Belkıs Zeugma antik kentinde bulunan ve 4 yıllık bir çalışmanın ardından müze sergi alanında yerini alan Mars heykeline sanatseverler ve turistler büyük ilgi gösteriyor.
Abone olGaziantep’te, Belkıs Zeugma antik kentinde 1999-2000 yılları arasında yapılan kurtarma kazıları sırasında bulunan ve 4 yıllık bir çalışmanın ardından müze sergi alanında yerini alan Mars heykeline sanatseverler ve turistler büyük ilgi gösteriyor. Bronz Mars heykelinin restorasyon çalışmalarını yürüten ekipte görev alan konservatör Mine Yar, Mars Heykeli’nin yüksek teknoloji ürünü, özel bir heykel olduğunu söyledi. Mine Yar, “Bugünkü teknoloji ile bakıldığında çok normal ancak, o dönemdeki teknolojiyle bu heykelin yapılmış olması hayranlık verici bir durum” dedi. Mine Yar, kazı sonrası Gaziantep Arkeoloji Müzesi’ne getirilen heykelin, restorasyonuna 2001 yılı Mart ayında Packard Humanities Institute finansmanı ile İtalyan restoratör Dr. Roberto Nardi başkanlığında “Centro Di Conservazione Archeologica”nın maden restoratörleri tarafından başlandığını, restorasyonun değişik aşamalarında çeşitli ekiplerin görev aldığını belirtti. Yar, heykelin pitosların arasında sırt üstü yatar pozisyonda, üzerine düşen ağır cisimler nedeniyle sol kolu omuzdan ayrılmış halde bulunduğunu bildirdi. Heykelin sağ göğsünde yoğun yanık ve ezikler bulunduğunu belirten Yar, elinde tuttuğu çiçeklerin parçalara ayrıldığını, basınç nedeni ile sırtının ortasından kalçasına kadar devam eden derin bir çatlak oluştuğunu tespit ettiklerini anlattı. Heykelin kaidesinin ise ayakları altında kırılıp deforme olmuş bir şekilde bulunduğunu ifade eden Yar, büyük bir titizlikle gerçekleştirilen konservasyon çalışmalarının öyküsünü anlatırken, “Heykelin yüzeyi çeşitli yerlerinden yapılan örnek temizlik ile konservasyon çalışmalarının aşamaları planlanmış, fotoğraf dokümanları ile yüzey haritaları hazırlanarak bozulmaların yerleri belirlenmiştir. Yüzyıllarca toprak altında kalan malzemeler orijinal yapılarını ve mekanik dayanıklılıklarını kaybederler ve kırılgan duruma gelirler. Buna bir de zaman içerisinde uğradıkları hasarlar eklenince daha da hassas bir hal alırlar. Kazı sonrası binlerce yıllık ısı ve nem ortamı değişince bozulma oldukça hızlanır. Bu nedenle Gaziantep Müzesi’nin alt katındaki depoda sabit ısı ve polise bağlı bir alarm sistemi oluşturularak çalışmaya uygun bir ortam hazırlanmıştır” diye kaydetti. “ENDOSKOPİ CİHAZI İLE GÖZLEM” Yaklaşık bir yılı bulan çok hassas ve dikkatli bir çalışma sonucunda, heykelin antik değerini gösteren estetik yapısını ortaya koyan, orijinal yüzeyin ortaya çıkarıldığını belirten Yar, en üst toprak katmanından başlayarak, yoğun korozyon tabakalarını alkol ve aseton bileşimi ile yumuşatarak orijinal yüzeye zarar vermeden sabırla çalışıldığını anlattı. Heykelin boş olan iç kısmının da temizlendiğini kaydeden Yar, iç kısımdaki korozyon birikintilerinin endoskopi cihazı ile gözlemlenerek, özel aletlerle temizlendiğini, bu sayede iç kısımdaki yapım tekniği konusunda bilgi edinildiğini bildirdi. Yar, heykelin üzerinde bulunan yabancı maddelerden arındırılması için yıkama işlemine tabi tutulduğunu ifade ederek, “Heykelin ölçülerinden biraz daha büyük cam bir küvet hazırlanmış ve heykel bu küvetin içine kayışlar yardımıyla asılarak saf su ile yıkama yapılmıştır. Suyun tuzluluk oranına göre yaklaşık 10 kez banyo işleminden geçirilmiş ve ısı lambaları yardımıyla kurutularak işlem tamamlanmıştır. Heykelin uzun süre sergilenebilmesi için altı ay süren bir destek projesi hazırlandı. Hazırlanan her parça uzmanlar tarafından denenerek heykelin estetik görüntüsünü etkilemeyecek en uygun formda üretilmiş ve ayakta durması sağlanmıştır” diye Sürekli çalışılarak yapılan restorasyon projesinin Türkiye’de ilk olma özelliğini taşıdığına dikkati çeken Mine Yar, bu özelliği ile dünyada yapılan benzer uygulamalar için örnek teşkil ettiğini sözlerine ekledi.