Sakin başlayan ancak tansiyonun giderek yükseldiği Genel Kurul’dan Meclis tutanaklarına yansıyan karşılıklı söz düellosu:
Abone olTBMM demokratik açılımla ilgili tarihi oturumunu dün gerçekleştirirken geride ziyaretçi locasından yansıyan iki ayrı eylem görüntüsü ve Genel Kurul’da önce CHP ve DTP arasında yaşanan “Dersim” gerilimi ardından da AKP Adana Milletvekili Ömer Çelik ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşması sırasındaki muhalefetle atışmalar kaldı.
İşte sakin başlayan ancak tansiyonun giderek yükseldiği Genel Kurul’dan Meclis tutanaklarına yansıyan karşılıklı söz düellosu:
“KÜRT MİLLETVEKİLLERİNİ PARTİDEN İHRAÇ ETTİNİZ”
Baykal: Yani bu etnik dayatmayı Türkiye’de Çerkezler hissetmiyor, Araplar hissetmiyor, Arnavutlar hissetmiyor, milyonlarca Kürt kökenli vatandaşımız hissetmiyor da PKK hissediyor diye biz de öyle hissetmek zorunda mıyız? (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
SIRRI SAKIK (Muş) – Benim sorunum değil ki! Ben hissediyorum.
DENİZ BAYKAL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, buradaki “Türk milleti” lafı etnik bir anlam taşımaz. Bu, bize dünyanın verdiği bir addır. Dünyanın verdiği bir ad. Bize “Türk” diyorlar. Yani “Türk” derken Kürt’ünü, Arap’ını ayırmadan diyor. “Siz Ermenileri kestiniz.” diyor. “Türkler, Ermenileri kesti.” diyor. “Türkler Ermenileri kesti” derken onlar, acaba, Kürtler kesmedi de etnik Türkler kesti mi demek istiyor? Ne alakası var?
AHMET YENİ (Samsun) – Yanlış.
DENİZ BAYKAL (Devamla) – Yanlış bunlar tabii. Bunlar yanlış. Bu yanlışın Kürt-Türk ayırmadan bize yönelik yapıldığının altını çizmek istiyorum.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Kesmenin kendisi yanlış.
DENİZ BAYKAL (Devamla) – Yani, Bosna’da Boşnaklar var. Gidin, Boşnaklara bir sorun bakalım. Sırplar, diğerleri onlara ne diyor? “Boşnak.” Dili farklı. “Türk” diyor.
Değerli arkadaşlarım, burada Arnavutlar yaşıyor, burada yaşayan Arnavutlar var, “Arnavutluk” diye de bir ayrı devlet var. Türkiye’de Araplar var, Suriye’de Arap var, Mısır’da Arap var, Irak’ta Arap var…
SIRRI SAKIK (Muş) – Kardeşim, biz bu toprakların sahibiydik, biz sonradan gelenler değiliz.
(CHP sıralarından “Dinle, dinle!” sesleri)
İSA GÖK (Mersin) – Dinle, hiç mi kültür yok!
DENİZ BAYKAL (Devamla) – Yani, Türkiye’deki her etnik kimliği bir ayrı siyasi devlet hâline dönüştürme yaklaşımı içine mi gireceğiz?
-DERSİM MODELİNE GELDİNİZ-
SIRRI SAKIK (Muş) – Arkasından Kürt milletvekillerini de partiden ihraç ettiniz. Sana rağmen yapıldı o program. Kürt milletvekillerini kim ihraç etti, siz etmediniz mi?
DENİZ BAYKAL (Devamla) – Ve 1991 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisine ilk kez, ilk kez benim imzamla ve diğer 38 arkadaşımın imzasıyla Kürtçenin de konuşmasının önündeki yasal engelin kaldırılması amacıyla bir kanun teklifi verildi.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – O raporda biz vardık ama sonradan Dersim modeline geldiniz.
DENİZ BAYKAL (Devamla) – Şimdi, bunları dinlemekten rahatsız olmayın…
DENİZ BAYKAL (Devamla) – Bunları dinlemekten rahatsız olmayın. Sorunlarınızı bize aktarın, konuşuruz. (DTP sıralarından gürültüler)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Ben de vardım…
DENİZ BAYKAL (Devamla) – Şimdi, ben bu konuya nasıl baktığımı anlatıyorum. Sabırla dinleyin. Biz sizi dinledik, siz de bizi dinleyin.
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Buyurun, okuyun. Arkasında durur imza atarız.
DENİZ BAYKAL (Devamla) – Yani bu sözlerden telaşlanarak, tepki göstererek bir yere varamazsınız. (DTP sıralarından gürültüler)
HASİP KAPLAN (Şırnak) – Söylediklerinizin arkasında durun. O lafların arkasında durun.
DENİZ BAYKAL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bunlar tarihî gerçekler. Bu, işin özüdür. Yani biz o zaman çıkmışız demişiz ki kimsenin etnik kimliğine yasak koyamazsınız ve ayrıca demişiz ki devlet hiçbir zaman vatandaşının etnik kimliğini fark edemez, etnik kimliğini göremez, etnik kör olmak zorundadır.
SEBAHAT TUNCEL (İstanbul) – Şimdi?
DENİZ BAYKAL (Devamla) – Kimsenin etnisitesiyle devlet uğraşmasın, kimsenin etnisitesine karışmasın, kimsenin etnisitesine yaranmaya çalışarak bir yere gidebileceğini zannetmesin.
"KAMER GENÇ SAHNEYE ÇIKTI"
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Genç.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, şimdi bu kişisel söz sırası bende. Nasıl bende? Dün AKP’nin genel görüşme önergesinin gündeme alınmasına ilişkin Genel Kurul karar verdikten sonra ilk söz isteyen ben oldum. Buna buradaki herkes şahit. Fakat sizin Meclisi yöneten Başkan Vekiliniz o kadar basiretsiz bir kişi ki hemen orayı terk etti. Hiç “Ara veriyorum.” da demedi.
BAŞKAN – Lütfen…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Bir dakika efendim… Beni dinler misiniz?
BAŞKAN – Sayın Genç, Başkan Vekilimize “basiretsiz” diyemezsiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Basiret göstermeyen insanlara “basiretsiz” derim ben.
BAŞKAN – Bakın, siz Meclis Başkan Vekilliği yaptınız.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yaptım da onun için söylüyorum. Çünkü o kürsüyü yönetmediği için…
BAŞKAN – Bir şey söyleyeceğim şimdi. Bakın, bir saniye, geçmeyin, bir dakika…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim ama bakın ilk sözü ben istedim. Ondan sonra bana söz vermemek için AKP’den 50 tane milletvekili sonradan getirildi.
BAŞKAN – Hayır bir dakika… Bir dakika… Hayır…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, dinliyor musunuz beni?
BAŞKAN – Bakın, siz Meclis Başkan Vekilime “basiretsiz” ifadesini kullandınız, hakaret ettiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Orada adaletli davranmadı.
BAŞKAN – Bakın, siz Başkan Vekilliği yaptınız. Başkan Vekiline hakaret etmek…
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hakaret değil ki Sayın Başkan; bu, hakaret değil Sayın Başkan.
BAŞKAN – …üç gün Meclisten uzaklaştırmayı gerektirecek bir disiplin suçudur. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Peki, hakaret ettim. Bana ceza ver. Ben söz istiyorum.
BAŞKAN – Lütfen yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hakaret ettim. Bana ceza ver. Söz istiyorum.
BAŞKAN – Başkan Vekilimize hakaret edemezsiniz. Yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani bana o zaman söz ver, ben kendimi savunayım.
BAŞKAN – Disiplin hükümlerini uygularım hakkınızda.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Disiplin cezasını uygula. Ben söz istiyorum.
BAŞKAN – Meclis Başkan Vekiline bu şekilde hakaret etmek İç Tüzük’e göre disiplin suçu teşkil eder. Lütfen yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tamam, o zaman bana ceza ver Sayın Başkan.
BAŞKAN – Bana onu uygulatmayın. Yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – AKP’li Ömer çıkmış diyor ki, Dersim olaylarından bahsediyor. Sivas’ı yakan kimler oldu, Maraş’ı kimler yaktı? Burada çıkıp da insanları böyle kandırmaya gerek var mı?
BAŞKAN – Lütfen yerinize oturun Sayın Genç.
Sayın milletvekilleri, kimlerin kişisel sözlerini ifade edecekleriyle ilgili çalışma yapıldı. İki arkadaşımız; şimdi ilkini çağırıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sayın Başkan, bakın, Başkanlığınız zamanında çok keyfî olaylar oldu.
BAŞKAN – Lütfen yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Sırf bana söz vermemek için AKP getiriyor, 50 tane milletvekilini oraya veriyor. Kaç tane söz istenmiş onları okur musunuz? Efendim, kaç kişi söz istemişse kişisel, okuyun orada.
BAŞKAN – Sayın Genç, siz burada üç yılı aşkın süre Meclisi yönettiniz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Üç değil yedi yıl, yedi yıl.
BAŞKAN - Kişisel söz talepleriyle ilgili ne yapılıyor burada?
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yedi yıl yönettim, yedi yıl.
BAŞKAN - Ne yapılıyor? Aynı anda başvuranlar arasında kura çekiliyor. Kurayı çekmiş, iki arkadaşımız çıkmış.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, hayır… Söz isteyen kişileri okuyun.
BAŞKAN - Lütfen yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır. Sırayla okuyun efendim.
BAŞKAN: Sayın Genç, lütfen yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Hayır.
BAŞKAN – Bakın, sizi uyarıyorum.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, uyarmanız haklı ise beni uyarın ama söz isteyenleri okuyun efendim.
BAŞKAN - Lütfen… Lütfen oturunuz.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Söz isteyenleri okuyun efendim.
BAŞKAN - Lütfen oturunuz. Ben size söz vermedim, lütfen yerinize oturun.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Benim doğal hakkım, söz isteyenleri okuyacaksınız. Söz isteyenleri okuyacaksınız.
BAŞKAN - Lütfen yerinize oturun, ben onu değerlendiririm. Siz oturun yerinize.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Okuyun.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi söz sırası, şahsı adına söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Ufuk Uras’a ait.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Efendim, söz isteyenleri okutacaktınız.
BAŞKAN - Sayın Uras buyurun. (DTP sıralarından alkışlar)
KAMER GENÇ (Tunceli) – Yani olur mu böyle? AKP’nin talimatıyla hareket ediyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Genç, yerinize oturur musunuz lütfen.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tayyip Bey size talimat veriyor, ona göre hareket ediyorsunuz. Böyle Başkanlık olmaz ya!
BAŞKAN – Oturun yerinize. Oturun yerinize.
KAMER GENÇ (Tunceli) – Tayyip Erdoğan geliyor, sana talimat veriyor sen ona göre hareket ediyorsun!
BAŞKAN – Oturun yerinize.
ŞEHİT ANNESİ TÜRK BAYRAĞI AÇMAYA ÇALIŞTI: SANA BAĞIRIYOR SANA-
(Dinleyici locasından bir izleyici “Vatan için” diyerek Türk Bayrağı açmaya çalıştı.)
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Fakat uygulamaya geldiğinde son derece gerici bir davranış içerisine girebilirsiniz. (CHP ve MHP sıralarından “Bak, bak…” sesleri, gürültüler)
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Bak, sana bağırıyor sana!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Sana bağırıyorlar sana!
KADİR URAL (Mersin) – Özür dileyeceğiniz adamlar orada. Onlardan özür dileyin.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Şehit anaları, bak…
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Değerli milletvekilleri…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, niye tepki gösteriyorsunuz? Bizim misafir localarımız gösteri yeri midir? Lütfen…
KADİR URAL (Mersin) – “Onlardan özür dile” diyoruz Sayın Başkan.
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Değerli milletvekilleri, size bir örnek vereceğim.
Arkadaşlar, sükûneti bozmaya gerek yok, sakin olalım.
OSMAN ERTUĞRUL (Aksaray) – Türk milletini ne hâle getirdiniz?
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Arkadaşlar, sükûneti bozmaya gerek yok, sakin olalım, dinleyelim. Sonuçta…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Konuya gel konuya. Ne istiyorsunuz, anlatın da anlayalım. Sabahtan beri maval okuyorsunuz.
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Sabahtan beri anlatıyoruz. Anlamadıysan ne yapalım?
BAŞKAN – Sayın Milletvekili, kürsüdeki hatibe siz hangi hakla müdahale ediyorsunuz? Öyle bir hakkınız yok.
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Var.
BAŞKAN – Yok. İç Tüzük’ü okuyun. Bak, Grup Başkan Vekiliniz önünüzdedir. İç Tüzük’ü okuyun. Bu zamana kadar hatiplere kimse müdahale etmemeye özen gösterdi. Siz de aynı titizliği göstereceksiniz.
Sayın Çelik, buyurun.
KADİR URAL (Mersin) – Sayın Başkan, AKP’nin Meclis Başkanı değilsiniz; Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanısınız.
BAŞKAN – Gayet tabii, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak söylüyorum.
KADİR URAL (Mersin) – Niye müdahale etmiyorsunuz o zaman?
İÇİŞLERİ BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Ayıp, ayıp! Bahçeli konuşurken bizden çıt çıkmadı.
-“ERGENEKON’LA MI İŞBİRLİĞİ YAPIYORSUNUZ DİYE SUÇLASALAR...”- BİR SONRAKİ SAYFADA
ÖMER ÇELİK (Devamla) –Biz, görüyorsunuz bu konuda yapılmış bütün çalışmaları didik didik ediyoruz, okuyoruz ve faydalanmaya çalışıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Olmaz olur mu ya!
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Devlet ve siyaset adamları ellerinde delil olmaksızın…
AKİF AKKUŞ (Mersin) – Başbakan söylüyor, Başbakan!
ÖMER ÇELİK (Devamla) – …bölücülük, vatana ihanet ya da İmralı’yla iş birliği gibi birtakım haksız, mesnetsiz iddiaları havada savururlarsa…
ŞENOL BAL (İzmir) – Yalan mı?
ÖMER ÇELİK (Devamla) – …yarın bir gün birilerinin de çıkıp, aynı şekilde “Çetelerle mi iş birliği yapıyorsunuz?”, “Ergenekon’la mı iş birliği yapıyorsunuz?” diyerekten sizi suçlaması da haklı olmaz mı? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Zaten söylüyorsunuz!
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Ama bu tip konularda konuşurken çok dikkat etmek lazım, lafın nereye gittiğinin çok farkına varmak lazım, hele de Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı hakkında konuşurken çok titiz olmak lazım. (CHP sıralarından gürültüler)
-“TÜRKEŞ KIZIM DEDİĞİ ZANA’YI MUHATAP ALDI”-
ÖMER ÇELİK: HEP heyetinin en ilginç görüşmesi MHP lideri Alparslan Türkeş ile oldu. Yarım saatlik randevu bir buçuk saate uzamış ve Türkeş, Halkın Emek Partisi yetkilileriyle yakından ilgilenmişti. Türkeş, sohbet boyunca daha çok ‘Kızım’ dediği Leyla Zana’yı muhatap aldı ve Türkler ile Kürtlerin kardeşliğinden bahsetti. Türkeş heyete ‘Biz dokuz yüz yıldır kardeşiz. Benim yeğenlerim Kürttür. Kız kardeşim Kürtle evli..
OKTAY VURAL (İzmir) – Aferin, aferin, bunları söyle. İyi şeyler söylüyor... İyi, iyi… 36’ya bölmüyor değil mi?
ÖMER ÇELİK (Devamla) – … bizim birbirimizden ayrılmamız mümkün değildir.’ diyerek heyeti rahatlatan bir konuşma yaptı.
Türkeş, yükselen toplumsal gerilimle ilgili ‘Bu ülke Türk ve Kürt çatışmasıyla bölünür.
OKTAY VURAL (İzmir) – Fitneyi anlatmıyor, değil mi? 36’ya bölmüyor, değil mi?
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Kürtlere karşı reaksiyonun ülkücülerden geleceği hesaplanıyor. Ben tabanıma hâkimim ve sözümü geçiriyorum. Siz de tabanınıza hâkim olun. Bu tür çatışmaları el birliğiyle engelleyelim.
OKTAY VURAL (İzmir) – Elbette işte, fitneyi uyandıran sizsiniz. Uyuyan fitneyi uyandıran sizsiniz.
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Size telefon numaramı veriyorum. Eğer bir olay çıkarsa öncelikle beni arayın, yirmi dört saat arayabilirsiniz. Bize düşen Türkiye’yi dış güçlerin müdahale edebilecekleri bir iç savaş alanı olmaktan çıkarmaktır.’ dedi.
OKTAY VURAL (İzmir) – Elbette işte. Evet aynı şeyi yapıyoruz… Dış güçlerin taşeronu olarak çalışıyorsunuz. İyi çalışmışsınız.
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Türkeş’in bu olumlu ve sıcak tavrı HEP tarafından şaşkınlıkla karşılanırken, Türkeş’in heyeti kapıya kadar uğurlaması tam bir sürpriz oldu. Fethiye ve Alanya’daki çatışmalar bitti.”
OKTAY VURAL (İzmir) – İyi çalışmışsın aferin. Biraz daha oku, biraz daha iyi anlarsın.
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Peki, aynı şeyden bahsediyorsanız, dağa çıkmak ne anlama geliyor? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OKTAY VURAL (İzmir) – Biraz daha oku, biraz daha.
ÖMER ÇELİK (Devamla) – “Bu işi engellemek için her şeyi yaparız” ne anlama geliyor? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Gördüğünüz gibi Sayın Türkeş dağa çıkmaktan bahsetmiyor.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
OKTAY VURAL (İzmir) – Türkeş ve MHP kardeşlik türküsünü söylüyor.
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Elini kolunu sallama!
OKTAY VURAL (İzmir) – … bozmak istiyorsun. Uyuyan fitneyi uyandırıyorsun. 36’ya bölüyorsunuz.
-“TERBİYESİZ HERİF”- BU SÖZÜ KİM KİME SÖYLEDİ? CEVABI BİR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Terbiyesiz herif!
BAŞKAN – Efendim, niye müdahale ediyorsunuz?
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Benim konuşmama karışmayın efendim.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Böyle bir şey olur mu!
OKTAY VURAL (İzmir) – Müdahale etmeyin!
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Bakın arkadaşlar…
BAŞKAN – Fikirlerini söyleyecek tabii.
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Arkadaşlar, siz kendi teşkilatınızda seçim kampanyalarında “Otur, kalk” diye emir verebilirsiniz, bu kürsüye emir veremezsiniz! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Haddinizi bilin, haddinizi bilin! (MHP sıralarından gürültüler)
Otur sen oradan!
BAŞKAN – Sayın Çelik, lütfen siz Genel Kurula hitap ediniz.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Sayın Devlet Bahçeli’nin ifadesi şudur.
BAŞKAN – Sayın Çelik, lütfen siz Genel Kurula hitap ediniz.
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Diyor ki Sayın Devlet Bahçeli… (MHP sıralarından gürültüler)
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Arkadaşlar, lütfen oturun yerinize.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, biz onları dinledik. Tahrik eden, bunlar Sayın Başkan. Biz onları…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başkan, bu arkadaş konuşmaya mı çıktı, provokatörlüğe mi? Ne yapmak istiyor? Böyle bir şey olur mu?
-“EL KOL HAREKETİ YAPMA”-
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkanım, el kol işareti yapmasın!
BAŞKAN – Sayın Vural, lütfen yerinize oturun.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – AK PARTİ Grubu son derece sakin bir şekilde…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Siz kendi görüşlerinizi anlatın!
BAŞKAN – Bakın, siz Grup Başkan Vekilisiniz. Grup başkan vekilleri milletvekillerine örnek olacak arkadaşlarımızdır. Lütfen…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Tahrik eden onlar Sayın Başkan.
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Hem suçlular… Özellikle Meclisi germeye çalışıyorlar.
OKTAY VURAL (İzmir) – Uyarın!
BAŞKAN – Yerinize oturun efendim.
Sayın Çelik, lütfen Genel Kurula hitap edin. Kişisel muhatap görüntüsü vermeyiniz lütfen.
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Sayın Başkan…
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, söz atanların da, laf atanların da uyarılması lazım. Bu Meclisin huzurunu bozmaya çalışanların da uyarılması lazım. Esas tahrik edenler bunlar.
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Mehmet Şandır, yaşı benden büyük olmasına rağmen “Hadi oradan!” diyerek el kol hareketi yapmıştır. Ben kendisi büyüğüm olduğu hâlde bu el kol hareketini…
BAŞKAN – Sayın Çelik, lütfen, siz…
ÖMER ÇELİK (Devamla) – …kamera kayıtlarına bakınız, el kol hareketi oradan geliyor.
OKTAY VURAL (İzmir) – Meclis Başkanına öyle el kol hareketi çekme Meclis Başkanına yahu! Dön Meclise!
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Ve sizden istirhamım da şudur: Konuşmama dönük korsan yayınları engelleyiniz.
-“BAHÇELİ’NİN ADINI AĞZINA ALMAK İÇİN ABDEST AL”- MHP SIRALARI BAKIN NASIL KARIŞTI.. SAYFAYI ÇEVİRİN
[PAGE]HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Devlet Bahçeli’nin adını ağzına alabilmen için abdest al gel, abdest!
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Abdestten bahsettiğinize göre bir kere Mescidi Aksa’ya yapılanları protesto edin de bir görelim bakalım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Provokatör herif!
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bakınız, ben size bir metin okuyacağım. Bu metinde dış unsurlarla bağlantı var mı yok mu ya da bu metnin sahipleri bir başkasını dış unsurla bağlantılı gösterebilirler mi? “Koalisyonu oluşturan DSP, MHP ve ANAP’ın genel başkanları, bugün Başbakanlıkta yaptıkları toplantıda, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, terörist başı Abdullah Öcalan hakkındaki kesinleşmiş idam cezasının infazının bir süre ertelenmesine ilişkin ihtiyati tedbir kararını ayrıntılarıyla değerlendirmişlerdir.” AİHM değerlendiriyor koalisyon başkanı.
-“PKK DOSTU SİZSİNİZ”-
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – PKK dostu sizsiniz!
KADİR URAL (Mersin) – PKK’yla yaptığınız mutabakatı açıklayın o zaman!
ÖMER ÇELİK (Devamla) – PKK’la mutabakat yapan birini tanımak istiyorsanız kapıdan çıkacaksınız, karşıda bir ayna var ona bakacaksınız. Orada gördüğünüz fotoğraf size gerçeği anlatır.
OKTAY VURAL (İzmir) – Barış elçilerini kim kabul etti?
KADİR URAL (Mersin) – Yol haritası…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Terörsüz bir Türkiye teslim ettik biz size!
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Şimdi, gelelim “Biz, size terörsüz bir Türkiye terk ettik.” sözlerine. Bakın, şu elimde bütün bu sürecin istatistikleri var ama insan hayatını istatistiklerle göstermek istemediğim için bu tabloları göstermiyorum. (MHP sıralarından “Göster, göster!” sesleri.
OKTAY VURAL (İzmir) – Göster, göster!
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Bakınız, 2002 yılında…
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Diyarbakır’ın sokaklarında bayram yapılıyordu, şimdi Başbakanları gidiyor, kepenkler açılmıyor. Ne söylüyorsun?
NURETTİN CANİKLİ (Giresun) – Sayın Başkan, bu Meclis, tarihinde bu kadar rahatsız edilmedi, bu kadar provoke edilmedi!
-“KIZIL ELMAYI AMASYA ELMASI SANIYOR”-
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Bakın, Sayın Bahçeli’nin görüşlerini okuyorum, Genel Başkanlarının görüşlerine “Dedikodu.” diyorlar. (MHP sıralarından gürültüler)
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – İki senede bir defa geliyorsun buraya…
ÖMER ÇELİK (Devamla) - “Bugün saygıyla andığımız devlet büyüklerimizin hemen hepsi Türklüğü her zaman başkalarının haklarına saygı, millî birliğin, büyüklük ve adaletin hakkını teslim etmenin farklılıklara saygı içinde bütünleşmenin ismi olarak gördüler. “
OKTAY VURAL (İzmir) - Bölücülük zırva götürmez!
ÖMER ÇELİK (Devamla) – “Türklüğe hiçbir zaman ırkçı bir anlam yüklemediler ve bu milletin kızıl elması hiçbir zaman ırkçılık olmadı, hakkaniyet ve adalet olmuştur.” (AK PARTİ sıralarından alkışlar, MHP sıralarından gürültüler)
En ibretlik konu da bu terör örgütünün bitmesi dediğiniz mesele. Türkiye, o zamanki Hükûmet tarafından ağır bir ekonomik buhranın içine sokulmuş, bölgemizde en büyük savaş çıkmış, Irak savaşı vesilesiyle yeniden toparlanmak üzere güçlerini Irak’ın içlerine çektiğini söylemiş, terör örgütünün strateji olarak uyguladığı ve bütün güvenlik analistlerinin de bu şekilde teyit ettiği bir meseleyi “Biz size sıfır terörle bir memleket bıraktık.” diye yalan yanlış ifade ediyorlar burada. (MHP sıralarından gürültüler)
KADİR URAL (Mersin) – Sen kızıl elmayı Amasya elması zannediyorsun herhalde, kızıl elmadan haber ver sen.
-“İKİ YILDA BİR DEFA MUHALEFETLE GÖRÜŞEN BAŞBAKAN VAR MI”-
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – İki yılda bir defa muhalefet lideriyle görüşen bir Başbakan var mı?
BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekilleri…
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Birileri bu denklemin millî birlik ve beraberlik kısmına sahip çıkma adına demokratikleşmeye alerji duyuyor.
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – İki yıl boyunca muhalefet liderine randevu vermeyen bir Başbakan var mı?
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Evet, evet… Bakın arkadaşlar, çok güzel örnekler var. Başka Başbakanların ayağına Almanya’ya, Fransa’ya giden belediye başkanları Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını karşılamama densizliğine düştüler. Bunu niye kaydetmiyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – AKP Genel Başkanını karşılamamıştır.
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı onun ilini ziyaret ederken Türkiye Cumhuriyeti Başbakanını kabul etmeyip başka başbakanların önünde el pençe divan duranların bu sözleri söylemeye hakkı var mı? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
SELAHATTİN DEMİRTAŞ (Diyarbakır) – Sizin Genel Başkanınızı karşılamamıştır, Genel Başkanınızı! AKP’nin Genel Başkanını karşılamamıştır.
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Siz, Başbakanı değil de AKP’nin Genel Başkanını karşılamadık diyorsanız, DTP’nin Genel Başkanına da randevu verilmemiş olur eğer mesele bundan ibaretse.
GÜLTAN KIŞANAK (Diyarbakır) –“Ya sev ya terk et” diyenleri hiçbir zaman karşılamayacağız.
-“ARŞİVLERE BAK YAVRUM SEN YENİSİN DAHA”-
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Söylenen açıktır: Büyük bir sorun var ve buna ivedilikle, son derece acil bir şekilde müdahale edilmesi gerekir. O sebeple bize bugün “Bunu niye bugün gündeme getirdiniz?” diyenlerin, asıl, yedi yıl boyunca her gün bunu gündeme getirin diye bu Meclis kürsüsünden konuşması gerekirdi. Her gün bu gündemin çözülmesi için, Alevi sorununun çözülmesi için, azınlık…
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Aç da arşivlere bak, tutanaklara bak yavrum, sen yenisin daha. Senede bir gelirsen öğrenemezsin.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - …vatandaşlarımızın haklarından yararlanması için, inanç gruplarının sıkıntılarının çözülmesi için, Kürt sorununun çözülmesi için muhalefetin aslında çok güçlü bir iradeyle Hükûmeti sıkıştırması gerekirdi. Şimdi Hükûmet bu iradeyi koyuyor ama muhalefetten ses gelmiyor, sadece itiraz geliyor.
-“AÇILIMI BİR AÇ”-
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Ömer Bey, şu açılımı bir aç!
ÖMER ÇELİK (Devamla) – …tek hedefi vardır: Devletimiz ile milletimiz arasında adalet ve hukuk köprüsü inşa etmek.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Açılım da fos çıktı, fos!
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Uzun yıllar devletimiz ile milletimizin huzur içinde var olmasını engelleyen bütün yanlış uygulamalar ortadan kaldırılacaktır.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yedi yılda neyi kaldırdın?
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Hukuksuzluk asla başını alıp gidemeyecektir.
AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) – Açılımı açmadın, hâlâ bekliyoruz.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Kürt meselesi bizim meselemizdir. Bu doğru bir süreçtir, doğru bir açılımdır.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Açılım nedir açılım? Açılımı anlat açılımı!
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Destek verenler, memleketin sorununu çözmek üzere millete karşı sorumluluklarını yerine getireceklerdir. Destek vermeyenlerse, zannetmesinler ki, bu yolla AK PARTİ’nin iradesini akamete uğratacaklar.
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Hadi canım sen de!
-“GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ MİLLİ GÖRÜŞ”-
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Son sözlerim şudur: Milletimizin demokratik taleplerine kulak tıkayanların, bu demokrasi iradesini görmezden gelenlerin bilmesi gereken bir şey var, bizim kitabımızda olmayan tek şey var, hiçbir konuda “Böyle gelmiş, böyle gitsin.” demeyiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) - Kopyaya bak, kopyaya…
ÖMER ÇELİK (Devamla) – Türkiye günlerdir -bence çok verimli bir tartışma, bütün taraflar görüşlerini söylemeli- genetiği değiştirilmiş gıdaları konuşuyor. Şu genetiği değiştirilmiş demokrasiyi, genetiği değiştirilmiş milliyetçilik anlayışını da biraz konuşalım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Genetiği değiştirilmiş millî görüş.
AKİF AKKUŞ (Mersin) - İslam’ı bile değiştirmeye kalktınız.
ÖMER ÇELİK (Devamla) - Milletimiz müsterih olsun. Devletin sahibi var, milletin sahibi var, demokrasinin sahibi var, özgürlüklerin sahibi var. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
Kardeşlik içerisinde geleceğe umutla bakarak, kol kola girerek, herkesin hakkını ve hukukunu tam olarak aldığı, kimsenin hakkını ve hukukunu almak için mücadele etmek zorunda kalmadığı, hakkın ve hukukun oksijen ve su kadar helal ve doğal olduğu bir ülke olma yolunda yaşasın Türkiye Cumhuriyeti! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
-“AKP’NİN ALKIŞLAMASINDAN MEMNUNSUN GALİBA”-
[PAGE]TACİDAR SEYHAN (Adana) – Bir on dakika daha konuşsun!
BAŞKAN – Sayın Uras, süreniz doldu, size makul bir süre daha veriyorum. İki dakikada toparlayabilir misiniz?
MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Tabii, hemen bitiriyorum.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – On dakika daha verin.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Efendim, bağırmaya gerek yok. Bağıranlar en haklı olsaydı otobüs terminallerindeki çığırtkanların en haklı meslek grubu olması gerekirdi. (AK PARTİ ve DTP sıralarından alkışlar)
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Saygısızlık etme!
MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Çok özür dilerim. Yani, biz 10 Kasım gibi bir özel gündemde milletvekilliğimizi unutup aç aç gecesinde kendimizi zanneden milletvekillerinden değiliz. (AK PARTİ ve DTP sıralarından alkışlar)
Altıncısı: Husumet bloklaşmasına…
MUHARREM İNCE (Yalova) – AKP’nin alkışlamasından çok memnunsun galiba! Yazıklar olsun sana!
MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Bağırmayın Arkadaşım!
Husumet bloklaşmasına ve suç kaynağına dönüşen koruculuk sistemi böyle devam edemez.
Bu meselede sizin itirazınızda sorun Millî Eğitim Bakanıdır. Mantık derslerine müfredatta biraz daha ağırlık verse böyle manzaralarla karşılaşmayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Uras, siz Genel Kurula hitap edin.
-“ÖDP’Yİ BİTİRDİN AKP’YE GEÇERSİN SEN”-
MUHARREM İNCE (Yalova) – ÖDP’yi bitirdin yakında AKP’ye geçersin sen, belli oldu.
BAŞKAN – İlave süreniz de doldu Sayın Uras.
MUHARREM İNCE (Devamla) – ÖDP’yi kapattın, AKP’ye geçeceksin sen, kesin. Sen kesin AKP’ye geçiyorsun. (Gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Uras, sadece selamlama için açıyorum mikrofonunuzu.
MEHMET UFUK URAS (Devamla) – Seyit Rıza demiş: “Her şeyle baş ettim, sizin yalanlarınızla baş edemedim.” Hâlâ yalan söylemeye devam ediyorsunuz. (AK PARTİ ve DTP sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
-“SİZİN İRAPTA YERİNİZ YOK”-
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – …modern teknolojiyle donatılmış okullardan üniversitelere, yüksek standartlı demokrasiden dış politikaya kadar her alanda ezberleri bozduk, statükoyu değiştirdik ve ülkemize yeni bir ufuk çizdik. (MHP sıralarından “Tele kulak başladı.” sesi)
Herkes görevini yapıyor, merak etme.
Değerli arkadaşlarım ve burada tabii ki öncelikli sorun, terörle, terör sorunuyla mücadeledir, etnik unsurların sorunlarıyla mücadeledir. Bunun içinde Kürt sorunu da vardır, Arnavut sorunu da vardır, benim Türk vatandaşımın sorunu da vardır, Laz, Abaza, Arnavut, Roman, hepsinin sorunları vardır kendilerine göre. Bunları çözmek durumundayız.
Bunun yanında azınlıkların da sorunları var…
AKİF AKKUŞ (Mersin) – Öyle bir sorun yok.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - …inanç gruplarının sorunları var.
Sana gelmiyor, bana geliyor bunlar. Bu sorunlar bana geliyor.
AKİF AKKUŞ (Mersin) – AKP sorunu var.
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Size gelmiyor çünkü kimse sizi zaten muhatap olarak kabul etmez. Sizin irapta yeriniz yok. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Ve özellikle bir şeyi ifade etmek istiyorum. Bu sorunlar, şöyle tarihe baktığımız zaman… Bakıyorsunuz, taa Ziya Gökalp döneminde, cumhuriyetin ilk yıllarında buna yönelik projeler üretilmiş. Sayın Baykal az önce “Bakın, yirmi yıl önce biz bunu yaptık.” diyor. Neyi? Kürt sorunuyla ilgili bir proje ifade etmiş. Ama bakıyorsunuz ki şimdiki konuşmalarla onun arasında değişik farklılıklar var.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yok, yok. Hiçbir fark yok. Anlamamışsın.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Bu da çok enteresan. Notlar elimde var. Tutanaklar da var, notlar da var.
DENİZ BAYKAL (Antalya) – Anlamamışsın, hiç anlamamışsın. Farkında bile değilsin. Zaten sorun da o.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – İstiyoruz ki her sorun alanı, demokratik standartların yükselmesiyle…
DENİZ BAYKAL (Antalya) – Sen farkında değilsin o işin.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – …temel hak ve özgürlüklerin gelişmesiyle…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Anlama kapasiten yok.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – …adalet ve hakkaniyetin her alanda, her vatandaşı kuşatmasıyla, ezilen, horlanan, dışlanan herkesin kucaklanmasıyla aza insin.
Değerli arkadaşlarım, yedi yıl boyunca bu anlayıştan, bu yaklaşımdan, bu kucaklayıcı tavırdan taviz vermedik. 72 milyon vatandaşımızın her birinin sofrasındaki ekmeğin özellikle büyütülmesi gayreti içerisinde olduk. Her bir vatandaşımızın derdini dinledik. Çare üretmenin, derman bulmanın mücadelesi içinde olduk. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tabii, tabii, sadaka kültürü.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Sayın Başkan, şahsım ve Grubum, diğer liderler konuşurken en ufak bir müdahalede bulunmadılar. Bakın, şu anda, maalesef, şurada, bakıyorum, özellikle iki muhalif grup sürekli laf atıyor.
ALİ KOÇAL (Zonguldak) – Konuşma üslubunuzu ona göre ayarlayın.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Bakın, ben hem Hükûmet adına hem de Grubumun Başkanı sıfatıyla konuşuyorum. Lütfen, anlayın ki anlatabilesiniz. Dinlemesini öğrenin. Dinlemediğiniz sürece de hiçbir şey anlatamazsınız bu ülkede. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Erdoğan, siz Genel Kurula hitap edin.
Değerli arkadaşlarım, lütfen hatibi dinleyelim.
-“DEMOKRASİ BİR ARAÇTIR, TRAMVAYDIR”-
[PAGE]BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Çözüm üretmeyen bir siyaset, sorunları ele almayan, hafifletmeyen bir demokrasi, halkın taleplerine duyarsız kalan bir devlet anlayışı olamaz. İşte bu noktadan hareketle bizler dedik ki: “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın, insanı yücelt ki devlet yücelsin.”
Demokrasiden hiç kimsenin korkusu, çekincesi, tereddüdü olmasın. Demokrasi bu ülkeyi bozmaz, merak etmeyin. Tam tersine, birleştirir, bütünleştirir, kardeşliğimizi daha da pekiştirir. Demokrasi korkuların -özellikle söylüyorum- pazarı değil, panzehiridir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Demokrasi en temel meşruiyet zeminidir. Meşru siyasetin görevi, iktidarıyla, muhalefetiyle, bütün sivil mekanizmalarıyla meşruiyet alanını genişletmektir. Vatandaşların…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bir araçtır.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Evet, aynen öyledir! Aynen öyledir!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Tramvaydır.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Aynen öyledir! Bütün sistemler, dinler, hepsi insanın mutluluğu için birer araçtır. Amaç insanın mutluluğudur, bunu öğren! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
-“KOMŞUNUN SANDALI BENİM GEMİM OLSUN MU?”-
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (DEVAMLA): Biz, yanı başımızdaki komşumuzun derdini biliriz, hastalığını biliriz, ihtiyaçlarını biliriz ama etnik kökenini bilmeyiz, bilsek de inkâr etmeyiz, hor görmeyiz, sadece saygı duyarız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Biz millet olarak öyle bir medeniyetten geliyoruz. “Komşusu açken tok yatan bizden değildir.” anlayışıyla bir tas çorbayı komşumuzla paylaşabilme anlayışını gösterebilen bir halkız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunu küçümsemeye de kimsenin hakkı yok. Bu farklı bir alicenaplıktır, farklı bir kadirşinaslıktır.
MUHARREM İNCE (Yalova) – Komşunun sandalı benim gemim olsun mu?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Kimse de bunu bir sadaka kültürü olarak vasıflandıramaz. Burada da bir dalalet var, bir gaflet var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Çok önemli bir şey bu.
Biz, insanı insan olduğu için, açık konuşuyorum, ne Türk olduğu için ne Kürt olduğu için ne Laz olduğu için ne Gürcü, Abaza, Pomak, vesaire –neyse- olduğu için sevmiyoruz. Biz, yaradılanı Yaradan’dan ötürü seviyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Doğrusu, zaman zaman benim alındığım, gücendiğim bazı durumlar olur bazı topluluklarda. Örneğin…
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – Meclis Başkanı mesela...
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla)- …Kürt kökenli vatandaşıma birisi kalkar şu Kürt, şu Laz, şu Türk… Arkadaşlar, yani bu tür ifadeleri yakıştırmak bile yanlış. Sanki o ifadeyle orada bir küçümseme mantığı yatıyor. Bunlardan bir defa kurtulmak lazım. Sen söyleme ya, ben duyduklarımı, bildiklerimi, gördüklerimi söylüyorum, bu gerçekleri söylüyorum. Zaten sıkıntının altında bu var.
YILDIRIM TUĞRUL TÜRKEŞ (Ankara) – “75 Kürt milletvekili var.” dediniz.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Geçenlerde benim İçişleri Bakanım bir şey söyledi, burada kıyamet kopardınız.
-“RAYDAN ÇIKAN SENSİN”-
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) –Yani bu ülkede bir hızlı tren var mı yok mu bunların haberi yoktur. Şöyle bir, Ankara’dan Eskişehir’e bir bin git, bir tadını gör. (AK PARTİ sıralarından gülüşmeler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Var, var, raydan çıktı! Kaç kişi öldü?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Sen öyle zannediyorsun, raydan filan çıkmadı, aynen yoluna devam ediyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Raydan çıktı raydan!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Aynen yoluna devam ediyor, raydan çıkan sensin, sen, raydan çıkan sensin! (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Raydan çıktı raydan! Öldü, adam öldü! Kaç kişi öldü?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Kimse ölmedi.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yalan söylüyorsunuz o zaman. Tren raydan çıktı, adam öldü.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Dünyanın her yerinde kazalar mukadderdir, olur.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Mukadderdir tamam!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Amerika’sında da olur, her yerinde, Avrupa’sında da, her yerinde… Kazanın olmadığı, bu tür şeylerin olmadığı yer var mı? Her yerde var.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Takdiriilahi tamam!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Dolayısıyla kalkıp da sataşmak için kendine malzeme arama...
-“DİNİ MİLLİYETÇİLİK NASIL OLUYOR SAYIN BAŞBAKAN”-
MUHARREM İNCE (Yalova) – Dinî milliyetçilik nasıl oluyor Sayın Başbakan, bir anlatın!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Rahatsız olma!
MUHARREM İNCE (Yalova) – Dinî milliyetçilik nasıl oluyor?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Siz yapamadınız biz yaptık, devam ediyor. Bundan sonra da kararını vereceğiz, rahatsız olma! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Rahatsız olma!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Geçen hafta reddettiniz…
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Yapamadıklarınızı biz yapıyoruz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - “Cemevleri ibadethane olsun.” dedik, reddettiniz.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Onun için rahatsız oluyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – “Cemevleri ibadethane olsun.” dedik, reddettiniz geçen hafta.
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Zaten sıkıntının altında yatan temel esas bu. AK PARTİ sizin yapamadıklarınızı yaptığı için rahatsız oluyorsunuz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Daha on gün önce, cemevlerinin ibadethane olmasını reddettiniz.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – “Madımak müze olsun.” dedik, niye yapmadınız Sayın Başbakan?
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, soruyorum.
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – “Madımak müze olsun.” dedik yapmadınız. Niye yapmadınız?
BAŞKAN – Lütfen…
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Bugün, hangi coğrafi bölgede, hangi ilde olursa, hangi etnik kökene, hangi mezhebe, hangi siyasi görüşe sahip olursa olsun, her bir vatandaşım kendisini ötekinin yerine koysun ve düşünsün. (CHP sıralarından gürültüler)
MALİK ECDER ÖZDEMİR (Sivas) – Düşünmekle… (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Özdemir, lütfen…Sayın Özdemir...
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Genel Başkanınıza saygınız yok mu? Deniz Baykal’a saygınız yok mu?
-“SAYIN BAYKAL GRUBUNUZA LÜTFEN HAKİM OLUN EDEPTEN ADAPTAN UZAK HAREKET EDİYORLAR”-
BAŞKAN – Sayın Özdemir, lütfen…Sayın Özdemir...
MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep) – Genel Başkanınıza saygınız yok mu? Deniz Baykal’a saygınız yok mu?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Sayın Baykal, lütfen grubunuza hâkim olun! Bakın, edep, adaptan uzak hareket ediyorlar. Ben grubuma siz konuşurken böyle bir saygısızlık yaptırttım mı? Lütfen grubunuza hâkim olun! (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Lütfen...
-“SİZİN HİÇ OĞLUNUZ YAVRUNUZ ÖLDÜ MÜ?”-
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (DEVAMLA): Değerli arkadaşlarım, sizlerin hiç köyleri boşaltıldı mı? Sizin ekip biçtiğiniz tarlalarınız, hayvanlarınızın otladığı yaylalarınız yasak bölge ilan edildi mi? Gece yarısı köyünüzü teröristler sarıp camide namaz kılanların üzerine kurşun yağdırdı mı? Oğlunuzu, kızını, malınızı mülkünüzü aldı mı? Sizden haraç topladı mı?
ŞEVKET KÖSE (Adıyaman) – Tabii ki…
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Köylerinizin yollarına mayın döşendi mi? “Analar tabii ki ağlayacak.” diyenler, sesleniyorum şimdi: Sizin hiç oğlunuz, yavrunuz öldü mü? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Öldü… Öldü…
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) - Biliyorum ben nelerin öldüğünü. (Gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen, sayın milletvekilleri…
OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Utanın! Utanın! Bu soruyu sorarken utanmalısınız!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Dersim’de olanları, savunanları ben insanlık noktasında nasibini almamış olarak değerlendiriyorum, öyle değerlendiriyorum. (AK PARTİ ve DTP sıralarından alkışlar)
Benim aziz milletimin her bir ferdi bu soruları kendisine sorsun. Kendisini ötekinin yerine koysun, samimi bir şekilde vicdan muhasebesi yapsın. Terör örgütüne yönelik öfke, tüm bir etnik gruba veya toplumun bir bölümüne yöneliyorsa bu son derece hatalı bir bakış açısıdır. Terör örgütüyle -lütfen burayı iyi dinleyelim- benim Kürt kökenli vatandaşlarımı, kardeşlerimi bir araya getiremezsiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sen getiriyorsun!
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Kim getiriyor, kim?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Kürt kökenli vatandaşlarımın, kardeşlerimin sorunu farkıdır, terör örgütü farklıdır
BEYTULLAH ASİL (Eskişehir) – Bu millete iftira ediyorsun!
-“SEN ONU KENDİNE SAKLA SANA LAZIM OLUR”-
ERDOĞAN: Bölünmekten bahsetmek, ihanetten bahsetmek, bu milletin en hassas olduğu konuları tamamen bir hayal ürünü olarak sürekli gündeme getirmek vatanseverlik de olamaz, milliyetçilik de olamaz.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Hem vatansever hem milliyetçiyiz ama siz nasibinizi almamışsınız!
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Başbakan, Cengiz Çandar yanlış mı söylüyor?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu sürece karşı çıkanları da kabaca ben üçe ayırıyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Cengiz Çandar yanlış mı söylüyor?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Onu sen kendine sakla kendine, sana lazım olur.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Yanlış mı söylüyor?
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Birincisi, bu açılım sürecine, içeriğini bilmediği için karşı çıkanlar var. Onları bilgilendirmek boynumuzun borcudur.
Benimle beraber seyahat ediyorsun. Taa Orhun Abidelerinden Karakurum’a olan, orada yapılanları gören sen değil miydin, sen değil miydin?
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Göreviniz, yapacaksınız!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Siz üç buçuk yıl iktidar oldunuz. Üç buçuk yıllık iktidarda, soruyorum sizlere, Türk cumhuriyetlerinin hangisine hangi yardımı götürdünüz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Hangisine hangi yardımı götürdünüz?
Bıkmadan usanmadan, Edirne’den Ardahan’a kadar karış karış, mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev dolaşıp bunları anlatacağız.
-“ŞEHİTLER GELSİN BAĞIRALIM DİYE BEKLEYENLER VAR” DEDİ BAYKAL SALONU TERK ETTİ-
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (DEVAMLA): İkincisi, bu açılımın sonunda rant kapıları kapanacak. Değerli arkadaşlar, şimdi, bu açılımın sonunda rant kapıları kapanacak olan istismarcılar var. Şiddet üzerinden, şehit cenazeleri üzerinden siyaset yaptığını zannedenler var. Bunlar, tabii ki bu sürece karşı çıkıyorlar. Hatta “Şehitler gelsin de biraz daha fazla bağıralım.” diye bekleyenler var. Bunlar var. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
ZEKİ ERTUGAY (Erzurum) – Yazıklar olsun, ayıp!
ERKAN AKÇAY (Manisa) – İçimiz kan ağlıyor, yazıklar olsun size!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
ERKAN AKÇAY (Manisa) – Yazıklar olsun size be!
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Siz yapmıyorsanız niye alınıyorsunuz? Yapmıyorsanız niye alınıyorsunuz? Alınmayın, rahat olun. Yaa, niye rahatsız oluyorsun? Yaa, niye rahatsız oluyorsun? (AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk etti) Niye rahatsız oluyorsun?
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ayıp be ayıp! Başbakansın, ayıp!
-“CHP’YE GÜLE GÜLE DAHA RAHAT KONUŞURUZ”-
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – Ben, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna güle güle diyorum. Siz olmadan daha rahat konuşuruz, güle güle. Ben burada Grubumla, kalanlarla beraber yola devam ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunların tahammülü yok. Bunların düşünceye tahammülü yok. Bunların meseleleri konuşmaya tahammülü yok. Bunlar izleyici tribününü provoke edenleri buraya getirenlerdir, anlayış bu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunlar budur. (Gürültüler) Bakınız, parti programımızda partimiz bu sorunun…
BAŞKAN – Lütfen sayın milletvekilleri…
BAŞBAKAN RECEP TAYYİP ERDOĞAN (Devamla) – …toplum hayatımızda neden olduğu olumsuzlukların bilinciyle bölge halkının mutluluğunu, refahını, hak ve özgürlüklerini gözeten, Türkiye’nin bütünlüğü ve üniter devlet yapısıyla birlikte bölgeyi tehdit eden terörün önlenmesinde zaaf yaratmayacak bir şekilde kalıcı, tüm toplumun duyarlılıklarına saygılı, etkili ve sorunları kökünden çözmeye yönelik bir politika izleyecektir.
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sizin kalbiniz mühürlü.