Merkez Bankası tarafından yapılan açıklamada, Şubat ayı enflasyonu ve görünüm değerlendirildi.
Abone olMerkez Bankası, enflasyonist süreçteki temel eğilimin düşüş eğilimi olmasının, tasarlanan önlemlerin hayata geçirilmesi ve programın kararlılıkla uygulanmasına bağlı olacağını bildirdi. Açıklamada, bu temel eğilimin, orta vadede enflasyonun gelişmiş ülkelerde gözlenen düzeylere yaklaşmasına mümkün kılabileceği belirtildi. Açıklamada, ''Yine bu önlemler ve kararlılığın devamı koşuluyla 'olağanüstü dönem' olarak adlandırılan dönemde hangi senaryonun gerçekleşeceğine bağlı olarak, ya bu temel eğilimden önemli bir sapma olmayacağı ya da oluşan sapmanın geçici bir nitelik taşıyacağı öngörülmektedir'' denildi. Enflasyonun önümüzdeki dönemde nasıl bir seyir izleyeceğinin temelde iki unsura bağlı olduğu bildirilen açıklamada, bunların her zaman olduğu gibi iktisadi temeller ile Irak'la ilgili gelişmelerin Türkiye'yi nasıl etkileyeceği konusu olduğu belirtildi. EK ÖNLEMLER Faiz dışı fazla hedefinin tutturulması için 2003 yılı bütçesinde alınan ek önlemler ve süren parasal disiplin, iktisadi temelleri daha da sağlamlaştırılacağı anlamına geldiği ifade edilen açıklamada, şöyle denildi: ''Programın, enflasyonu 2002 yılı içinde keskin bir biçimde düşürmede gösterdiği başarı da dikkate alındığında, alınan önlemlerin zamanında ve kararlılıkla hayata geçirilmesi koşuluyla, enflasyondaki düşüş eğiliminin sürmesini beklemek gerçekçi olacaktır. Hem nominal hem de reel faizlerin programda öngörülen düzeylere inmesi ancak bu koşullar altında mümkün olacaktır.'' Ayrıca bu önlemlerin düzenleniş biçiminin 2003 yılının kalan bölümünde kamu kaynaklı enflasyonist baskının yüksek olmayacağı sinyalini verdiği kaydedilen açıklamada, aksine söz konusu önlemlerin bir bölümünün personel harcamalarında tasarruf ve emlak ile taşıt vergilerinde artış öngörmesi dolayısıyla, iç talep üzerinde sınırlayıcı bir etki yapması beklendiği ifade edildi. IRAK Irak sorununun nasıl çözümleneceğine, eğer bir askeri operasyon olacaksa bu operasyonun ne kadar süreceğine ve Türkiye'nin olası konumuna bağlı olarak, enflasyonun bu süreçte izleyebileceği seyire ilişkin alternatif senaryoları türetmek mümkün olduğu bildirilen açıklamada şöyle denildi: ''Burada vurgulanması gereken önemli nokta şudur: İçinde bulunduğumuz andan Irak sorununun biteceği ana kadar olan dönem "olağanüstü dönem" olarak adlandırılırsa, sağlamlaştırılan iktisadi temeller ile birlikte programın kararlılıkla uygulanması halinde, olağanüstü dönemden sonraki dönemde de, enflasyonun düşüş eğilimini sürdüreceği açıktır. Bu nokta dikkatlerden kaçmamalıdır. Enflasyonla mücadeledeki başarısı yüksek olan programın kararlılıkla uygulanması halinde, enflasyondaki düşüş eğiliminin temel eğilim olacağı, "olağanüstü dönemde" oluşabilecek maliyet artışlarının yaratabileceği fiyat artışlarının, bu temel eğilimden geçici sapmalar olarak kalacağı açıktır. Ancak, şüphesiz "geçici" nitelemesi, temel eğilimden sapmanın mutlaka çok kısa süreceği anlamına da gelmemektedir.'' ''NE ÖLÇÜDE SAPMA?'' Bu aşamada sorulması ve yanıtlanması gereken sorunun, ''Olağanüstü dönem'' olarak adlandırılan bu dönemde enflasyondaki temel eğilimden ne ölçüde sapma beklemek gerçekçidir?'' konusu olduğu belirtilen açıklamada, bu senaryolardan bir kısmının gerçekleşmesi halinde, söz konusu dönemde enflasyonda yukarıya doğru önemli sayılabilecek bir hareketlenme beklenmemesi gerektiği bildirildi. Dolayısıyla, enflasyondaki temel eğilim olan düşüş eğiliminden geçici de olsa bir sapma olması bu senaryolar altında düşük bir olasılık olduğu belirtilen açıklamada, enflasyondaki temel eğilimden geçici sapmalara yol açabilecek senaryoların gerçekleşmesi halinde ise, özellikle maliyet baskılarının söz konusu olacağı düşünüldüğü ifade edildi. PETROL FİYATLARI Petrol fiyatlarının daha da artması olasılığı üretim maliyetlerini etkileyebilecek önemli bir unsur olarak görüldüğü anlatılan açıklamada, bu dışsal şokun beklentilerde yaratabileceği bozulmanın ve buna bağlı olarak piyasalarda görülebilecek dalgalanmaların enflasyonu olumsuz yönde etkileme olasılığı bulunduğu bildirildi. İç talebin bu koşullar altında enflasyon üzerinde baskı yaratmayacağı dikkate alınırsa, bu etkilerin bir miktar telafi edilebileceğini belirtmenin mümkün olduğu belirtilen açıklamada, dolayısıyla, yılın ilk yarısında yıllık enflasyon oranlarında belirgin bir azalma görülmemesi ya da Şubat ayında olduğu gibi az da olsa bir artış gerçekleşmesinin, enflasyonun düşme eğiliminin durduğu veya tersine döndüğü anlamına gelmemesi gerektiği üzerinde duruldu. TEFE VE TÜFE'DEKİ ARTIŞLAR Açıklamada, tarım ve gıda fiyat artışlarının, TEFE ve TÜFE enflasyonu üzerinde belirleyici olduğu belirtildi Açıklamaya göre TÜFE artışını sınırlayan en önemli alt kalem kira olurken, Türk Lirasının güçlenmesinin de etkisiyle yavaşlayan özel imalat sanayi fiyatları, TEFE artışını aşağı çekti. TÜFE artışının önemli ölçüde gıda fiyatlarındaki yüzde 4,8'lik artıştan kaynaklandığı belirtilen açıklamada, gıda fiyatlarında Ocak ayında görülmesi beklenen mevsimsel yükselişin bir kısmının 2003 yılında Şubat ayında gerçekleştiğinin görüldüğü bildirildi. Açıklamada, tarım fiyatlarında 2002 yılı son çeyreğinden bu yana devam eden yüksek artışların gıda fiyatlarına yansımalarının da Şubat ayı gıda fiyatları artışında etkili olduğu düşünüldüğü ifade edildi. Kira artışının, Şubat ayı TÜFE enflasyonunu sınırlayan en önemli alt kalem olduğu, konut kiralarının yüzde 0,9 ile 1994 Ocak - 2003 Şubat döneminin en düşük aylık artışını gösterdiği belirtilen açıklamada, ''özellikle kira artışlarının yılın geri kalan döneminde izleyeceği seyir, enflasyon hedefi açısından önem taşımaktadır'' denildi. Açıklamada, akaryakıt fiyat artışlarının etkisinin görüldüğü alt gruplardan ulaştırma sektöründe Şubat ayında yüzde 4,1 olarak gerçekleşen fiyat artışının TÜFE genel artışının oldukça üzerinde kaldığı bildirildi. Açıklamada, ''Ayrıca uluslararası piyasalarda ham petrol fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle son dönemlerde hızlanan akaryakıt fiyat artışlarının, önümüzdeki dönemde ulaşım hizmetleri fiyatlarına da yansıma olasılığı bulunmaktadır'' ifadelerine yer verildi. TEFE Şubat ayı TEFE artış oranında, uluslararası ham petrol fiyatlarındaki artışın etkili olduğu gözlendiği anlatılan açıklamada, akaryakıttan alınan özel tüketim vergisinin (ÖTV) bir önceki ayın enflasyonuna göre ayarlanması dolayısıyla yükselmesinin TEFE artış oranını olumsuz etkileyen diğer bir unsur olduğu belirtildi. Açıklamada, mevsimsel etkiler yanında, Antalya yöresinde meydana gelen sel felaketine bağlı olarak artan tarım fiyatları da Şubat ayında TEFE'yi yukarı çeken unsurlardan biri olduğu kaydedildi. Tarım sektörü dışarıda tutulduğunda, TEFE artış oranının Ocak ayına göre gerileyerek yüzde 2,4 düzeyinde gerçekleştiğinin görüldüğü ifade edilen açıklamada, Şubat ayında yüzde 4,1 artan kamu imalat sanayi fiyatlarında, yükselen uluslararası ham petrol fiyatlarının etkili olduğu görüldüğü bildirildi. Nitekim, Şubat ayında kamu imalat sanayi fiyat artış oranına en büyük katkıyı yüzde 6,5 oranında artan petrol ürünleri imalatı sektörü yaptığı anlatılan açıklamada, petrol ürünleri imalatı sektörü dışarıda bırakıldığında kamu imalat sanayi fiyat artış oranı yüzde 1,2'ye gerilediği bildirildi. Açıklamada, şöyle denildi: ''Bu oranın Ocak ayındaki yüzde 6.6'lık artışa göre düşük kalması kamu fiyat ayarlamalarının göreli olarak yavaşladığını göstermektedir. Yine de, yıllık bazda kamu imalat sanayi fiyat artış oranı yükselişini sürdürmüş ve yüzde 48,8 seviyesine çıkmıştır.'' Özel imalat sanayi fiyat artış oranının, Ocak ayına göre önemli ölçüde gerilediği belirtilen açıklamada, şubat ayı özel imalat sanayi fiyat artış oranına en yüksek katkıyı, kamu imalat sanayinde olduğu gibi petrol ürünleri imalatı sektörü yaptığı kaydedildi.