Bahar aylarında mantar zehirlenmelerine bağlı ölümlerin artığı belirtilerek ‘yabani bitki zehirlenmeleri’nin önemli bir yer tuttuğu açıklandı.
Abone olMantar zehirlenmelerinin daha çok Marmara ve Karadeniz bölgelerinde görüldüğü belirtildi.
Yabani mantar yeme öyküsü olan ve göz yaşarması, bol tükürük salgısı, terleme, mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, ishal, baş dönmesi, karın bölgesinde kramplar ve göz bebeklerinde küçülme şikayetleri görülen hastaların vakit kaybetmeksizin kusturulması gerektiği ifade edildi.
Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’ ndan yapılan açıklamada şu konulara dikkat çekildi:
“Türkiye’de özellikle bahar aylarında mantar zehirlenmelerine bağlı ölümlerde artış gözleniyori. Zehirli veya yenilen mantarlar konusunda,vatandaşların önemli bir bölümü mevcut ‘yanlış ve kalıplaşmış bazı inanışlar’ doğrultusunda hareket ediyor.
Ormanlık alanlar ve kırlarda kendiliğinden yetişen mantarların yenilebilenlerini zehirlilerinden ayırmak oldukça zordur. Zehirli mantarları kolayca tanımak için pratik ayrım noktaları bulunmamaktadır. Kulaktan dolma,yanlış, kalıplaşmış ve bilimsel değeri olmayan inanışlarla mantarları tanımaya ve yorumlamaya çalışmak çok ciddi sonuçlar doğurmaktadır.Yanlış inanışlar doğrultusunda toplanan ve tüketilen mantarlar ölümlere yol açmaktadır.
Hemen hemen bütün mantar zehirlenmelerine ‘Amanita Muscarina’ ve ‘Amanita Phalloides’ adı verilen iki cins zehirli mantar yol açmaktadır. ‘Amanita Muscarina’nın zehiri yüksek ısıda bile etkisini kaybetmediğinden;bu cins mantarlar pişirilerek yense dahi üç saat içinde zehirlenme belirtileri gösterirler.
Bu grup mantarlara, başta İstanbul İli ve yakın çevresi olmak üzere, Marmara ve Karadeniz bölgelerinde sık olarak rastlanmaktadır.Bu nedenle, özellikle bu bölgelerde yaşayan vatandaşlarımızın daha dikkatli olması gerekiyor.
Yabani mantar yeme öyküsü olan ve göz yaşarması,bol tükürük salgısı, terleme,mide bulantısı, kusma, karın ağrısı, ishal, baş dönmesi, karın bölgesinde kramplar ve göz bebeklerinde küçülme şikayetleri görülen hastalar vakit kaybetmeksizin kusturulmalıdır. Hasta en kısa zamanda doktora yetiştirilmeli, mümkün ise hastanın yediği mantar örneği de beraberinde götürülmelidir.Hastanede hastanın midesi yıkanarak, aktif karbon uygulamalarına başlanmalı ve hastanın serum-elektrolit dengeleri takip edilerek diürez uygulamalarına geçilmelidir.
Hastanın kliniğinin düzelmesi birçok mantar türünde yanıltıcı olabilir.Bu düzelme mutlaka biyokimyasal ve hematolojik kan testleriyle teyit edilmelidir. Yeterli düzeyde tedavi edilemeyen vakalar ağır karaciğer yetmezliği ve ölümle sonuçlanabilmektedir.”
Kaynak: www.sagliginsesi.com