Gönültaş, savaşın haklılığını ileri süren basınının savaşın kötüye gitmesiyle nasıl değiştiğini kaleme alıyor.
Abone ol UKALA GAZETECİLİKAmerikan basını Vietnam Savaşı sırasında da aynı şeyi yapmıştı. Başlangıçta savaşın haklılığını ileri süren yazılar, yorumlar, haberler yapmış; savaşın kötüye gittiğini görünce de başlangıçta yaptığı hatayı telafiye uğraşmış ve savaşın dehşetini Amerikalılar oturma odalarına taşıyarak sonuç almıştı.
Şimdi de aynı şeyi yaptılar, yapıyorlar. Başlangıçta Amerikan ve Dünya Kamuoyunu maniple etme, yanıltma, savaşı haklı göstermek için uğraştılar. Irak'a müdahale için Bush yönetiminin yalanlarını desteklediler ve "doğru" diye sundular. ABD'nin itibarlı kabul edilen gazetelerinden Los Angeles Times'ın editörlerinden John S. Carroll savaş öncesi Amerikan halkının nasıl yanlış maniple edildiğine dair yapılan bir araştırmayı hatırlatıyor: 1. Irak'ta kitle imha silahları bulundu. 2. Irak'la El Kaide arasındaki bağ ispatlandı 3.Dünya Kamuoyu ABD'nin Irak'a müdahalesini onayladı.
Haberleri tek bir kanaldan, özellikle de Fox News'den izleyenler bu üç konuda da yanlış kanaate sahip oldular. İzleyiciler aldatıldı. Çünkü Fox gibi kanallar haber ile propaganda arasında fark gözetmiyorlar.
Peki şimdi ne yapıyor Amerikan Medyası? Aynı şeyi, Savaşı haklı gösterip, Bush ve Evangelist ekibinin yalanlarına halkı inandırdıktan sonra, şimdi adeta hatasını telafiye çalışıyor. Her gün Iraklılara yapılan işkence fotoğrafları süslüyor gazete sayfalarını, televizyon haberlerini.
Avrupa Basını'nda da durum farklı değil. Guardian, İndependent ve Financial Times'ın birinci sayfaları çıplak bir Iraklı mahkumun elleri ensesinde demir parmaklıklar önünde köpeklere parçalattırıldığı fotoğraf var. Guardian "Bush'un başı derde girdikçe giriyor' diyor... Gazeteye göre, yeni fotoğrafların yeni tepkilere yol açtığı Amerika'da üst düzey askeri yetkililer Savunma Bakanı Rumsfeld'in stratejisini eleştirmeye başlarken CIA'nın işkenceye karışıp karışmadığı sorgulanıyor. Independent'a göre İngiltere halkının çoğunluğu Irak'taki askerlerinin geri gelmesini istiyor.
Gazete yaptırdığı kamuoyu yoklamasında, 'İngiliz askerleri 30 Haziran'da geri çekilsin mi?' sorusuna halkın yüzde 55'nin evet, yüzde 28'nin hayır ve yüzde 17'sinin bilmiyorum, yanıtı verdiklerini belirtiyor. Fransız gazetesi Le Monde, Amerikalı askerlerin Iraklı mahkumlara yaptıklarının 'cinayetten de beter' olduğu kanısında. Gazeteye göre, 'demokratik bile olsa bir güç, kendisini hukukun üzerinde görür ve hiç kimseye danışmadan kendisini, şere karşı yegane iyilik savaşçısı ilan ederse, sonunda bu tür şeyler olabilir'. Gazete, Amerika'nın tüm komuta kademesi ve bunun da ötesinde, Washington'un tüm strateji ve felsefesinin artık sorgulandığını yazıyor!
Amerikan ve batılı medya adeta günah çıkarıyor!
Los Angeles Times'ın editörü John S. Carroll Amerika'da "gazetecilerin gazetecisi" diye tanınıyor. Onun idaresindeki gazete 2000 yılından bu yana beş Pulitzer Ödülü aldı. Gazeteciliğin duayeni; etik değerlerden sapılmasından dolayı, gazetecilik mesleğini büyük tehlikelerin beklediğini söylüyor. Ona göre Amerika'da yeni bir gazeteci türü ortaya çıktı: "Geleneksel halka doğru haber verme yönteminin dışına çıkan bu gazeteciler her yeri istila etti. Ülkenin her yerinde haber merkezlerine benzer yerler var, ve bu yerlerde gazeteci görünümünde insanlar çalışıyor. Ancak onlar aslında gazetecilik yapmıyorlar." diyor ve ekliyor; "Onlar, halka soğuk bir alaycılıkla bakıyorlar. Benim ukala-gazetecilik adını verdiğim bir şey yapıyorlar ve okuyucularını maniple edilmeye müsait bir kitle olarak görüyorlar."
Peki bizim medya ve gazetecilik duayenlerimiz ne yapıyorlar? Akıntıya kapılmış gidiyorlar. Her gün yeni bir ukalalıkla çıkıyorlar halkın karşısına. Özeleştiri bile yapmıyorlar. Yalan olduğu ispatlanmış haberlere ödül veriyorlar. Fakat bu ödüller hiçbir zaman Pulitzer Ödülü değil, ve olmayacak da...