BIST 8.875
DOLAR 34,33
EURO 37,33
ALTIN 3.037,18
HABER /  GÜNCEL

Malta'nın renkli otobüsleri sahneden çekiliyor

Malta, eski karakterli otobüslerini, modern ve verimli bir filoyla değiştiriyor. Ancak adadaki değişiklikten herkes mutlu değil.

Abone ol

Malta'nın merkezi bir otobüs garı olduğu söylenemez.

Onun yerine, başkent Valletta'nın ortasındaki bir açık hava çeşmesinin etrafında yoğun bir otobüs faaliyeti var.

Sabahın erken saatlerinden, gece geç vakte kadar, duman çıkaran otobüsler çeşmenin etrafında dolaşıyor, yolcu alıyor, trafik sıkışıklığıyla baş etmeye çalışıyor ve bazen de yarım saatlik molalar veriyor.

Otobüslerin etrafında koşturan Maltalı yolcuların yanında, bir de otobüslerin fotoğraflarını çeken, gizemli notlar alan ve genel olarak yolcu ve trafik akışını engelleyen turistler fark ediyorum.

Fark ettiklerim beni hiç şaşırtmıyor çünkü Malta'nın otobüsleri oldukça özel.

İngiltere'deki taksiler gibi, araç sahiplerinin aynı zamanda otobüslerin işletmesinden sorumlu olduğu özel bir sistem var.

Şöförler kendi otobüslerini satın alıyor, çoğu zaman da araçları inşa ediyor ya da babalarından miras alıyorlar. Araçların işletmesi ve bakımından da onlar sorumlu.

Karakterli araçlar

Geceleri otobüsleri evlerinin dışına, hatta bazen içine park ediyorlar.

Araçların kendileri de son derece dikkat çekici.

1995'ten beri kanarya sarısına boyanıyorlar, ancak araçların ortak noktaları burada bitiyor.

İsteyen herkes kendi otobüsünü alabilir, inşa ve adapte edebilir ve kullanmak için ehliyet alabilir.

Eğer sarıysa, hareket ediyorsa ve ehliyetiniz varsa, yola çıkabilirsiniz.

İşte bu nedenle de, her bir araç, sahiplerinin karakteri kadar özgün.

Otobüslerle ilgilenen turistlerden bir kaçıyla sohbet ediyorum.

Malta'daki otobüslerin ortalama 35 yaşında olduğunu, bir kısmının 50 ve hatta 60 yıldır kullanıldığını öğreniyorum.

İkinci Dünya Savaşı sonrası girişimci Maltalılar, eski İngiliz ordu araçlarını satın alıp, parçalarına ayırdıktan sonra, bu parçalarla otobüsleri inşa etmişler.

Otobüslerin çoğu hala kullanılıyor, ancak bu durum yakın zamanda değişecek.

3 Temmuz'da Malta Ulaşım Kuruluşu, otobüsleri Arriva yapımı yeni bir filoyla değiştirecek.

Fakat ben eski ve güzel bu makinalarla biraz daha vakit geçirmek istiyorum.

Öfke ve üzüntü

Klasik bir Malta otobüsünün olmazsa olmazı, aracın arkasına elle yazılan sloganlar.

Defterime kaydettiklerimden birkaçı şöyle: "Sonsuza kadar genç," "Işık hızı," "Güven," "Tozumu yutun," ve benim kişisel favorim: "İnsanların ne dediği umrumda değil - yeterince güçlüyüm."

Çeşmenin etrafındaki tezgahlardan birinden içecek alırken, Charlie Xerri isimli, nazik, saçları beyazlamış, gözlüklü ve hafif kekeme şöförle tanışıyorum.

Bir Malta otobüsünün buruşmuş, siyah beyaz fotoğrafını çıkarıp gösteriyor.

"1968'de çekilmişti" diyor ve kaputun yanında duran 16 yaşında bir oğlana işaret ediyor: "Bu benim. Kondüktör olarak işe yeni başlamıştım. Diğeri ise babam, otobüs onundu."

Otobüs sahibi diğer şöförler gibi, Charlie'ye de Malta hükümeti tazminat ödemiş ve Arriva'da bir pozisyon önermiş.

Ancak 55 yaşın üstünde olduğu için kendisine gönüllü emeklilik de teklif edilen Charlie, bu teklifi kabul etmiş.

"Genç şöförlerden bir kısmı çok kızgın" diyor.

O ise, adanın renksizleşecek olmasına üzgün.

Ancak kararın pratik önemi var.

Eski otobüsler çevreye zarar veriyor, güvenilir ve ekonomik de değiller. Dolayısıyla, çoğu insan kendi aracını kullanmayı tercih ediyor.

Bu da, Malta'nın Avrupa'nın en yoğun araba trafiğine sahip ülkesi olmasına yol açıyor.

Ülkede modern bir otobüs sistemine ihtiyaç büyük.

Ancak gene de, eski otobüsünün ıskartaya çıkarılmasının kalbini kıracağını söylüyor Charlie, sonra da omuzlarını silkip işe dönmesi gerektiğini.

Otobüsünü görebilir miyim diye soruyorum ve çeşmeye doğru birlikte ilerliyoruz.

Çaput ve görkemli sarı otobüs, 1940'larda Charlie'nin babası tarafından inşa edilmiş.

Charlie motoru çalıştırıyor, el sallıyor ve yola koyuluyor.

Uzaklaşırken, yakındaki bir otobüsün arkasındaki sloganı görüyorum.

"Hepsi, hiçbir şey içindi" diyor.