Engin Ardıç, son günlerde basında yer alan "Masonluk"la ilgili yazı dizilerini ve haberleri ele aldı. Ardıç, medyayı bu yüzden topa tuttu. Ardıç'ın eleştirileri şöyle:
Abone olEngin Ardıç, medyada yer alan mosonlukla igili yazı dizileri ve haberleri eleştirdi. Ardıç, bu gibi haberlerde kasıt arıyor. Ardıç, sözleriyle konuyu açıyor.
Ara sıra, bazı gazetelerimizde masonlukla ve masonlarla ilgili diziler yayınlanır. Bayram değil, seyran değildir. Sanırım masonlar ortamı koklar, 'gidişatta' onları tedirgin edecek birşeyler sezer, kamuoyuna şirin görünmek için 'birşeyler açıklarmış gibi yapmak' ihtiyacını duyarlar.
Gazeteden bir yönetici mason, locanın da onayıyla, mason olmayan birisini görevlendirir: Git konuş, yaz getir!
Dön dolaş hep de aynı şeyler yazılır durur ha... Fakat müşteri sağlar.
İşte şimdilerde de, 'Mein Kampf' denilen dandik ve fakat tehlikeli kitabın satışlarının epey yükseldiği günlerde, bazı yayın organlarımızda masonluk tarihi dizileri, mason röportajları, 'ilk kez bir mason locasına biz girdik' türünden atmalar tutmalar...
'Yarı gizli' bir örgüt olan masonların en büyük özelliklerinden biri, 'birşeyler açıklarmış gibi yapıp aslında dişe dokunur hiçbir şey açıklamamaktır'. Eh, bundan dolayı da onları kimse kınayamaz tabii.
Tıpkı Milli İstihbarat Teşkilatı gibi... Bir broşür yayınlamışlar, 'önde gelen' gazetecilere göndermişlerdi; iki MİT görevlisi tarafından sekretere falan bırakılmadan şahsıma teslim edildi, imza karşılığı, zimmetli gibi aldım.
'Dezenformasyon' da diyemem, bir 'kağıt ziyanlığı' şaheseriydi! Broşürü okuyunca teşkilatın ne kadar vatansever ve görev bilinciyle dolu olduğu dışında en ufak bir bilgi edinmek mümkün değildi.
Fakat, sağolsunlar, bir de armalı kahve fincanı göndermişler, üzerinde manda gözü gibi teşkilat amblemi; onu masamın üzerine koydum ki odaya giren görsün de 'ulan acaba mı' diye korksun, ona göre ayağını denk alsın!
Gene sağolsun, Galatasaray Lisesi'nden sevgili ağabeyim, gerçekten çok sevdiğim ve fakat otuz yedi yıldır da yüzünü görmediğim Hüseyin Özgen, diğer locanın, 'dışarıyla' ilgisi olmayan alternatif 'ikinci örgütün' pek saygıdeğer büyük üstadı, bendenize bir broşür göndermiş... 'İşte biz buyuz Enginciğim' diyor ama okuyunca ne olduklarını anlamak sözkonusu değil...
Refikler rakip ama, siz gene de diğer bazı gazetelerden bu tür dizileri okuyunuz. Bir şey öğrenmeyeceksiniz ama kendinizi öğrenmiş sanıp mutlu olacaksınız.
Bakın muhterem biraderler... Bir 'harici' sıfatıyla size gene iki çift sözüm var.
Evvelce de yazmıştım, bir sır sakladığınızı biliyorsunuz ama sakladığınız sırrın ne olduğunu bilmiyorsunuz! Belki çok üst derecelerde, çok sınırlı sayıda biradere açıklanıyordur, onu da ben bilemiyorum tabii.
'Adalet, müsavat, uhuvvet', liberte, egalite, fraternite, eşitlik, kardeşlik, ilerleme, barış, şu bu, bunlar pek güzel şeyler, kimsenin bir itirazı yok. Ancak, locaya yeni giren çırağın hemencecik herkese 'işiniz düşerse beklerim' diye kart dağıtması da gülünçtür.
Hangi derecenin işareti nedir, 'mantrası' nedir, bir topluluğa girdiğinde kendini nasıl belli eder, yardım nasıl istersin, bazılarını biz de biliyoruz, bazılarını da bilmiyoruz. Merak da etmiyoruz. Öğrenip de ne yapacağız? Mason olmadığımız halde kendimizi mason diye yutturup dolandırıcılık mı edeceğiz? Olmadığımız üç dakikada anlaşılır.
Ancak, saçı sakalı ağarmış, yaşını başını almış kazık kadar adamların birtakım çocukça 'ritüeller' içinde eski Mısır dilinde dualar etmeleri, hele hele akşam vakti yorgun argın işinden çıktıktan sonra iki buçuk saat 'ahlak nedir' türünden vaazlar dinlemeleri ve locada uyuyup kalmaları da gülünçtür, meclis genel kurulunda uyuyan bazı politikacılar gibi...
Üstadlarınıza söyleyin, birşeyler açıklarmış gibi yapıp bizi üzmesinler. Sırrınız, yani binlerce yıldır gözünüz gibi koruduğunuz gizli bilgi, ufak ufak insanlığa açık edilmeye başlandı bile. 'Ezoterizm' perdesi tam açılmadı ama bir ucundan kalktı. Bu bilinçli mi yapılıyor? Gerçek, ufaktan ufaktan mı aktarılıyor? Birşeylerin zamanı mı geliyor, vade mi doluyor?
Bu sır, Mars ile Jupiter arasında bulunan asteroid kuşağının ve Venüs gezegeninin nasıl oluştuğuyla ilgilidir. Osiris'in parçalanması ve İsis'in onu yeniden toplaması efsanesi de bunu anlatır. Duvarcılık masallarını, Hiram Usta'yı falan bırakın bir yana
Bir de, dönem dönem gezegenimizi bekleyen o büyük tehlikeyle ilgilidir tabii...
Günü gelince herşeyi kabak gibi açıklayacak mısınız, yoksa yalnız kendinizi kurtarıp bizi ölüme mi terkedeceksiniz? Sıkıyorsa bunları yazdırın güdümlü gazetecilere, laga luga yapmayın.
YAZI:Engin ARDIÇ
AKŞAM