Bana saldıranların çeteresini tutuyorum diyen Mater, "hakkımda yazıldıkça tiraj artırıyorlar, ya da tık" dedi.
Abone olNadire Mater bugün Yalçın Doğan'a verdiği yanıtta, "Hakkımda yazı yazan, bana saldıran erkeklerin çetelesini tutuyorum; ortak özellikler taşıyorlar. Bir özelliklerini yazayım: "Nadire Mater" hakkında yazdıkça tiraj alıyorlar, ya da tık." diyor. BİA'dan Nihayet Bir "Çarpıtma"! En kötü "çarpıtma" böyle olsun! Bianet, amaçlarına tek tek ulaşıyor; gazeteler yavaş da olsa kaynak göstermeye, yanlış yapınca düzeltme yayınlamaya başladılar. Bu ikisi Bianet için çok önemli. Hürriyet dün "BİA'ya göre" diyerek haber yayınladı; bugün de ve Cananlar, Tansular Erkek çıktı" diyerek düzeltme. Devamında; "kadınların siyasete katılımı" üzerinden bir tartışma, dahası kampanya bekliyoruz. Olay şu: 30 Mart günü Bianet'te "3234 belediye başkanından sadece 25'i kadın" başlıklı bir haber yayımladık. Kadınların belediye başkanlığı düzeyinde, binde 7.7 katılımı işaret eden bu haberdeki kadın sayısı gerçekte 15 olacakmış, yani oran binde 4.4'e düşüyor. Kasım 2000'den bu yana yayınını sürdüren Bianet'in ilk kez bir haberi "çarpıttığı" belirlendi. Ben gazeteci olarak, 20 yılı aşan meslek yaşamımda hiçbir "yanlış", "çarpıtma" ya da "yalan" haber anısı taşımıyordum. Yalçın Doğan'ın da böyle bir anı taşımadığını düşünmek istiyorum. O benden çok daha yüksek mevkilerde yayınlar yönetti, yazılar yazdı, benim hiç davet edilmediğim yerlere gidip haberler yaptı, herhalde hiç köşesiz kalmadı, yazıyor, yazıyor. Tekrarlayayım, herhalde hiç "yanlış", "çarpıtma","yalan" haber yapmadı. Neden Yalçın Doğan, diyorum? Çünkü, Doğan, Hürriyet gazetesindeki köşesinde Bianet haberindeki yanlışa değiniyor ve fırsat yakalamışken Nadire Mater hakkında yazıyor. Ne diyor: Bir, üç, beş, telefonların arkası kesilmiyor. Hürriyet Yazı işlerinin başı dertte! Erkek başkanlar Hürriyet'in dünkü haberinde kadın gösteriliyor." Bir kere, bu belediye başkanlarıyla konuştuk, söylediklerine göre biri dışında hiçbiri Hürriyet yazı işlerini aramamışlar. Doğan'ın yazısına göre, başkanlar, "kardeşim beni bugün kadın adaylar arasında göstermişsiniz! Kardeşim, ben erkeğim, erkek..." diyesiymişler... Bianet'e öyle demediler. Nedir bu erkeklik gösterisi? Günün her anında, kadınlar sürekli erkek yapılırken niye kimse ayaklanmıyor; mesela kaç adam çalışıyor, adam gibi ol, bilim adamları, devlet adamları... uzuyor gidiyor... Kasım 2000'den bu yana yayınını sürdüren Bianet'in ilk kez bir haberi "çarpıttığı" belirlendi. Şimdi size bir test sorusu: Acaba neden böyle bir "çarpıtma" yaptık? a. Kadın sayısını yüksek gösterip (ne kadar olabilirse?) Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini garantilemek istedik. b. Ebeveynleri çocuklarına cinsiyeti açıkça anlaşılmayan isimler koymamaları için uyarmak istedik. c. Kadınların siyasete katılımının önemi, gerekliliği üzerine yaptığımız yayınlar sonuç verdi demek istedik. d. Sadece "basit bir isim karışıklığı" yaparak dikkatleri üzerimize çekmek istedik. e. Hepsi f. Hiçbiri Hürriyet gazetesini sadece Ardahan, Damal ilçesi belediye başkanı Gülcemal Fidan aramış; o da daha önce kadın olarak gösterilmesi nedeniyle defalarca düzeltme yapmasına karşın gazeteye "erkek" olduğunu bir türlü anlatamamanın sıkıntısıyla. Burçin Belge'nin başkanlarla yaptığı görüşmeleri okuyun; başkanların isimleriyle ilgili hikayeleri çok eğlenceli. Bu durumda, Yalçın Doğan, "feryat figan" etmekte yalnız kalıyor ama bu fırsattan istifade "BİA AJANSI"na ve Nadire Mater'e saldırıyor. Bianet'ten biri olarak benim de sorumluluğunu taşıdığım haberdeki yanlışları düzeltmesi hoşuma gitti de, "neyse ki, kadın daha azmış" havası hoş değildi doğrusu. Aynı anda ikimizin de "yanlış" yapar duruma düşmemiz de bana "kaderin bir cilvesi" gibi geldi. Neden böyle yazıyorum? Yazısında, "gazeteci arkadaşımız Nadire Mater" diyor, arkadaş olduğumuzu hatırlamıyorum ama aynı anda "yanlışlık" yapan iki gazeteci olarak artık bundan sonra "derdimize yanmak" için "arkadaş" oluruz. Doğan, Nadire Mater'in arkadaşı olsaydı BİA haber Ajansı diye bir şeyin olmadığını, Bağımsız İletişim Ağı'nın haber havuzundan hukuki destek birimine, yerel muhabirlerin eğitimi programlarından radyo program üretimine ve en son da iletişim fakültelerinin okuma listelerine giren Habercinin El Kitabı dizisine kadar ne kadar iyi işler yaptığını bilirdi. Aşk olsun Yalçın Doğan, insan yanlış haber üzerine yazarken yanlış yapar mı? Gerçi belki de, nasıl derler, birileri söyletiyor herhalde; "BİA Haber Ajansı diye". Günün birinde o da olacak elbette. Böyle bir ajans yok, olmadığına göre ben kurmadım. Bağımsız İletişim Ağı bir medya projesi, Bianet de BİA'nın sanal ortamdaki haber havuzu. Bunları o kadar çok yazdık ki, insan artık sıkılıyor. Bunca yıllık gazeteci Yalçın Doğan, proje, Avrupa Birliği projeleri, medya eleştirisi gibi konuları hala bilmiyorsa, öğrenemediyse ben ne yapayım? Ama, işte yeterince araştırmadan yazınca ne olduğunu şimdi ikimiz birden yaşıyoruz! "Fogg'un paraları" uçtu, ne demek bu? İnsanın, "Efendim siz Fogg'un paralarının bekçisi misiniz" diyesi geliyor. Yani, para Karen Fogg'unsa istediğine verir, bu Yalçın Doğan'ı niye geriyor? Doğan, "Fogg'dan Nadire Mater'e belli bir para verildiği basında yer alıyor. Aynı günlerde Mater bu iddiaları doğruluyor," diyor; nerede doğrulamışım, Doğan'dan açıklama bekliyorum. Hakiki gerçek şu: Bağımsız İletişim Ağı projesi Avrupa Birliği fonlarından destek aldı. "Adı iyi bilinen bir gazeteci arkadaşımız Nadire Mater. Türk basınına yönelik eleştirileri, hatta biraz daha ileri gidersek, suçlamalarıyla tanınıyor. Basının haber çarpıttığını savunanlar arasında." Nadire Mater için "adı iyi bilinen" diyor; ki yazısındaki bir iki doğrudan biri de bu. Bu doğruyu ifade edebilen Doğan, o kadar özgürlükçü ki basının eleştirilmesine katlanamıyor besbelli; "daha da ileri gidiyor" benim medyaya yönelik suçlamalarımla tanındığımı yazıyor; Neymiş bu suçlamalar? Doğan'dan açıklama bekliyorum. Hakkımda yazı yazan, bana saldıran erkeklerin çetelesini tutuyorum; ortak özellikler taşıyorlar. Bir özelliklerini yazayım: "Nadire Mater" hakkında yazdıkça tiraj alıyorlar, ya da tık. Bu katkı da beni sevindiriyor açıkçası. Aslında, bu erkeklerin bana saldırmaları beni hiç şaşırtmıyor; Yalçın Doğan da şaşırtmadı. Gençlerin bir lafı var: Bir kere şaşırtın ya, bir kere!