Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergeyiç, yürütülen pazarlıkların kabul edilebilir noktaya gelmesini umduklarını söyledi.
Abone olRusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Sergeyiç Razov, Türkiye ile Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin gelişmesinin en önemli unsurunun Mavi Akım projesi olduğunu belirterek, ''Bu konuda üzerinde anlaşabileceğimiz bir çözüm bulunacağını ümit ediyoruz'' dedi. Razov, verdiği yazılı yanıtta, ikili ilişkilerin gelişmesinin en önemli faktörünün Mavi Akım projesi olduğunu belirterek şunları kaydetti: ''Moskova, aralarında fiyat ve vergi konularının da bulunduğu ve daha önceden üzerinde anlaşmaya varılmış projenin, uzun vadeli perspektifte iki ülkenin çıkarlarına cevap verdiğinden emindir. Mavi Akım'ın ticari boyutu hakkındaki görüşmeler, ilgili taraflar arasında yürütülmektedir. Karşılıklı kabul edilebilir bir çözümün bulunmasını ümit ediyoruz. Rusya Dışişleri Bakanlığı, bu projenin tam olarak uygulanması için üzerine düşen diplomatik katkıyı tam anlamıyla sağlamaya devam ediyor.'' Razov, Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri değerlendirirken de şöyle dedi: ''Güney komşumuz Türkiye ile ilişkiler, Rus dış politikasının önemli yönlerinden biridir. Biz iki ülke arasındaki ilişkileri değişik alanlara yayma, bunların niteliğini geliştirme ve diyalogda yakalanan pozitif dinamiği artırma taraftarıyız. Türk tarafının da Rusya Federasyonu ile iyi komşuluk ilişkilerini geliştirmek istediğini görüyoruz.'' Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, geçen yıl Aralık ayındaki ziyareti sırasında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Başbakan Mihail Kasyanov ve diğer Rus liderlerle görüştüğünü hatırlatan Razov, bu görüşmeleri ''son derece önemli ve kapsamlı'' olarak değerlendirdiklerini kaydetti. Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün Moskova ziyareti için ''aktif bir şekilde çalıştıklarını'' belirten Razov, ''Bu ziyaretin, Türk-Rus ilişkilerinin daha da gelişmesini sağlayacağını, bu ilişkileri potansiyele ve günümüz gerçeklerine yanıt veren yeni bir seviyeye çıkaracağını umuyoruz'' dedi. Razov, iki ülke dışişleri bakanlıkları arasında 2001 yılında imzalanan, ''Türkiye ve Rusya Arasında Avrasya'da İşbirliğini Geliştirme Aktiviteleri Planı'' anlaşması sonucu oluşturulan ortak çalışma grubunun çok başarılı bir şekilde çalıştığını kaydederek, şöyle devam etti: ''Çalışma Grubu'nun 3 toplantısı, iki ülke başkentlerinde yapıldı. Bu toplantıların üçüncüsü, Eylül ayında Moskova'da yapıldı. Bu toplantılarda, ikili ilişkilerdeki sorunlar, bölgesel sorunlar, terörizm tehdidine karşı mücadelede işbirliği olanakları, milliyetçi, dini aşırılıklar, ayrılıkçılık ve organize suçlar gibi konular, karşılıklı anlayış ve açıklık ruhuyla ele alındı.'' Türkiye ve Rusya'nın hangi alanlarda ekonomik işbirliği yapabileceği yolundaki bir soru üzerine de Razov şunları kaydetti: ''Türkiye, şu anda Rusya'nın en büyük ekonomik ortaklarından biri. Ticaret hacmimizin bu yıl 6 milyar dolar civarında olmasını beklediğimizi söylemek yeterli olacak. Ülkelerimiz arasında ticari ve ekonomik ilişkilerin çeşitlendirilmesine ve dengeli gelişmesine dikkat ediyoruz. Rus uzmanlar, Türkiye'deki değişik endüstriyel ve girişimlerin modernizasyonu ve kapasitelerinin genişletilmesi çalışmalarına teknik yardımda bulunmaya hazır.'' Türk inşaat şirketlerinin Rusya sınırları içinde önemli işler yaptığını ve bu şirketler tarafından 6-10 milyar dolarlık bir işin tamamlandığını kaydeden Razov, açıklamasını şöyle sürdürdü: ''Bu yıl Türk sahillerini ziyaret eden Rus turist sayısı da çok arttı. 2003 yılının ilk 8 ayında sadece Antalya civarında 570-600 bin Rus turist tatilini geçirdi. Bu rakam geçen yılki rakamın tamamından fazla. Mavi Akım projesinin uygulanması, iki ülke arasındaki ticari ve ekonomik işbirliğinin en önemli faktörü haline geldi. 2003 yılında Rus gazının Karadeniz boru hattı boyunca Türkiye'ye teslimi başladı. Moskova, Ankara ile askeri-teknik işbirliği konusunda da işbirliğini göz önünde bulunduruyor. Türk uydusu Bilsat-1'in Rus Plisetsk üssünden Eylül ayında fırlatılması, ülkelerimize uzay araştırmalarında ikili işbirliği kapısını da açtı. Aynı zamanda, mevcut ekonomik-ticari temasların iki ülke arasındaki gerçek potansiyeli yansıtmadığına inanıyoruz.'' Razov, ''Putin, İslam Konferansı Örgütü'nün (İKÖ) Malezya'daki toplantısında Rusya'nın İslam ve Hıristiyan dünyası arasında arabuluculuğa hazır olduğunu söyledi. Türkiye ve Rusya bu çerçevede nasıl bir işbirliği yapabilir'' sorusuna da şu karşılığı verdi: ''Sayın Putin'in İKÖ Konferansı'nda söylediği şu söze dikkatinizi çekmek isterim: 'Rusya, İslam dünyasıyla yüzyıllardır geleneksel ve doğal ilişkilerle karışmıştır.' Geniş Avrasya topraklarında Rusya, Batı ve Doğu dünyası arasında asırlarca birçok İslam ülkesi tarafından da desteklenen bağlantı halkası olmuştur. Bu, Türkiye ile de bağlantılı. Bu çerçevede, Türk siyasi liderlerinin Rusya'nın İKÖ gözlemci üye girişimini destekleyeceğini umuyoruz.'' Putin'in Türkiye'yi ziyaret etmeyi planlayıp planlamadığı yolundaki bir soru üzerine da Razov, şunları kaydetti: ''Türk tarafı, Rusya Devlet Başkanı'nın Türkiye'ye resmi ziyaret yapma yönündeki isteğini birkaç kez gündeme getirdi. Türkiye'ye üst düzey bir ziyaretin ülkelerimiz arasındaki iyi komşuluk ilişkilerini düzenleyebileceğine, Türk-Rus ilişkilerinin çok taraflı yapıcı ortaklık seviyesine çıkmasına yardımcı olabileceğine inanıyoruz. Bu tip ziyaretler için hazırlık yapılması gerektiği de açıktır.'' Razov, Rusya'nın daha önce dile getirdiği ''Türkiye'den bazı grupların Çeçen militanlara yardım ettiği'' yönündeki eleştirilerin devam edip etmediği yolundaki bir soru üzerine de şöyle dedi: ''Ankara, resmi olarak Rusya Federasyonu'nun toprak bütünlüğüne, egemenliğine saygı duyma ve içişlerine müdahale etmeme ilkesine bağlı olduğunu açıkladı. Tiyatro krizinin olduğu 2002 yılında Türkiye Cumhuriyeti, kararlı bir şekilde bu terörist saldırıyı kınadı. Türkiye Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Sayın Putin'e gönderdiği mesajda, bu olayda hayatını kaybedenlerin yakınlarına başsağlığı diledi ve terörist saldırıların hiçbir şekilde haklı gösterilemeyeceğini açıkladı. Moskova, Türk liderlerin o günlerdeki ilkeli ve kararlı tavrını hatırlıyor, takdir ediyor. Bu arada Türkiye sınırlarında birkaç hükümet dışı dernek ve kişilerle ilgili kaygılarımızı hala koruyoruz. Bize gelen bilgilere göre bu dernekler ve kişiler, Çeçenistan'daki teröristlere siyasi, maddi ve diğer desteklerde bulunuyor. Bu kaygımız hakkında Türk meslektaşlarımızı belli kanallar aracılığıyla düzenli olarak bilgilendiriyoruz ve buna uluslararası terörizmle mücadele yaklaşımımıza uygun bir tepki gösterileceğini umuyoruz.''