Balyoz Eylem Planı davasının duruşmasında Mahkeme Başkanı Hakim ile Üye hakimler arasında ciddi görüş ayrılığı gün yüzüne çıktı
Abone olBalyoz davasında ilginç bir gelişme yaşandı. 162 sanığın tahliyesinin istendiği duruşmada mahmeke heyeti arasında görüş ayrılığı çıktı.
Mahkeme başkanı hakim Gölcük donanmadan gelen yeni belgelerin eski belgelerin fotokopisi olduğunu vurgularken, üye hakimler belgelirn yeni olduğunda ısrar etti. Mahkeme Başkanı planın yapıldıktan sonnra hiç bir teşebbüsü olmadığı için buna hukukun cevap veremediğini de kaydetti.
ÜYE HÂKİMLER: Gölcük’te önceden elde edilen delillere ek gizlenmiş yeni delil elde edildi.
BAŞKAN HÂKİM: Belgeler eskilerinin kopyası. Değişen bir şey olmadan tutuklama adil mi?
Balyoz davasında “Hükümeti ortadan kaldırmaya eksik teşebbüs ettikleri” gerekçesiyle yargılanan, aralarında eski 1’inci Ordu Komutanı emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın da bulunduğu 162 askerin tutuklama ve yakalama kararına yaptığı itiraz, İstanbul 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nce oy çokluğuyla “kesin” olarak reddedildi.
Karar, itirazın reddedilmesi yönünde görüş bildiren üye hâkimler Mehmet Ekinci ve Birol Bilen ile karşı oy kullanan Mahkeme Başkanı Şeref Akçay arasındaki büyük görüş farklılıklarını da ortaya koydu. Kararın gerekçesindeki görüşler şöyle:
YENİN DELİLLER VAR
Ekinci ve Bilen: Gölcük’te daha önceden elde edilen delillere ek olarak gizlenmiş halde çok sayıda yeni delil elde edildi.
Akçay: Gölcük’teki belgeler eskilerinin birer kopyası. Yeni delilmiş gibi kabul edilemez.
Ekinci ve Bilen: Deliller tam olarak toplanmamış.
Akçay: Toplanacak hangi delil var?
Ekinci ve Bilen: Haklarında tutuklama ve yakalama kararı çıkarılan sanıkların tümü hakkında kuvvetli suç şüphesi, delil karartma tehlikesi var.
KARAR ADİL Mİi?
Akçay: Daha önce aynı sanıkların 102’si hakkında ‘Kaçma şüphesi var’ diye yakalama kararı çıkartılması, değişen herhangi bir şey olmadan bu kez tutuklama kararı verilmesi adil midir?
Ekinci ve Bilen: Tutuklama ve yakalama kararı CMK’nin 100’üncü maddesi gereğince ölçülü.
Akçay: İddianamede de cevabı olmayan şu soruya hukuken cevap verilmediği müddetçe bu dava sonuçlanamaz. Sanıklar 5-7 Mart 2003 tarihindeki toplantıdan sonra eylemlerini devam ettirecek herhangi bir icrai faaliyette bulunmuşlar mıdır? Bu eylemler sadece plan aşamasında kalıp başkaca bir faaliyet olmadığına göre teşebbüs müdür yoksa ihtiyari ile vazgeçme durumu mudur?