BIST 9.918
DOLAR 35,19
EURO 36,64
ALTIN 2.962,00
HABER /  DÜNYA

Meclis’te açlık grevi başladı

BDP ve HDP’li milletvekilleri, tutuklu 5 BDP’li milletvekili için TBMM’de açlık grevine başladı. <br/>BDP’li Levent Tüzel ve Sırrı Süreyya Ö...

Abone ol

BDP ve HDP’li milletvekilleri, tutuklu 5 BDP’li milletvekili için TBMM’de açlık grevine başladı.
BDP’li Levent Tüzel ve Sırrı Süreyya Önder ile HDP Eş Genel Başkanları Ertuğrul Kürkçü ve Sebahat Tuncel, Diyarbakır’da tutuklu bulunan BDP’li milletvekilleri için Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararı protesto etmek için TBMM’de açlık grevi başlattı. Mecliste devam eden bütçe görüşmeleri tamamlanana kadar sürecek olan eylemle ilgili düzenledikleri basın toplantısında bilgi veren HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, “Açlık grevimizin sebebi ve hedefi son derece açık ve belirgindir. BDP’li 5 milletvekili arkadaşımızın ki, biz onlarla aynı seçim sürecinde aynı şekilde seçildik, onların bugüne kadar süren esaretlerinin ortadan kaldırılmasının bir hukuki yolu olduğuna dair inancı hep muhafaza ettik ve bu yolu zorladık. Halkın desteği ile halkın desteği ile son derece yoğun çalışmalar oldu. Bu konuyla alakalı iktidar partisiyle Meclis başkanı ile görüşmeler oldu. Anayasa Mahkemesi bu tartışmaları sona erdirecek bir kararı geçtiğimiz hafta aldı. Bu karar son derece açık ve anlaşılır. Mustafa Balbay’da tutuklu olduğu için milletvekilliği görevini yerine getiremeyen bir konumdaydı. Onun durumu ile yapılan kişisel başvuruya Anayasa Mahkemesi cevap verdi. Buradan çıkan sonuç herkes için açıktı. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı tıpkı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararları gibi norm belirleyen, mahkemelere yol gösteren ve onların ihlale devam etmemeleri için sınırlarını belirleyen bir karardı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi bu karara uydu. Bizim Diyarbakır’da tutuklu bulunan milletvekillerimiz Selma Irmak, Kemal Aktaş, Faysal Sarıyıldız, Gülser Yıldırım ve İbrahim Ayhan’da bu karara dayanarak tahliyelerini talep ettiler. Diyarbakır mahkemeleri, 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin de aynı yönde talepte bulmuş olmasına rağmen, bu kararların kişisel olduğunu, kendilerini bağlamadığını, milletvekillerimiz için Anayasa Mahkemesi kararının yol gösterici olmayacağını söyleyerek tahliye taleplerini reddettiler” dedi.

“BU KARAR KÜSTAHÇA BİR KARAR”
Diyarbakır’da verilen kararı hukuk düzenine karşı bir darbe olarak gördüklerini belirten Ertuğrul Kürkçü, “Bu kararın küstahça bir karar olduğunu düşünüyoruz. Mahkemelerin böyle bir karar almaya hakları olmadığı kanaatindeyiz. Anayasa Mahkemesi Türkiye’deki yargı hiyerarşisinin en üstünde norm koyan bir kuruluş ise diğer mahkemelerin buna bakarak istikamet tayin etmelerinden daha doğal bir şey yoktur. Açıkça böylece Türkiye’de ikili bir hukuk rejimi doğduğunu ilan etmiştir Diyarbakır mahkemeleri. Kürtler ve Kürt vekiller için ayrı bir hukuk, Türkler ve Türk vekiller için ayrı bir hukuk. 5. ve 6. Ağır Ceza Mahkemeleri Diyarbakır’da Türkiye’deki bütün uzlaşma barış çabalarını dinamitleyerek, havaya uçurarak Türkiye’de yeni bir ikiliğin kapısını açmışlardır. Bu kararlar siyasidir, hukukla bir alakası yoktur. Türkiye’deki uzlaşma ve çözüm arayışlarını havaya uçurmaya yöneliktir. Türkiye’de Kürtlerin haklarının inkara devam edilmesinden yana karardır” diye konuştu.

“TBMM’DE AÇLIK GREVİ”
Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği kararı protesto etmek için böyle bir eylem yaptıklarının altını çizen Kürkçü, “Türkiye’de siyasetin en yüksek yeri TBMM’dir, biz bu kararları buraya taşıyoruz. Bunu fiilen bir siyasi bir eylemlilikle ortaya koymadıkça, kimsenin bizi dinlemeyeceğini bildiğimiz için Meclis başkanımızın çeşitli çekincelerimize karşın biz yaptığımızın doğru olduğunu düşünüyoruz. Genel Kurul çalışmalarına katılacağız. Her yerde bu etkinliğimizi sürdüreceğiz. Biz 4 vekil olarak açlık grevindeyiz, herkes bize katılabilir. Bu grevimizi Genel Kurul’da bütçe çalışmaları bitene kadar sürdüreceğiz. Bütçe çalışmalarının sona ermesinden sonra bir kere daha kendi durumumuzu değerlendiririz. O tarihe kadar bu açlık grevi Meclis çatısı altında sürecek. Kürdistan’da halk ayaktadır, milletvekillerine sahip çıkmaktadır. Türkiye’de bu akşamdan başlayarak HDP bileşenleri sokakta olacaklardır. Bu kararı alanlar bütün bu sonuçları hesap etmişler midir bilmiyorum ama YSK’nın 2011 genel seçimleri öncesinde verdiği yanlış karardan döndüğü gibi bu mahkemelerin bu yanlış kararlardan şu ya da bu şekilde döneceklerini, döndürülebileceklerini düşünüyoruz. Hukuk kanalları tamamen tıkanmış değildir, ancak siyasetle desteklenmedikçe, halkın itirazıyla desteklenmedikçe, bu kararın ne demek olduğu bu kararı alanlara anlatılmadıkça bu kararın kolayca geri alınmayabileceğini görüyoruz” şeklinde konuştu.
“DEMOKRASİNİN TILSIMLI KELİMESİ ‘HAYIR’ DEMEKTİR”
Meclis Başkanı Cemil Çiçek’in “Meclis eylem yeri değildir” yönünde bir açıklama yaptığının sorulması üzerine Ertuğrul Kürkçü, “Meclis Başkanı’nın görüşünü yerinde bulmuyoruz. Çünkü eylem var, eylem var, Meclis kulislerinde koşacak değiliz. İtirazımızı ifade etmenin başka bir yeri var mı? Meclis Başkanımız odasından bu sözleri söylerken onun ki eylem olmuyor da bizim ki eylem oluyor. milletvekilinin eylemi budur, itiraz etmektir. Demokrasinin tılsımlı kelimesi ‘hayır’ demektir” ifadelerini kullandı.

MECLİS BAŞKANI CEMİL ÇİÇEK’İN AÇIKLAMALARINA TEPKİ
Melis Başkanı’nın açıklamalarına yönelik eleştirilerde bulunan BDP’li Sırrı Süreyya Önder, “Mahkemenin bu kararı, Meclisin hükmü şahsiyetini, izzetini ve şerefini ayak altına almıştır. Meclis Başkanı vekillerinin demokratik itirazını eylem olarak niteleyeceğine kendi vekillerini dışarıya çıkartmak için seferber olmayı akıl etse daha makamına yakışan iş yapmış olur. Yapılan hareket sadece Kürt vekillere dönük değil, seçilmiş iradeye çok büyük bir meydan okumadır. O kadar izzeti nefsine düşkünse bunu yasal olarak, mesela ben söyleyeyim, 10 dakikada özel yetki mahkemeleri mülga edebilir bu Meclis. Bu kadar Meclise meydan okuyan, seçilmiş iradeye meydan okuyan bir iş karşısında ona demokratik tepki veren vekillere laf yetiştirmeye çalışacağına Meclis başkanı çağırır partileri, bundan mustarip olmayan parti yok, vekil yok. Bu uygulama demokrasinin kılıcı gibi Meclis çakısı altında olan vekillerin de üzerinde sallanıyor. ‘Gelin izzetimizi, şerefimizi teminat altına alalım. Böyle paralel hukuk sistemlerinin inisiyatiflerine bırakmayalım’ diyebilir. Bence kafasını ve enerjisini buna yorsun bize akıl vermeye seferber olacağına” açıklamasını yaptı.
Levent Tüzel ise şu ifadeleri kullandı; “2.5 yıllık hukuksuzluk artık son bulmalı. 5 vekil arkadaşımızı bütçe görüşmeleri bitinceye kadar burada olmalarını istiyoruz. Artık özgürlük kazansın.”
(İHA)