BIST 9.636
DOLAR 34,66
EURO 36,34
ALTIN 2.940,59
HABER /  GÜNCEL

Marmara Depreminin 8. yılı

Binlerce kişi yaşamını yitirdi. Geriye sadece acı kaldı. Yaşayanlar anlattı;

Abone ol

"Asrın felaketi" olarak adlandırılan 17 Ağustos Marmara depreminde yaşanan acılar, aradan 8 yıl geçmesine rağmen unutulmadı.
     
YAŞAYANLAR ANLATIYOR...

Enkaz altından 96 saat sonra çıkarılan, 4 çocuğunu ve iki bacağını kaybeden Sultan Kiraz, depremin şokunu hala yaşadığını söyledi.
     
7.4 şiddetindeki depremi Gölcük’teki evlerinde yaşadıklarını hatırlatan Kiraz, şöyle konuştu:
     
"O gün oğlumla saat 02.00’ye kadar ayaktaydım, daha sonra yattım. Bel fıtığı ameliyatı olduğum için salonda oğlumla yatıyordum. 2 kızım, diğer oğlum ve eşim odalarında yatıyordu. Sarsıntıyla uyandım. Ayağa kalktım, oda tamamen aydınlıktı. Oğlum ne olduğunu sordu. ’Deprem oluyor’ dememe fırsat kalmadan bina üzerimize yıkıldı. Sarsıntı beni duvarlara çarptı.

AYAKLARIM KOLONLARIN ALTINDAYDI  
   

Çok sallandık, o an çok acım vardı. Çünkü ayaklarım kolonların altında kalmıştı. Acım çok olduğu için Allah’a beni öldürmesi için yalvarıyordum. Acım büyük olmasına rağmen çocuklarıma, eşime bağırıyordum. Ancak hiç kimseden ses gelmiyordu, sesimi duyan olmadı.
     
4 GÜN GÖÇÜK ALTINDA

4 gün göçük altında kaldım. Saatler geçmiyordu. ’Neden gündüz olmuyor, neden hep hava karanlık’ diye kendi kendime söyleniyordum. Zaman zaman uyandığımda ellerimle bir şeyler arıyor, bulduğum parçalarla sesimin duyulması için yerlere vurmaya çalışıyor, bağırıyordum. Ancak sesimi duyan yoktu."
     
ÇOCUKLARIMI ÖZLEDİM

Sultan Kiraz, depremde hayatlarını kaybeden çocukları Leyla, İbrahim Çağrı, Merve Asena ve Kazım Selim’i aradan 8 yıl geçmesine rağmen unutamadığını ve çok özlediğini dile getirdi.
     
Kiraz, "Aradan 8 yıl geçti. Çocuklarımı bir saniye görebilmek, onlara sarılabilmek, kucaklayabilmek için canımı seve seve verirdim" dedi.
     
DÜĞÜNLERE GİTMİYORUM ÇÜNKÜ...

Depremden sonra düğünlere gitmediğini kaydeden Kiraz, "Gittiğinizde kadının kucağında çocuk görüyorsunuz, askere giden çocukları görüyorsunuz. Yaşasaydı benim çocuklarım da evleneceklerdi, torunlarım olacaktı. Ama onlar yoklar. Yaşamaksa yaşıyoruz işte. Çocuklarım ve ben uzun boyluyduk. Ancak kısala kısala bir metre kaldım." Sultan Kiraz, bacakları baldırdan aşağı kesilmiş olmasına rağmen ihtiyaçlarını karşılayabildiğini sözlerine ekledi.
     
EŞİNİN CESEDİ İLE ENKAZDA 72 SAAT
     
Marmara depreminde, Gölcük’teki evlerinin enkazında eşinin cesedi ve 2 yaşındaki kızıyla 72 saat kalan Binnaz Tiryaki, çektiği bütün acılara rağmen geleceğe umutla bakıyor.
     
Yaşadıklarını anlatan Binnaz Tiryaki, 5 katlı binanın 4. katındaki evlerinde eşi ve 2 yaşındaki kızı ile depremi yaşadıklarını söyledi.
     
O gece kızlarını da yanlarına alarak yattıklarını söyleyen Tiryaki, büyük bir sallantı ve gürültüyle uyandıklarını, yıkılan binanın enkazı altında kaldıklarını belirtti. Bir süre sonra eşinin sesini duyduğunu, enkazda sıkıştığını anladığını belirten Tiryaki, şöyle konuştu:

ELİMLE KIZIMI ARADIM  
   

"Bir yandan eşimle konuşuyor, bir yandan da elimi gezdirerek kızımı arıyordum. Eşim bana sıkıştığını ve kalkamadığını söyledi. Benden daha kötüydü ve nefes almakta zorluk çekiyordu. Bir süre sonra kustuğunu duydum. Giderek kötüleşiyordu. Ben de bir yandan 2 yaşındaki kızıma sesleniyordum. Bir ara kızımın sesini duydum, ağlıyor, ’anne, baba’ diye bağırıyordu. Ona seslendim, sesimi duydu. Ellerimle nerede olduğunu anlamaya çalışıyordum. Bir ara kızımın saçlarını dokunduk. ’Kızım, bu benim elim’ diyerek elimi tutmasını istedim ve onu bir anda yanıma çektim.

EŞİMİN SON SÖZÜ BU OLDU...

Bu arada eşimi kaybetmek üzere olduğumu anladım. Nefesi daralıyor, konuşması kesilmeye başlıyordu. Son cümleleri ’Kızımı 2 yaşına kadar mı görecektim?’ oldu. Sonrasında eşimin sesi kesildi ve öldüğünü anladım. O andan sonra kızımı yaşatmak için elimden gelen her şeyi yapıyordum."
     
TAŞLARI YALADIM

Enkaz altında saatler geçerken susuzluğu hissetmeye başladığını ifade eden Tiryaki, tükürük salgılamak için taşları yaladığını, eline geçen parfümleri ağzına sıktığını söyledi.
     
Tiryaki, şöyle devam etti:
"Kızım da susamıştı, biberonunu aramaya başladım ve buldum. Saatler sonra kızım iyice susamıştı. Kızımı yaşatmaktan başka bir şey düşünmüyordum. Kızımı yaşatmak uğruma her şeyi yapmaya hazırdım. Acı, susuzluk, nefes darlığı ve eşimin cesedinin kokusu ile dakika dakika ölümü hissettim.
 
KÖPEKLER BİZİ FARK ETTİ    

Erkek kardeşim askerden yeni dönmüştü. Rus eğitim timleriyle konuşmuş ve eğitimli köpeklerle enkazın yanına gelmişlerdi. Köpekler bizi fark etti.
     
72 SAAT SONRA GÜN YÜZÜ

Kurtarma ekibi ufak bir delik açıp nefes almamızı sağladı. Deliği büyütüp kızımı çıkardılar. Beni de güçlükle birkaç saat sonra çıkardılar. 72 saat sonra enkaz altından çıkarılmıştı. Beni helikopterle Ankara’ya götürdüler. Sağ ayağım kesildi. Sol ayağımı kurtarabilmek için Almanya’da 1 yıl tedavi gördüm.

KIZIM BENİ TANIMADI
Türkiye’ye döndüğümde kızım beni tanımadı. Ayağım olmadığı için ’Sen annem değilsin’ dedi." Hayata sarılarak yaşamaya başladığını ve küçük bir gecekondu satın aldığını kaydeden Tiryaki, bir televizyon kanalındaki "Yoksa Rüya mı?" adlı programla hayatının değiştiğini bildirdi.