BIST 9.673
DOLAR 35,22
EURO 36,68
ALTIN 2.962,99
HABER /  GÜNCEL

Manşet Özel’de gergin anlar

Anadolu Üniversitesi'nden yayın yapan 'Manşet Özel'de ortalık karıştı. Bakan Çiçek'in konuşmasının ardından karşıt görüşlü öğrenciler söz alınca tansiyon yükseldi.

Abone ol

Anadolu Üniversitesi'nden yayın yapan ‘Manşet Özel’ programı protestolara sahne oldu. Bakan Çiçek’in konuşmasına tepki gösteren bir öğrenciye bir başkası karşılık verince ortalık karıştı. Adalet Bakanı Cemil Çiçek, 301. maddenin AB'nin bilgisi dahilinde olan bir madde olduğunu belirterek, ''AB veya bazı çevreler işine geldiği zaman yargıya siyasi müdahaleye davetiye çıkarıyor. Ben yargıya müdahale edilmesini doğru bulmuyorum. Bu Anayasa'ya aykırıdır'' dedi. Doğan Yayın Holding (DYH) tarafından Anadolu Üniversitesi'nde düzenlenen ''Anadolu'daki Avrupa Toplantıları 2005'' konulu toplantıya katılan Çiçek, etkinlik kapsamında moderatörlüğünü Mehmet Ali Birand'ın yaptığı ve gazeteciler Taha Akyol, Fikret Bila, Mehmet Y. Yılmaz ve İsmet Berkan'ın yer aldığı ''AB Yolunda Bizleri neler Bekliyor?'' konulu panele, Adalet Bakanlığı ile ilgili bölümlerde protokol kısmından elindeki mikrofonla katıldı. Çiçek, reformların yapılmasının mayınlı tarlada yürümek gibi olduğunu belirterek, mayını patlatmadan buraya getirdiklerini ifade etti. Yargıda konserve kararların olmadığını ve yargı ile vatandaşın karar vermesi arasında fark bulunduğunu anlatan Çiçek, şöyle konuştu: ''Türk yargısına haksızlık yapılıyor. 1963'ten bu yana reformlar yapılsaydı son 3 yıla sıkıştırılmazdı. Bu sıkışma sürecinde en çok sıkışan kurum yargıdır. Adeta her hakim ve savcı, okuduğu dersleri yeni baştan okumak gibi bir durumla karşı karşıyadır. İnsanlar tahammülün üzerinde görev yapıyor. En fazla eğitim yapan Bakanlık biziz. Yargı bütün dünyada ağır işler. Sebebi gayet açık, çünkü yargı bir sonuçtur. Devlet ne kadar hızlı çalışırsa yargı o kadar hızlı çalışır. Fehriye Erdal meselesinde 'tabanca otomatik mi yarı otomatik mi?' tartışması 2 yıldır sürüyor. Bizde olsa 2 saatte karar verilir.'' -''AB VAZGEÇİLMEZ HEDEFTİR''- AB'dekilerin demeç sıkıntısı çektiğinde Türkiye'yi konu alarak demeç vermeye çalıştıklarını ifade eden Çiçek, şöyle konuştu: ''Son zamanlarda yaşanan gelişmeleri böyle anlarım. AB vazgeçilmez hedeftir. Bundan dönüş yok. Ama sağlam basarak yürümek gerekir. Toplumu birbirine kaynaştıran dikiş noktalarına jilet atarsak bir süre sonra bu parçayı tutmakta zorlanırız. 1 Haziran'da yürürlüğe girmiş yasalarla ilgili mesela...Size göre farklı bana göre farklı yasa değiştireceksek o zaman yargıda istikrar kalmaz. Yasaların bütünlüğü bozulur.'' Orhan Pamuk'un savcıya verdiği ifadesinde ''Böyle bir şey söylemedim'' dediğini belirten Çiçek, sözlerine şöyle devam etti: ''Keşke bu konular basın tarafından gündeme getirildiğinde Pamuk basın açıklaması yaparak bu sözleri söylemediğini açıklasaydı. Belki bu davalar da açılmazdı. Bu sıkıntılar yaşanmazdı. Şimdi herkes görevini tam yapmış da yargı yapmamış gibi bir sonuçla yargıyı yargılamaya kalktığınızda o zaman ülkede kurumların yıpranması gibi bir sonuç çıkar ortaya. Hakaret etmeden de düşünce açıklanabilir. Dünyanın hiçbir yerinde hakaret etme özgürlüğü yok. Bu ve benzeri davalar üzerinden yeni bir muhalefet türü geliştirilmeye çalışılıyor. Herhalde Meclis'teki muhalefeti yetersiz bulanlar çok fazla memnun değiller ki, işi bu noktaya getirebilir miyiz diye... Bu çok tehlikeli noktadır. Oraya hiçbirimiz gitmemelidir.'' -301. MADDE...- 301. maddenin AB'nin bilgisi dahilinde olan bir madde olduğunu anlatan Çiçek, şunları söyledi: ''Şimdi gürültü çıkarmanın anlamı yok. Her sabah kalktığınızda Türkiye şunu değiştirsin, derlerse... Bu kravat değiştirmeye benzemiyor. (Niye müdahale etmiyorsun Adalet Bakanı olarak) deniyor... Savcılıklara 1 Haziran'dan itibaren bu konuyla ilgili olarak (Adalet Bakanlığı'nın iznini almanız gerekmiyor, bu kalkmıştır) dedik. Bu niye kalktı? AB istediği için. Sonra da bize Adalet Bakanı olarak, hükümet olarak (Neden müdahale etmiyorsun?) diye soruyorlar. Hani yargı bağımsızdı. Onun için İlerleme Raporu'nda bir sürü eksiklik tespit etmiştiniz. AB veya bazı çevreler işine geldiği zaman yargıya siyasi müdahaleye davetiye çıkarıyor. Ben yargıya müdahale edilmesini doğru bulmuyorum. Bu Anayasa'ya aykırıdır. Böyle olursa ikide bir iktidar değiştiğinde ortada yargı kararı kalmaz. İktidara göre bir karar çıkmış olur. Geçmişte bunun acı tecrübelerini yaşadık. Bunun için ben bu sınırı kesin olarak koymaya çalışıyorum. Son 2 aydan beri yapılan tartışmalarda adeta 'siyaset yargıya müdahale etsin' diye davetiye çıkarılıyor.'' -''YARGILAMA İŞLEMİNDE VIP MUAMELESİ OLMAZ''- Türkiye'nin ayrıcalıklar ülkesi olduğunu ve bunu en çoksöyleyen kişinin kendisi olduğunu ifade eden Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yargılama işleminde VIP muamelesi olmaz. Suçu işleyen kimse, ister bakan, ister yazar, ister sade, ister unvanlı vatandaş... Düz vatandaş işlediğinde ona farklı muamele, çok ünlü ve etiketli olan bir kişiye ayrı muamele... Farkında olmadan şimdi bazı şahıslarla ilgili VIP muamelesi isteniyor. Bıktık bu VIP muamelesinden. Memleketi soyan, talan eden VIP muamelesinden yararlanıyor. Bunun hepsini değiştirmemiz lazım. Nasıl değişmesi lazım, o kadar kolay olmuyor bu değişiklikler.'' -''ANAMDAN EMDİĞİM SÜT BURNUMDAN GELDİ...''- ''3 yıldır reform yapmak için anamdan emdiğim süt burnumdan geldi'' diyen Çiçek, şöyle konuştu: ''Ama biz bunların en ufak tanesini dışarı vurmadan bu noktaya getirmeye çalıştık. Bu ülkede elde ettiği hakkı vermek istemiyor. Kim suç işlerse işlesin adını koydum ben, Dedim ki: (AB ülkelerinde ayrıcalıklar nereye kadarsa gelin oraya indirelim), Bugün savcılardan çok şey bekliyoruz. Birçok suçta savcıların soruşturmayı belli bir yere kadar ya da belli şahıslarla ilgili yapma imkanları var. Onun dışına geldiği zaman herkesin adacıkları, kaleleri, şatoları var. Oradan içeriye girmek mümkün değil. Adalet Bakanı olarak da her doğruyu söylemek gibi bir cambazlığı maalesef yapamıyorum statüm sebebiyle. Olmamam gereken bir zamanda Adalet Bakanlığı yapıyorum.'' -''YARGIYA MÜDAHALE OLMASIN DİYE...''- Kendisine yöneltilen sorularla ilgili söyleyecek her zaman cevabı olduğunu ifade eden Çiçek, şöyle devam etti: ''Yargıya müdahale olmasın diye AB, İlerleme Raporu'na birçok şey yazdı. Ama şunu samimi olarak gördüm. AB bizimle ilgili taleplerinde dürüst olmuyor. Bununla ilgili 50 örnek verebilirim. Futbol oynayacaksak kuralına göre oynayacağız. AB, 11 kişiyle oynarken ben (Türkiye'yi 12 kişiyle oynarım) diyemem. AB'nin Türkiye'ye yönelik itirazlarına karşı, söz konusu uygulamaların AB üyesi başka ülkelerden aldığımızı söyledik. (Onlara bu talebi niye yöneltmiyorsunuz da Türkiye'den mutlaka şunun veya bunun yapılması lazım diyorsunuz?) dediğimizde (Siz onlara bakmayın) Peki onlara bakma, bunlara bakma, 5-6 AB ülkesinde uygulanan sistemi Türkiye'ye getirmek istediğinizde kıyamet kopuyor.'' -ETKİNLİKTE PROTESTO- Öte yandan etkinliğe, Mithat Bereket tarafından hazırlanan ''Manşet Özel'' programıyla devam edildi. AK Parti Eskişehir Milletvekili Murat Mercan, DYH Başkanı Mehmet Ali Yalçındağ ve DYH Yayın Danışmanı Nuri Çolakoğlu'nun konuk olduğu programın, sorular kısmında söz alan bir öğrenci, ''Siz burada AB'yi konuşacağınıza, işsiz üniversitelileri konuşun, asgari ücretin ne kadar olduğunu biliyor musunuz? Burası bizim üniversitemiz. Üniversitede AB propagandası yapamazsınız'' dedi. Bu sırada söz alan bir başka öğrenci de, arkadaşına karşı çıkarak, ''Bunlar sizin kişisel fikirlerinizdir. Üniversite adına konuşamazsın'' dedi. Bunun üzerine her birinin elinde bir kartona yazılmış harfler olan 20 öğrenci ''AB'ciler kampus dışına'' yazılı pankart açtı. Bazı öğrenciler, çeşitli sloganlar atmaya devam edince programın sunucusu Mithat Bereket, öğrencilere hitaben ''Sorularınızı sordunuz, izin verin ben de cevaplarını alayım konuklarımızdan'' dedi. Buna rağmen öğrenciler slogan atmaya devam edince program çekimi sona erdirildi. Salonda protokol kısmında programı izleyen Çiçek, protestolar sırasında salondan dışarı çıkarıldı. Çiçek, buradan ayrılarak Eskişehir Sanayici ve İşadamları Derneği'nin (ESİAD) yemeğine katıldı.