Propaganda savaşını değerlendiren uzmanlar, Irak'ın çok başarılı ve örgütlü bir propaganda stratejisi izlediğini söyledi.
Abone olABD'nin 11 yıl sonra Irak'a yaptığı ikinci müdahale Körfez Savaşı'na göre pekçok farklılık içeriyor. Körfez Savaşı'nda sesini dünyaya duyuramayan Irak, bu defa füze saldırılarında yaralanan Iraklılar'ın, esir aldığı Amerikan askerlerinin görüntülerini yayınlayarak medyayı propaganda aracı olarak kullanıyor. Irak ile ABD arasında medya aracılığıyla yaşanan propaganda savaşını, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nuran Yıldız Yeni Şafak okurları için değerlendirdi. Bilimsel ve pratik anlamda propaganda konusuna hakim olan ABD'nin savaş propagandası açısında çok büyük bir hayal kırıklığı yaşadığını belirten Yıldız, savaş iletişimi konusunda Amerikanın gerektiği gibi hazırlanamadığını ancak Irak'ın savaşa hazırlık dönemini daha iyi değerlendirdiğinin görüldüğünü söyledi. Amerika inandırıcı değil Amerika'nın neden Irak'a müdahale ettiğini ne kendi kamuoyuna ne dünya kamuoyuna ne de Türkiye kamuoyuna anlatamadığını ifade eden Yıldız, "Çünkü propagandada adlandırmalar çok önemlidir. Belirli kavramların üzerine gidersiniz. Bu 'Irak halkını özgürleştirme, dünyayı terörizmden arındırma, Irak halkını demokrasiye kavuşturma' olabilir. Bunu tutarlı biçimde kamuoyuna anlatamadığını düşünüyorum. Dolayısıyla kamuoyunda kafaları netleştirmek yerine daha da karıştırmaktan öteye gitmedi" şeklinde konuştu. Irak'ın savaşın kendisinden çok savaşın iletişimine odaklanmış göründüğünü belirten Yıldız şöyle devam etti: "Belki de Irak savaşı kaybedeceğini düşündüğü ya da başka çözümü kalmadığı için, kendi durumunu anlatmak ihtiyacında olduğu için bu işi yapıyor. Bu iki ülkeyi karşılaştırdığımızda ABD, savaş teknolojisi ağırlıklı bir Irak Savaşı stratejisi hedeflemişken, Irak daha iletişim ağırlıklı bir strateji hedeflemiş". Bu kez ABD sansürü yok "Irak'ın enformasyon odaklı savaş metodu sayesinde savaşı alışageldiğimiz gibi ABD bakış açısıyla izlemedik" diyen Yıldız, "Şimdi Irak'ın gözünden savaşı görüyoruz. Daha önceki Körfez Savaşı'nda CNN gibi televizyonlar aracılığıyla bakıyorduk ve bu haberler sürekli ABD'nin sansüründen geçiyordu. Gazetecileri, oto-sansüre sürükleyerek sansür edilen haberlerdi. Bu kez medya alanında iki aktör görüyoruz, El-Cezire ve Irak televizyonları. Bu Irak'ın bakış açısından bir görüntü. Zaten dünya kamuoyu böyle bir savaşı istemediği için bu bakış açısına daha yakın. İşte ABD de bunu bildiği için kendi televizyon kuruluşlarına oto-sansür kuralları getiriyor, ama yeni iletişim teknolojilerinde bu ne kadar başardığını söylemek zor" dedi. Şimdi savaşı içinden izliyoruz 91'deki Körfez Savaşı'nın romantik bir savaş filmi gibi olduğunun ve kimsenin savaşın içinde olmadığını ifade eden Yıldız, "Fakat bugün biraz daha şavaşın içine giriyoruz. Artık karşı bakış açısı var. Amerika'yı destekleyenler ve Irak'ı destekleyenler. Her iki bakış açısından da izliyoruz. Bugün kamuoyunda kafalar biraz daha karışık olabiliyor. Bu kafa karıştırmada ise Irak daha başarılı götürüyor" şeklinde konuştu. Amerika yalancı çıktı ABD'nin propaganda çalışmasında yaptığı en büyük stratejik hatanın yalan söylemek olduğunu belirten Yıldız, ABD'nin propagandasında tutarlılığı sağlayamadığını söyledi. Buna Irak'ın elinde esir Amerikan askerleri olduğunu açıklasına karşı Amerika'nın bunu yalanlaması ve sonrasında da Irak'ın ekranlarda esir ABD askerlerini göstererek karşılık vermesini örnek gösterdi. Yıldız şöyle devam etti: "Propagandada doğruyu söylemeniz gerekmez, zaten karşılıklı olarak ABD ve Irak birbirlerini küçümseyici ifadelerle ve yanlış bilgilerle psikolojik çökertme taktiği uyguluyor. Ama propaganda ile verdiğiniz şey karşı tarafından doğrulanabilir örnekler üzerinden gidilmemesi gerekir. O zaman inandırıcılığınız ve güvenilirliğiniz sorunu ortaya çıkıyor." Kaynak : Yeni Şafak