İstanbul başta olmak üzere, afiyetle yediğimiz midye dolmaların nasıl olup da denizi olmayan Mardinli ustaların elinden çıktığı ve satışının da yine onlar tarafından yapıldığına bilimsel bir açıklama bulunmuş olabilir!
Abone olUzmanlar Mardin’de yaklaşık 144 milyon yıl öncesine ait, "midyenin atası" tabir ettikleri kabuklu deniz canlısı ve deniz kestaneleri ile Derik ilçesinde 550 milyon yıl öncesine ait "Hamam böceklerinin atası" tabir ettikleri soyları tükenmiş deniz böceklerinin bulunduğunu belirtiyor.
Türkiye’nin en zengin fosillerinin Mardin’de tespit edildiğini ifade eden uzmanlar, 50 milyon yıl önce deniz bulunduğunu iddia ettikleri Mardin’de deniz canlılarına ait fosillerin paleontologlar tarafından incelenmesi gerektiğini belirtiyor
Akademisyenler bölgenin sadece arkeolojik açıdan değil fosil, mineral ve maden açısından da çok zengin olduğuna dikkati çekerek, bu alanda araştırma yapmak isteyen uzmanları bölgeye davet ediyor
Mardin Artuklu Üniversitesi (MAÜ) Arkeoloji Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. Güner Coşkunsu, Mardin ve çevresinin başta arkeoloji disiplini olmak üzere bilimin her alanı için çok verimli ve yepyeni bir çalışma alanı olduğunu belirterek, kentin bilim adamları için adeta laboratuvar olduğunu söyledi.
"Mardin fosil açısından çok zengin. Bunları bilim dünyası ile paylaşmak istiyoruz ancak uzmanlık alanımız olmadığı için paleontologların bölgede çalışma yapmasını istiyoruz" diyen Coşkunsu, bölgenin sadece arkeolojik açıdan değil fosil, mineral ve maden açısından da çok zengin olduğunu belirtti.
'YASAL DÜZENLEMELER UYGULANMALI'
Coşkunsu, şans eseri karşılaştıkları bazı örnekleri üniversitedeki arkeoloji laboratuvarındaki koleksiyonaeğitim, araştırma ve belgeleme amacıyla dahil ettiklerini kaydederek, şöyle dedi:
"Kimi zaman bu konuya ilgi duyan vatandaşlarımız da koleksiyonumuza katkıda bulunuyor. Fosiller konusunda az şey bilmeme rağmen Mardin’in jeolojik dönemlerine ait çok eski fosiller olduğunu tahmin edebiliyordum. Çoğu deniz organizmalarının fosilleri olmakla birlikte içlerinde büyük karasal memeli hayvanlara ait olduğunu düşündüğümüz fosiller de mevcut. Bu tür durumlarda hemen Dicle Üniversitesi(DÜ) Öğretim Üyesi, bölgenin jeomorfoloji ve coğrafyası konusunda önde gelen uzmanlarından Doç. Dr.Sabri Karadoğan’ı arayıp bilgilendiriyorum. Daha önce ne yazık ki müzelerimizde fosil bulunmamaktaydı. Sayın Karadoğan ve beraberinde Çanakkale 18 Mart Üniversitesinden gelen öğretim üyeleri ile fosillerin bulunduğu bir lokantaya gittiğimizde fosillerin bir kısmının tahmin ettiğimden de yaşlı olduğunu öğrendim."
Coşkunsu, uzmanların araştırma yapmak için Mardin’e geleceğini umut ettiğini anlatarak, milyonlarca yıl önce jeolojik zamanların çeşitli dönemlerinde yaşamış organizmaların günümüze ulaşmış, taşlaşmış kalıntı ve izleri olan fosillerin bilimsel açıdan çok değerli olduğunu vurguladı.
Fosillerin yaşadıkları dönemin canlı yaşamı, evrim ve dünya hakkında bilgiler verdiğini, jeolojik yaş tayininde de önemli olduğuna işaret eden Coşkunsu, şöyle konuştu:
"Mardin ve çevre iller fosil rezervleri ve doğal kaynaklar açısından çok zengin. Bu rezervlerin korunması, belgelenmesi ve gelecek kuşaklara aktarılması gerekir. Bilimsel açıdan çok değerli fosillerin tahribatını, ticaretini ve izinsiz yurt dışına çıkartılmalarını engelleyecek yasal düzenlemeler uygulanmalı ve bu konuda vatandaşlar bilgilendirilmelidir. Bu kapsamda MAÜ bünyesinde coğrafya ve jeoloji gibi bölümlerin mutlaka açılması gerekir."
'HAMAM BÖCEĞİ VE MİDYELERİN ATASI MARDİN'DE'
DÜ Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Coğrafya Bölümü Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Karadoğan ise zengin kültür, inanç ve geleneksel mimarisi ile tanınan Mardin ve çevresinin, beşeri ve kültürel özelliklerinin yanı sıra jeolojik ve jeomorfolojik bakımdan da ilginç ve renkli bir yapıya sahip olduğunu söyledi.
Coşkunsu ve ekibinin arazi gezi ve gözlemleri sırasında tespit ettikleri mineral, kayaç ve fosil örneklerinin bilimsel açıdan şaşırtıcı ve hayranlık uyandırıcı olduğuna dikkati çeken Karadoğan "Arkeoloji bölümünün arkeolojik ve kültürel objeler yanında jeolojik öğelere de önem vermesi ve üniversite birimlerinde buna yönelik kayaç, mineral ve fosillerin sergilendiği bir mekan oluşturulması takdire değer. Bu mekanda hem Yard. Doç Dr. Coşkunsu, hem de kentteki doğa meraklısı vatandaşlar tarafından bulunan ve koleksiyonu oluşturulan fosil, mineral ve kayaçlar içinde çok farklı yaşlara, ortamlara ait örnekler bulunmaktadır" diye konuştu.
Karadoğan, Mardin platosunda kireçtaşlarının aşındırıldığı yerlerde ortaya çıkan ve tek yaşayan midye benzeri organizmaların 58 ile 70 milyon yıl öncesine ait canlı kalıntıları olduğunu bildirdi.
Bir vatandaşta çevreden topladığı fosil örnekleri bulunduğunu, bunların tamamen Mardin ve çevresinden elde edilmiş örnekler olduğunu kaydeden Karadoğan, şöyle konuştu:
"Farklı dönemlere ait fosiller burada mevcut. Örneğin günümüzden 66-144 milyon yıl öncesine ait kabuklu deniz canlısı fosili var. Buna midyenin atası diyebiliriz. Bugünkü deniz kestanelerinin ve deniz yıldızlarının çok eski formları olan derisi dikenliler yani deniz kestanelerine ait fosiller de sözkonusu. Gastropod denilen karından bacaklı yumuşakçalara ait fosil de var. Bir de fosilleşmiş ağaç örnekleri bulunuyor. Bu da Mardin ve çevresinin doğa tarihi açısından ne kadar zengin olduğunu açıkça gösteriyor. Bunlar doğal değerler ve varlıklar olarak tahribatının ve yurt dışına çıkarılmalarının engellenmesi gerekiyor. Özellikle uzmanların buralarda araştırma yapması bekleniyor. Derik’te günümüzden 550 milyon yıl öncesine ait bedeninde üç bölme bulunan ve şimdi soyları tükenmiş deniz böcekleri takımından bir hayvan olan Trilobit fosilleri mevcut. Buna da günümüzün hamam böceklerinin atası diyebiliriz."
Mardin çevresinde araştırmaya değer yerlerden birinin de Derik ilçesi ve çevresi olduğunu vurgulayan Karadoğan, ilçede Türkiye’nin en eski kayaçları olan birinci jeolojik zamanın açığa çıkarak bu dönemlere ait ilk canlı kalıntıların bulunduğunu söyledi.
FOSİLLERİ LOKANTASINDA SERGİLİYOR
Mardin’de esnaflık yapan Hikmet Çamurdaş ise çevrede bulduğu fosilleri lokantasında sergiliyor.
Arazide dolaşırken birçok fosil gördüğünü ifade eden Çamurdaş, bu fosilleri iş yerine getirerek müşterilerine sergilediğini söyledi.
Fosillerin tarihi önemini Yrd. Doç. Dr. Coşkunsu’nun lokantasını ziyaretinin ardından öğrendiğini anlatan Çamurdaş, "Arkadaşlarla dolaşırken fosil topluyoruz. Lokantada şömine gibi bir yer yaptık ve orda bu fosilleri sergilemeye karar verdik. Teşhir ettiğimiz fosiller müşterilerimizin ilgisini çekti. Artuklu Üniversitesindeki akademisyenlerin incelemesinden sonra fosiller müşterilerin daha çok ilgisini çekmeye başladı" diye konuştu.