BIST 8.876
DOLAR 34,27
EURO 37,50
ALTIN 2.928,22

MEB’de müdür mü olmak istiyorsun?!..

MEB, Müdürlük, Sözlü sınavlar, Sınav komisyonları

MEB  okullarında “Müdür” olmak istiyorsanız 5 kişilik komisyonun olduğu, sözlü sınavı geçmeniz lazımmış. “Bu sınavlarda yönetmelik gereği;

2) Sözlü sınavda aday;
a) Mevzuat bilgisi ve uzmanlık düzeyi: %20,
b) Analitik düşünme ve analiz yapabilme kabiliyeti: %10,
c) Temsil kabiliyeti ve liyakat düzeyi: %15,
ç) Muhakeme gücü ve kavrayış düzeyi: %10,
d) İletişim becerileri, özgüveni ve ikna kabiliyeti: %10,
e) Davranış ve tepkilerinin yapacağı işe uygunluğu: %10,
f) Yeniliklere ve teknolojik gelişmelere hakimiyeti: %10,
g) Genel kültür düzeyi: %15,
konularında değerlendirme yapılıyor.” ()

Baktığınızda olağanüstü görülüyor. 5 kişilik komisyon 15’-30’  içinde öğretmeni değerlendirip puanlama yapacak…

Bizde 32 yıllık tecrübelerimize dayanarak, bu yönetmelik üzerindeki görüşlerimizi yararlı olması dileğiyle belirtmek istiyoruz.

Şimdi ayrıntılara geçelim;

“Mevzuat bilgisi” elbette olmalı da “uzmanlık düzeyi” ne demek? Müdürlük v.b. görevler uzmanlık değil ki…Uzman: Belli bir işte, belli bir konuda bilgi, görüş ve becerisi çok olan kimse, mütehassıs demektir. Doktor, hastaları iyileştirme konusunda, öğretmen dersi iyi öğretme konusunda, virtüöz bir çalgıyı iyi derecede çalma konusunda  uzmandır. Müdür olan kişi ya başarılı olur, ya da başarısız… Müdür v.b. görevler, yukarda sayılan maddelerin hepsini yapacak kişi demektir. Demek ki bu madde, sadece “Mevzuat bilgisi” olmalıdır.

Analitik düşünce: olayları artı ve eksileri ile düşünmek ve (analiz) çözümlemeye gitmektir. Yani ikisi birbirini tamamlamaktadır.

Temsil kabiliyeti ve liyakat düzeyi: müdürlüğü iyi temsil etmek ve temsil için o işe layık olduğunu göstermek kolay ve dakikalarla ölçülecek bir iş değildir. Mutlaka öğretmenin o güne kadarki yaşantısı, ilişkileri, çalışmaları v.b. değerlendirilecektir.

Muhakeme gücü ve kavrayış düzeyi: olayları en doğru şekilde tesbit etmek ve kavramaktır ki, “analitik düşünce ve analizle” çok yakındır, birleştirilebilir…

İletişim becerileri, özgüveni ve ikna kabiliyeti: öğretmenin iletişim araçlarına olan yakınlığı, bu görevi yapabilecek özgüveni –ukala, kendini beğenmiş değil- olması ve kişileri ikna kabiliyetinin olması, yine söylüyoruz ki, kolay ve dakikalarla ölçülecek bir iş değildir…Mutlaka yaşantısına bakılacaktır.

Davranış ve tepkilerinin yapacağı işe uygunluğu: Bir olay karşısında vereceği tepki mi denilmek istenmiş? Ancak, sözlü sınavda nasıl anlaşılacaktır ki puanlamaya sokulmuştur?

Yeniliklere ve teknolojik gelişmelere hakimiyeti: İletişim becerileri de bu maddeye sokulmalıdır…

Genel kültür düzeyi, sözlü sınavda nasıl anlaşılacaktır? Zaten düzey olmasa müdür olmak için başvuramaz ki... Ayrıca, mevzuat bilgisi, genel kültürden çok daha önemlidir. Bu maddenin kaldırılarak 1. maddeye katılmasında yarar vardır.

Şimdi gelelim asıl konuya: Biliyoruz ki her çalışanın özlük dosyası vardır ve ne yaptığı/yapmadığı, ödülleri, soruşturmaları, teşekkürleri  v.b. konular dosyada mevcuttur. Burada, özlük dosyasına bakmadan, yukardaki maddeleri çok iyi başardığına inanılan 5 kişilik komisyon tarafından bir sözlü sınav yapılacaktır.

Her ilde bu 5 kişiyi bulmak mümkün olmayabilir. O zaman ne yapılacaktır? Sınava giren öğretmen, önce kendini sınavla değerlendirecek 5 kişilik komisyona inanmalı ve güvenmelidir. Yoksa komisyon diye, bazılarına hava atma, ezme, sorgulama v.b. fırsatı verilmemelidir....

Bence, bunlar sadece teferruattır. Bir kişinin ne olduğuna, neyi yapabileceğine bakmak için; ünvanına, boyuna-bosuna değil, “kurum içindeki ilişkilerine, daha önce yaptığı görevlerdeki başarısına,  dosyasına ve varsa odasına bakılmalıdır. Onlar size temsili de, liyakatı da, mevzuat bilgisini de, yaptırım gücünü de” verecektir.

En önemlisi; müdür, v.b., görevi bittiğinde, döneceği yerin “öğretmenler odası” ve “arkadaşlarının arası” olacağına inanan ve buna uygun davranan  kişi olmalıdır…

Unutmayalım ki; “İnsan toprağa ezmek için değil yürümek için basar.”

Yazımızı bir Bektaşi fıkrası ile bitirelim:

Vaktiyle Babası, bir eyalet Valisi’yle konuşuyormuş:
Bektaşi “ Sonra ne olacaksın?” diye sormuş.
Vali:
- Belki vezir, demiş.
- Peki daha sonra?
- Sadrazam yardımcısı.
- Ya daha sonra?
- Ola ki Sadrazam.
- Sonra da ne olacaksın peki?
Vali:
- Hiç.. demiş.
Bektaşi:
- Bak, demiş, ben şimdiden Hiç’im.

Yeni yayınlardan haberler: Ne kadar bilgisayar çağına girsekte yayın-gazete okumanın keyfini vermiyor.Dostlarımızın gönderdiği bazı yayınları bilgi olarak sizlere vermek istiyorum;

1/ 18 yıldır, Osmaniye’den ülkeye, Türk kültürüne ve sanatına, siyasete değin haberleriyle, çoksesliliğiyle  önemli bir aylık yayın organı olan Yenises, her sayısı ile bizleri şaşırtmaya devam ediyor. 214. Sayısını yine zevkle okuyacaksınız.(Hasan Bölük, 0328 812 37 87)

2/Değerli  Halkbilimci,  Sn. Nail Tan, “geçen hafta bana 5 kitap verdi” demiştim hatırlarsanız. Bunlardan birisi, Prof.Dr. Tuncer Gülensoy ve Hayrettin İvgin’in baskıya hazırladığı, para ile satılmayan, bir armağan  kitabı; “Nail Tan’a Armağan” (2011) Kitapta; Tan’ın hayatı, eserleri, saygı yazıları, armağan makaleler, belgeler ve fotoğraflar var. (Bu değerli eseri istemek için 0312 425 93 53 arayabilirsiniz.)

3/ Eser Sn. Nail Tan’ın hazırladığı “Türk Halk Edebiyatı Dediğin Bir Sarp Kale” (2012) adını taşıyor. Amaç, şairi karıştırılmış şiirleri göz önüne sermek. Yazar önsözün sonunu şöyle bağlamış; “Türk halk edebiyatı dediğimiz sarp kalenin burçlarından bir bölümüne çıkıp (fethettim diyemiyorum, karar okuyucunun) çağdaş kültürümüzün engin düzlüklerine bir gün batımı bakabildiysem ne mutlu!” (İsteme adresi;Kültür Ajans ve Org.Ltd.Şti. 0312 425 93 53)

4/ “Efendimiz’den /SAV) Dualar”, (2012)Süheyl Seçkinoğlu’nun bir çalışması…Eserle en güzel dua metinleri “Allah” ve Resulü” nün dilinden aktarılmış. (Eseri Timaş Yay. Temin edebilirsiniz.0212 512 40 00)