BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Masonları 28 Şubat şımarttı

“Benden başka Kemalist kalmadı” diyen Attila İlhan, masonların Atatürk’ü istismar ettiğini söylüyor

Abone ol 28 Şubat sürecinde de yazdım; Türkiye'de hiç lafı edilmeyen bir takım başka tarikatlar da vardır, Silahlı Kuvvetler bunları görmüyor mu? Soru buydu. Ve isimlerini sıralamıştım; masonlar, rotaryenler, lionslar, bunların hepsi tarikat, bu tarikatların aynı şekilde ilişkileri servetleri, aynı şekilde fırıldakları vardır. Milli Gazete'den Muharrem Coşkun ve Necmettin Çakmak'a konuşan Atilla İlhan, Türkiye'de üzerine gidilemeyen tarikatlara dikkat çekiyor. Masonları 28 Şubat şımarttı - Kürtçe serbest bırakılabilir mi? Bakın bizim imparatorluğumuzda yıllarca kalan milletler bizden ayrıldıklarında hiç bir şeylerini kaybetmeden ortaya çıkabildiler. Hiç dokunmamışız onlara. Cezayir, Tunus yıllarca bizde kaldı, hiç kimse Türkçe bilmiyor. Yüz yıl Fransa Hakimiyetinde kaldı, herkes Fransızca konuşuyor. - Sizce Atatürk de istismar ediliyor mu? Atatürk'ün istismarı özellikle İsmet Paşa ve Bayar (Celal) döneminde yapıldı. Atatürkçülük diye İnönü mantığını savundular. Ve bizi Batılılaşmaya sevkettiler. Halbuki Gazi'de Batılılaşmak yok durmadan Batı'ya karşı adam. - Şimdi? Şimdi benden başka Kemalist kalmadı ki. - Biraz da 28 Şubat'ı konuşalım, tankların yürümesi, üst üste verilen üst düzey askeri kişilerin demeçleri... Demokrasi içinde bunları nereye koyabiliriz? Bu meselelerde, Batı ülkelerinde işçi sınıfı devreye girer. Ve çok güzel çözer, nasıl? Bir genel grev yapar hükümet gider. Ama sen işçi sendikalarının tepesine vurursan, adamları hapse atarsan partilerini kapatırsan, canlarını yakarsan, işçi sendikaları devre dışı kalırlar. Demokrasi demek sermaye gücüne karşı emek gücü demek. 28 ŞUBAT'TA MASONLARI GÖRMEZDEN GELDİLER - O dönemde gündemden düşmeyen cemaatler, Fadime Şahinler, ne oldu da bir anda kayboldu? Daha da önemlisi bu ülkede, kökü dışarda din dışı faaliyet gösteren tehlikeli gruplardan neden hiç bahsedilmiyordu? Bakın ben 28 Şubat sürecinde de yazdım, diyorum ki, bir takım İslami tarikatların geliştiği, beslendiği hatta semirdiği doğrudur, bunların bir kısmının büyük servetleri olmuştur, bu büyük servetlerle büyük işler yapmaktadırlar. Ama Türkiye'de hiç lafı edilmeyen bir takım başka tarikatlar da vardır, Silahlı Kuvvetler bunları görmüyor mu? Soru buydu. Ve isimlerini sıralamıştım; masonlar, rotaryenler, lionslar, bunların hepsi tarikat, bu tarikatların aynı şekilde ilişkileri servetleri, aynı şekilde fırıldakları vardır. Öbürleri nasıl burunlarını siyasete sokuyorlarsa bunlar da burunlarını siyasete sokmaktadırlar hatta şunu da ilave etmiştim bir konuşmamda, "hatta müslüman tarikatlar onları taklit etmektedir. Çünkü ilk başlayan onlardır." - Sizce niçin ses çıkarılmıyordu? O zaman ses çıkarılmıyordu bunun da iki sebebi vardı; birincisi yüksek kumanda kademesinde masonlar vardı. Öyle olunca tabii dokunulmaz oluyorlar. Ama yüksek kademe içerisinde Nakşi bulamazsın o yok. Olsaydı belki onları da mazur gösterirlerdi o zaman. Demek ki biraz ondan oluyor. - Oysa TSK mensuplarının kökü dışarda dernek ve kuruluşlara üye olması yasak, öyle değil mi? Şimdi tabii bundan haberdar olmadınız herhalde, çünkü büyük basının yarısından çoğu mason olduğu için bunları yazmadılar. Bundan aşağı yukarı 4-5 ay evvel Genelkurmay Başkanlığı bir tamim yaptı "Masonluk, roteryenlik gibi kulüplere üye olanlar hakkında takibat yapılacaktır" şeklinde. Yani şimdi intibaha geldiler, onları da atacaklar. Daha yeni, yeni. Bana sorarsanız, 12 Eylül yani Turgut Özal'dan İsmail Hakkı Karadayı'nın Genelkurmay Başkanlığına kadar olan dönem içerisinde yönetim tamamiyle dış merkezliydi. Bakın Çevik Bir Amerika'nın adamı, tasfiye edildi, onu tasfiye ettiler. ÇevikBir. Doğan Güreş olacaktı, onun için yetiştirilmişti. Bilmediğiniz bir şey de söyleyeyim; Sabatayisttir, dönmedir. Son zamanlarda dönmelere çok cesaret verdiler... Dönmelere bir şey diyemezsiniz, bütün sultanlarımız dönmedir unutmayın. Devşirme bizim sistemimizde var. Devşirmeyi kötü bir şey saymayız. Biz Osmanlıyız onu unutmayın. İstersen müslüman ol ama, çıkıp da "benim inandığım gibi olacaksın" dersen bu olmaz. MECLİS BAŞÖRTÜSÜ YASAĞINI KALDIRIRSA SAYGI DUYARIM - Aynı şekilde Laiklik adına, benim gibi giyinecek benim gibi konuşacaksın dersen bu da yanlış değil mi? Laikliğin icad edildiği Fransa'da biri fakülteye girerken o fakültenin giyim talimatnamesine uymak zorundadır. Fakültelerin, bazı müesseselerin giyim talimatları vardır. Bunları önleyemezsin. Onlar onu öyle görmüşler yazmışlar. "Böyle yapmakta haksız davranıyorsunuz" dersin, oturma eylemi de yaparsın bunlar senin hakkın ama zorla bu işi yapmağa kalkamazsın. - Kimse zorla bir şey yapmıyor ki, haklarını arıyorlar? Zorla yapmıyor ama zor çıkıyor neticede. - Tepkileri duyan yoksa ne olacak? Duymazlarsa o devletin işi, buna karışamıyorsun işte. - Ama bu inanç meselesi ise, inanç özgürlüğü istenemez mi? Hayır. Şimdi askere giden bir kız ben türbanla gideceğim diyebilir mi? Talimatnamesi vardır. Ona uymak zorundasın. Müesseselerin böyle hakları vardır. - Bu mudur demokrasi? Demokrasi başıboşluk değildir. Karl Marks'ı anacağım, Marks diyor ki, "Hürriyet, zaruretlerin idrakidir" bunu bir kenara yazın. - Tam tersini düşünün, öyle bir iktidar geldi ki, demokrasi ve devlet adına bir genelge yayınladı, bundan böyle bayanlar başı açık olarak üniversiteye giremezler. Aynı fikirleri savunur musunuz? Devlet koymuşsa değil, Meclis koymuşsa savunurum. - Meclis böyle bir yasa çıkarırsa savunur musunuz? Bitti. Gayet tabii. Yahu sen o zaman halk hakimiyetini savunmuyorsun. Halk hakimiyeti önemli. Demokrasi hakkındaki fikriniz yanlış, demokrasi o değildir, demokrasi disiplinlidir. Fransa bunun örneğidir inanılmaz bir disiplin vardır orda. - Ama bugün Meclis'in başörtüsünü yasaklayan bir kanunu yok ki? Zaten her yerde de türban yasağı yok ki, isteyen geziyor dolaşıyor. Belirli yerlere giremiyorsun. Niye çünkü onlar yasaklamışlar. Onlara da karışamıyorsun. Şimdi sen YÖK'e müdahale edemiyorsun.Çünkü onlar Cumhuriyetin kurumları, nasıl orduya müdahale edemiyorsan ona da edemiyorsun. Laiklik, dine baskı olarak kullanıldı - Askerde iken, Silahlı Kuvvetler tarafından hazırlanmış, "Yıkıcı ve Bölücü faaliyetler" kitabında Mustafa Kemal'in "Komünizm bir yılandır, görüldüğü yerde başı ezilmelidir" şeklinde bir sözü var. Sizin anlattıklarınızla çelişmiyor mu bu? Uydurma bir laftır, ben sana bunun tam aksini söyleyen yüz tane Gazi'nin lafını çıkarır getiririm. Mustafa Kemal bolşevikliği de savunuyor, Sosyalist partilerini de savunuyor, hatta Sovyet heyetinin başındaki adama şöyle bir lafı var; "Bizim komünistlerle bir problemimiz yok. Hatta biz burda bir komünist partisi kurduk, ben de üyesiyim" diyor. Mustafa Kemal Türkiye Komünist Partisi'nin üyesidir. Daha komiğini söyleyeyim. TBMM İçinde kurulan ilk iki partinin ikisi de komünisttir. Birisi Türkiye Komünist Fırkasıdır. Biri de Halk Iştırakıyyün Cemiyeti'nin fırka haline gelmiş şeklidir. O sizin söylediğiniz hikaye, soğuk savaş döneminde -ismini söylemek istemediğim- tarihçi geçinen ama çok palavrası olan bir arkadaşımızın uydurmasıdır. Böyle birşey yok.Gazi "Komünizm ezilmelidir" diyemez. Çünkü bütün politikası komünizmle dostluk üzerinedir. - Politikayı düşünür müsünüz? Politikayı sevmem, - Oy vermediniz mi? Hayır vermem. - Atatürk'ün Partisi var CHP..? Atatürk'le ne alakası var CHP'nin. Demin anlatttım sana tüzüğünün nasıl oluştuğunu. Mustafa Kemal neyi kayıp etmiş de onu bulmuş CHP. DİN ÇATIŞMASI YAPILACAK - Mihri Belli ile aranız nasıl? Mihri'yi ben başından beri sevmem. Onlar bizden daha önceki nesilden ama Amerikancıdır. - Mihri Belli de Amerika'ya karşı olduğunu her fırsatta dile getiriyor..? Mihri'nin Yunan Komünist Partisi'yle Yunan Komünist Partisi'nin de Amerika'yle arası çok iyidir. Bu ilişkileri bilmek lazım. - Eskiden sağ-sol kavramlarını kaşıyarak çatışma amaçlayanlar şimdi neyi kaşıyorlar? Şimdi dini kaşıyorlar. Çünkü yalnız Türkiye'ye mahsus değil dini inançlar. Afganistan'da da aynı şeyi yaptılar o çevrede ılımlı bir müslümanlık meselesini kaşıyorlar, bunu kaşımaya devam edeceklerdir. Hıristiyanlıkta, ümmetçilikten millete geçerken yani burjuvazi iktidar olurken çok ciddi bir değişiklik yaşandı. İslam'da bu yaşanmadı çünkü İslam'da burjuvazi bir türlü çıkmadı. Burjuvazi daha yeni yeni çıkıyor yeni yeni çıkınca da kendine göre bir din isteyecektir. - Sizce Türkiye'de demokrasi uygulanıyor mu? Klasik manada sadece Türkiye'de değil, hiçbir yerde demokrasinin olduğu söylenemez. Ben kesin demokrasiden yanayım. Sosyalist demokrasinin de ne olacağını çok rahat tarif edebiliyorum. Sosyalist demokrasi de olabilir. Ülke komünist de olur ama partiler gene olur. - Gerçek anlamda Laiklik uygulanıyor mu? Türkiye laiktir ama Türkiye'de laikliği din aleyhtarlığı, dine karşı gelme gibi yorumlayan bir kesim vardır. Bazı iş çevreleriyle masonlar ve farmasonlardır. Asıl ordadır bunların başı. - Laikliğin uygulanış şekli de bunda etkili olmuş olamaz mı? Yoo. Yahu Türkiye'de gerçek anlamda laiklik olmasaydı dindar gözüken partiler iktidar olabilirler miydi? - Dindar kesim üzerine kurulan baskılardan dolayı kasdettiğiniz partiler oy almış olamaz mı? Hayır. Halk dış politikanın başka olmasını istiyor, öncekileri tasviye etti bu belki yapar diye... Halk Batı ittifakı istemiyor, Batı'yla anlaşmak istemiyor, iki seçimde de hep bunlar kaybetti. - Askerin konumu ve müdahalelerini nereye koyacağız? Bizim geleneksel idare anlayışımız yönetimin güçlü olmasındandır. Biz de herkes, "Assınlar iki üç kişiyi bak nasıl düzelir herşey" der. Bu bizim mantığımızdır. Biz askeriz unutmayın. Biz Avrupalı değiliz...