BIST 9.693
DOLAR 35,22
EURO 36,68
ALTIN 2.965,39
HABER /  GÜNCEL

Mahkemeden Can Dündar ve Erdem Gül kararı!

Can Dündar ve Erdem Gül'ün yargılandığı "MİT TIR'ları haberi" davasında mahkemeden karar çıktı.

Abone ol

Can Dündar "devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak" tan suçlu bulundu. 5 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Mahkeme Erdem Gül'ü de "devletin gizli kalması gereken bilgilerini açıklamak" tan suçlu buldu ve 5 yıl hapis cezasına çarptırdı.

MİT TIR'larının durdurulmasına ilişkin görüntü ve haber yayınladıkları gerekçesiyle yargılanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Erdem Gül hakkında mahkeme kararını açıkladı.

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi sabah 10.30 sıralarında başlayan duruşmaya, saat 17.13'te nihai sonucunu açıklamak üzere ara verdi. Mahkeme yaklaşık 2 saat 40 dakikalık aradan sonra kararını açıklamak üzere tarafları duruşma salonuna çağırdı.

MAHKEME BAŞKANI SALDIRIYI KINADI

Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar, Can Dündar'a yönelik silahlı saldırıyı kınadı. Başkan Rüzgar, "Bu alçakça bir saldırıyı kınıyoruz. Heyet olarak hayretle karşıladık. Şiddetle ve lanetle kınıyoruz" dedi.

KAPALILIK KARAR SIRASINDA KALDIRILDI

Mahkeme, sanık avukatlarının talebi üzerine hükmün açıklanması sırasında izleyicilerin duruşma salonuna alınmasına karar verdikten sonra hükmünü açıkladı.

KARAR OYBİRLİĞİYLE ALINDI

Mahkeme heyeti kararı oybirliğiyle verdi. Kararda, sanıklar Can Dündar ve Erdem Gül'ün "Örgütle organik ilişkilerinin varlığının iddia edilmediğini, cebir ve şiddet kullanmadıklarının açık olduğunu, TIR'ları durduran ve yargılanmakta olan sanıklarla önceye dayalı veya eylem sırasında herhangi bir irtibat ve ilişkilerinin bulunmadığı" gerekçeleriyle "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek" suçundan beraatlerine karar verdi.

GİZLİ KALMASI GEREKEN BİLGİLERİ TEMİN VE AÇIKLAMA SUÇU OLUŞTU

Heyet, "Devletin güvenliğine ilişkin gizli kalması gereken bilgilerini siyasal veya askeri casusluk maksadıyla temin etmek ve açıklamak" suçuna ilişkin kararında ise "Sanıkların başka bir devletle veya terör örgütüyle anlaşma olgusunun dosya kapsamı itibariyle hukuka uygun şekilde elde edilmiş delillerle ispat edilemediği" ifadelerini kullandı. Mahkeme, "Eyleminin oluş ve kabule göre bir bütün halinde devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri temin etmek ve açıklamak" suçları kapsamında değerlendirilmesi gerektiği vurgulandı.

CAN DÜNDAR'A 5 YIL 10 AY HAPİS CEZASI

Bu nedenle "Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklamak" suçundan sanık Can Dündar, "Haberi, ulusal çapta yayın yapan genel yayın yönetmenliği yaptığı gazetede manşet haber olarak yayınlanması, görüntülerin sayısı ve niteliği karşısında suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesinde kullanılan araç, suçun işlendiği zaman ve yer, meydana gelen tehlikenin ağırlığı, suç konusunun önem ve değeri, sanığın kasta dayalı kusurunun ağırlığı ve yoğunluğu" gerekçe gösterilerek önce 7 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Sanığın geçmişi, sabıkasız oluşu ile cezanın geleceği üzerindeki etkileri dikkate alan heyet, Dündar'ın lehine cezasını 5 yıl 10 ay hapis cezasına indirdi.

ERDEM GÜL'E 5 YIL HAPİS

Sanık Erdem Gül ise aynı suçtan ve aynı gerekçelerle önce 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı, Gül'ün bu cezası da yine sabıkasız oluşu nedeniyle 5 yıl hapis cezasına indirildi. Heyet, hükümle birlikte her iki sanık hakkındaki yurtdışına çıkış yasağını da kaldırdı.

ÖRGÜTE YARDIM SUÇUNDAN DOSYA AYRILDI

Heyet, "Silahlı terör örgütüne üye olmaksızın bilerek ve isteyerek yardım etme" suçundan ise "FETÖ/ PDY örgütünün varlığı yönünde kesin bir yargı hükmü mevcut olmadığı, varlığı yönünde henüz kesin bir yargı hükmü mevcut olmayan bir örgüte yardım etmek şeklinde yüklenen suçtan herhangi bir suretle hüküm kurulamayacağı" gerekçeleriyle sanıklar hakkındaki bu dosyanın ayrılmasına karar verdi.

MİT'E VEKALET ÜCRETİ ÖDEYECEKLER

Kararda, ayrıca sanıkların davada "katılan" sıfatı bulunan MİT Müsteşarlığı'nın avukatına 3 bin 600 lira vekalet ücreti ödenmesine hükmeden mahkeme, katılan Recep Tayyip Erdoğan'ın avukatına ise bu yöndeki suçtan beraat verildiği için herhangi bir vekalet ücret ödenmesi yer olmadığına hükmetti.

CAN DÜNDAR MAHKEMENİN KARARINI DEĞERLENDİRDİ

Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül duruşma sonrası adliye önünde mahkemenin kararını değerlendirdi.

"Kararı öğrendik az önce. Aslında şöyle söyleyeyim; 2 saat içinde 2 suikast yaşadık" diyen Can Dündar, "Birisi silahlıydı, diğeri yasaldı. İlk suikast sizlerin gözleri önünde oldu. 2'nci suikast kapalı oturumda gerçekleşti. Bir habercilik suçundan ben 5 yıl 10 ay, Erdem 5 yıl ceza aldı. Bu ceza sadece bizi sindirmeye, susturmaya yönelik değil. O kurşunlar sadece bizi susturmaya, sindirmeye, gazetemizi yazamaz hale getirmeye yönelik değil. Aynı zamanda sizleri, hepimizi, Türkiye basınını yazmaktan, konuşmaktan korkar hale getirmek için yapılmış bir suikasttır. Bu hukuki bir suikasttı. Ve baştan beri biz yaptığımızın gazetecilik olduğunu savunuyorduk. Anayasa Mahkemesi bizi tescil etti. 'Evet bu bir gazetecilik, ifade özgürlüğü kapsamında bir haberciliktir' dedi. Ve mahkeme, Anayasa Mahkemesi'nin kararını elinin tersiyle iterek bunun bir suç oluşturduğunu söyledi" ifadesini kullandı.

"BİZ DOĞRU BİLDİĞİMİZ GİBİ YAZMAYA, KONUŞMAYA, SÖYLEMEYE DEVAM EDECEĞİZ"

Saldırıyla ilgili şikayette bulunacaklarını söyleyen Dündar sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz baştan beri asıl eylemin suç olduğunu, bunu ifade etmenin suç olmayacağın söyledik. Ve karşımızda Cumhurbaşkanı'nı bulduk. Cumhurbaşkanı biliyorsunuz başından beri bu davanın savcısı gibi davrandı.

Tehdit etti, hedef gösterdi, şantaj yaptı. Ve sonunda bu şantajdan, bu tehditlerden vazife çıkaran birilerinin silahla ateş açmasına yol açtı. Dilerim bu bir ders olur. Bunun utancından dilerim utanır ve bir daha bir gazeteciyi hedef gösterirken 2 kere düşünür. Bugün çok iyi biliyoruz ki; haftalardır, aylardır aldığımız tehditlerin ve bugün burada sıkılan silahtan çıkan kurşunların nedeni bizzat bu devletin en üst kademesi tarafından hedef gösterilmemizdir. İster istemez şunu söylüyoruz ki bu kararda da bu devletin en üst kademesinden bizzat verilen talimatların rol oynadığı endişesi sonsuza kadar yaşayacaktır. Ama bizi sindirmeye yeter mi? Bu kurşunlar, kararlar yeter mi? Asla... Biz doğru bildiğimiz gibi yazmaya, konuşmaya, söylemeye devam edeceğiz. Bu tehditler, baskılar asla bizi yıldırmayacak. Yeter ki bu tehditler kalan basın mensuplarını yıldırmasın. Eğer yazarsak başımıza bunlar gelir diye düşündürmesin. Asıl hedef budur. Hepimiz çok cesur olmak zorundayız. Hepimiz bütün bu kararlara, kurşunlara rağmen gerçeği öğrenme hakkını halktan esirgememek adına; kendi mesleğimizi, düşünce hürriyetini, basın özgürlüğünü savunmak adına her zamankinden çok cesur ve kararlı olmak zorundayız."

"SADECE HABER YAPTIK"

"Bu Türkiye’nin ilk kez yaşadığı bir saldırı değil. Çok kısa bir zaman önce biz hapisteydik. Hapse girdiğimiz ilk günlerde Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi öldürüldü" diyen Erdem Gül, "Hatırlayalım nasıl öldürüldü? Hemen öncesinde kendisini hukuki değil artık siyasileşmiş bir davanın aktörü olarak gördük ve toplumsal, siyasal bir linç işlendi. Önce zaten bir mahkemede normal bir hukuk kurumunda yargılamak yerine başka bir linç uygulanıyor Türkiye’de. Sonrasında da öldürüldü. Bunu hep yazdık, çizdik gazeteciler olarak ekranlarda konuştuk. Dolayısı ile bugün ki saldırı çok ciddi bir şey, buna benzeyen bir şey. Hukuku yeterince eğip, bükemediğiniz zaman ya mahkemelerde hukuki olmayan kararlarla insanları susturmaya çalışıyorsunuz ya da katletmeye çalışıyorsunuz. Bu çok alçakça bir şey. Bizim bugün ceza aldığımız haberler Türkiye böyle olmasın diye yapılan haberlerdi zaten. Biz o haberleri yaptığımız tarihlerde Türkiye’de katliamlar süreci başlamıştı. Sağda, solda yasadışı silahlar olmasın, çocuklar ölmesin, Ankara'da garda, Suruç'ta, İstanbul'da katliamlar olmasın diye bu haberi yaptık. Şu anda da bu duygu içindeyiz. Bunun dışında hiçbir amacımız yoktu. Bir tane eli kanlı katil bir tane ülkenin en önde gelen gazetecisinin yargılandığı bir davanın duruşması için verilen arada öldürmeye teşebbüs edebiliyorsa burası yaşanacak bir Türkiye değildir. Türkiye'yi bu şekilde gerilim, çatışma, kutuplaşma, kaos ortamı içinde yönetmeye çalışan siyasilerin sorumluluğu vardır. Zaten insanları tek tek tehdit etmeye gerek yok. Siyasi demeçlerle insanlar tehdit ediliyor, hedef gösteriliyor. Aldığımız ceza bizim için çok önemli ve moral bozukluğu yaratacak değil. Biz gazeteciyiz ve burada verilen ceza gazeteciliğe verilmiştir. Sadece haber yaptık. Bu cezayı veriyorlarsa bizde bu cezayı kabul etmiyoruz" ifadesini kullandı.

"SİLAHI GÖRÜNCE DİREKT ÜSTÜNE DOĞRU YÜRÜDÜM"

Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar ise "Bir refleksti aslında. Silahı görünce direkt üstüne doğru yürüdüm. Ve herhalde ağzından tutup, geri itmeye çalıştım. O sırada Çanakkale milletvekilimiz de üstüne doğru gitti. O sırada ateş açtı. Biz o esnada elini aşağıya ittik galiba. O sırada yere gitti kurşunlar, NTV’ den bir arkadaşımız yaralandı galiba. Refleksti, herkes yapardı diye düşünüyorum. Korkmadım, direkt buna mani olabilirim diye düşünceyle üzerine yürüdüm" diye konuştu.