Malatya'daki Paralel Yapı davasının sanıkları bugün hakim karşısına çıktı. Açılan davanın tutukla sanıkları tahliyelerini isterken, ifade veren 33 sanık ise beraatlerini istedi.
Abone olMalatya'da" Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması'na (FETÖ/PDY) yönelik yürütülen soruşturma kapsamında "silahlı terör örgütüne üye olmak, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet" suçlarından 10'u tutuklu 33 sanığın yargılanmasına başlandı.
Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada tutuklu sanıklar Zekai Işık, Gökhan Gökbulut, Suat Sarın, Kubilay Karaaslan, Muzaffer Erşan, Yücel Yılmaz, Turan Canpolat, Turgut Altın, Kaan Emre Öztaş, Halil Kayış ile tutuksuz sanıklar Hikmet Özbay, Bayram Eken, Nurettin Karabekmez, Haşim Oskaloğlu, Sadullah Ilıcak, Ömer Fatin Nalçacı, Murat Bolelli, Mahmut Oruç, Yakup Öztürk ve Nüvit Eray Erenler hazır bulundu.
Gökhan Gökbulut, savunmasında, hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, Beşer ve Kardelen Eğitim Kurumlarındaki hisselerini cezaevine girdikten sonra devrettiğini ileri sürdü.
Gökbulut, Malatya Aktif İş Adamları Derneği'nin (MAKİAD) bir dönem başkanlığını yaptığını ve halen üyesi olduğunu belirterek, cemaat adına burs, bağış, kurban adı altında para toplamadığını savundu.
Kendisi aleyhinde ifade veren Mehmet Tanrıverdi'nin yönetim kurulu başkanı olduğu Kardelen A.Ş'de çaycılık işlerini yaptığını belirten Gökbulut, tutuklu kaldığı dönemde maddi kayıplar yaşadığını bu nedenle beraat ve tahliyesini talep etti.
Sanık Kubilay Karaaslan da Beşer ve Kardelen Eğitim Kurumlarına ortak olduğunu, her iki şirketteki hisselerini de devrettiğini iddia ederek, MAKİAD'da bir dönem başkanlık yaptığını, cezaevine girdikten sonra bu dernek üyeliğinden ayrıldığını öne sürdü.
Tutuklu kaldığı süreçte ailesinin ve kendisinin çok zorlandığını ifade eden Karaaslan, "Ben bugüne kadar biriyle kavga dahi etmedim. Silahlı terör örgütü suçlamasına anlam veremedik. Mehmet niye böyle bir şey yaptı anlamadım. Herhangi bir terör örgütü üyeliğim ve para toplamam söz konusu değil. Terör örgütü suçlaması son derece ağırıma gitti. İl imamı olduğu iddia edilen şahısların il imamı olup olmadığını bilmiyorum. Ben şirket çalışanlarımdan nasıl talimat alayım." dedi.
Sanık Muzaffer Erşan ise suçlamaları kabul etmeyerek, herhangi bir terör örgütüne üye olmadığını ve finans sağlamadığını iddia etti. Erşan, "Geçen yıl vergide 6. ihracatta da bölge birincisi oldum. Bütün zamanımı işlerime ayırmaya çalıştım. Kardelen Eğitim Kurumları şirketinden 2 yıl önce ayrıldım. MAKİAD'da da 2 dönem başkanlık yaptım. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum. Bana iftira attıklarını düşünüyorum. Malatya'da herkes beni tanır. Ben bu kadar mağduriyet yaşamayı hak etmedim." ifadelerini kullandı.
Erşan, emniyette verdiği ifadesini kabul etmeyerek, Eyüp Doğan'ın eğitim kurumunda matematik öğretmeni ve eğitim danışmanı olarak çalıştığını, il imamı olup olmadığını ise bilmediğini kaydetti.
Erşan, mahkeme başkanının, "Cemaatin Malatya kasası" olduğu yönündeki iddiaları hatırlatması üzerine, "Ben kendi kasamı tutamıyorum bunu nasıl yapayım." şeklinde konuştu.
Sanık Suat Sarın da hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, devlete zarar verebilecek hiçbir organizasyonun içinde olmadığını, mağduriyet yaşadığını belirterek, bu nedenle beraatını ve tahliyesini talep etti.
Halil Kayış ise emniyet imamı olduğu iddialarını kabul etmeyerek, "Ben İmam Hatip Lisesinde öğretmenim. Malatya'ya geldiğimde 70 kilometre uzaklıktaki okula atandım. Kışın zor gidip geliyordum. Eş durumundan Malatya'ya gelebildim. Kendi tayinini yaptıramayan bir kişi nasıl emniyet mensuplarını tayin etsin? Tahliyemi ve beraatımı istiyorum." dedi.
Kaan Emre Öztaş da suçlamaları kabul etmeyerek, toplanan paraların kendisine teslim edildiği iddialarını yalanladı. Öztaş, kendileri aleyhinde ifade veren Mehmet Tanrıverdi adına açılan hesaptan yapılan para sirkülasyonundan haberi olmadığını savundu.
Turgut Altın da işsiz olduğu için Malatya'dan Batman'a gittiğini ve burada gözaltına alındığını anlatarak, hakkındaki suçlamaları kabul etmedi.
Sanık Yücel Yılmaz ise il imamı olduğu iddiasını kabul etmeyerek, herhangi bir terör örgütüne üye olmadığını ileri sürdü.
Yılmaz, Kahramanmaraş'ta özel bir okulda görev yaparken çocuğunun tedavisi nedeniyle Malatya'ya geldiğini ve burada HÜGEM dershanesinde matematik öğretmeni ve eğitim danışmanı olarak görev yaptığını anlatarak, suçlamaları kabul etmedi.
İl imamı olduğu iddia edilen Zekai Işık ise Burdur'dan il vaizi olarak görev yaparken Malatya'ya tayin edildiğini, il imamı olmadığını, dershanelerin muhasebecisi ve şu anda firarda olan Ramazan Çiftçi’yi uçak bileti alırken tesadüfen tanıdığını, kendisi adına havale yapan Mehmet Tanrıverdi'yi ise tanımadığını iddia etti.
Sanık Avukat Turan Canpolat ise hakkındaki suçlamaları kabul etmeyerek, terör örgütü üyesi olmadığını ve operasyonun yapıldığı sabah avukat olarak sanık Muzaffer Erşan'ın evine gittiğini belirtti.
Canpolat, şüpheli olması için sahte belge hazırlandığını iddia ederek, M.C. adlı şahsın dosyadan çıkartıldığını ve kendisinin eklendiğini ileri sürdü.
Tutuksuz sanıklar Yakup Öztürk, Mahmut Oruç ve Ömer Fatin Nalçacı da haklarındaki suçlamaları kabul etmedi.
Duruşmaya bir süre ara veren mahkeme heyeti, tutuklu sanıklardan Gökhan Gökbulut, Kubilay Karaaslan, Muzaffer Erşan, Suat Sarın ve Halil Kayış'ın adli kontrol kararıyla yurt dışı yasağı getirerek tutuksuz yargılanmak üzere tahliyesine, diğer 5 sanığın ise tutukluluk halinin devamına karar verdi.
Heyet duruşmayı 26 Temmuz'a erteledi.
Cumhuriyet Savcısı Aziz Yaşar Yetkinoğlu tarafından hazırlanan ve 171 sayfadan oluşan iddianame 33 sanığa "Silahlı terör örgütüne üye olmak, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet" suçları yöneltilmiş, şüpheliler hakkında 10 yıldan 20 yıla kadar hapis istenirken, Mehmet Tanrıverdi hakkında etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması talep edilmişti.