yapıyoruz. Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlüğü ile işbirliği
halindeyiz. Başbakan'ın dediği gibi, ilgili bakanlarla bir kez daha
konuşacağız. Başbakanlık Müsteşarı Efkan Ala'nın kapısını
çalacağız.
Ben inanıyorum ki, bu sefer istediğimizi alacağız.
Başbakan söz verdi çünkü...
Baykal ne dediğinin farkında
mı?
Yakın geçmişte halkın yüzüne bakmıyordu Baykal...
Şimdi çareyi halkta buluyor. O yüzden damardan giriyor. Başbakan'ı
koruyan keskin nişancılar üzerine siyaset yapıyor Baykal:
-Korumasız geziyorum, alışverişimi kendim yapıyorum.
Diyorum ki...
Baykal, Başbakan olsa...
Ne yapacak acaba?
Başbakan'ın koruma duvarını yıkacak mı?
Kendi alışverişini yine kendisi mi yapacak?
Herhangi bir suikaste karşı etrafını saran, jandarmayı, polisi
etrafından uzaklıştıracak mı?
Ne yapacak Baykal?
Başbakan'ı koruyan panzerler üzerinde siyaset yapıyor madem,
başbakan olması durumunda, bu konuda yapacaklarını da söylese
de, biz de ona göre oyumuzu kullansak!
Yeneceğiz!
Her sene aynı şeyi söylüyor Galatasaraylılar:
-Yeneceğiz.
Her defasında yenmeye geliyorlar Saraçoğlu'na ama eli boş, boynu
bükük dönüyorlar.
CHP'nin "Yeneceğiz" sloganını görünce, aklıma bu geldi... Sizce CHP
bu sefer AK Parti'yi yenebilecek mi?