BIST 8.633
DOLAR 34,35
EURO 37,44
ALTIN 3.025,05
HABER /  POLİTİKA  /  MHP

Mağdur ülkücüler nasıl ikna edilecek?

12 Eylül'de işkence gören, Mamak'ın yoksul gecekondusunda yaşayan ülkücüler bu pakete nasıl 'evet' diyecek?

Abone ol

İNTERNETHABER

Şu satırlar çok sarsıcı: "MHP, Mamak’ın gecekondularının yoksul gençlerine, Devlet Mahallesi’nin tuzu kuru sakinlerinin zümrevi çıkarlarını savundurtabiliyor."

Yukarıdaki sözler Star Gazetesi'nden Berat Özipek'e ait. Özipek, MHP'nin anayasa paketine karşı çıkmakla 12 Eylül döneminde işkenceden geçmiş olan ülkücüler arasında ters bir orantı kuruyor.

CHP TAMAM DA MHP'YE NE OLUYOR

CHP'nin bürokrasiyle dansına dikkat çeken Star yazarı önce şu tespiti yapıyor: CHP’nin anayasa değişiklik paketine karşı çıkması gayet normal. O esas olarak ayrıcalıklı zümrenin çıkarlarını savunan bir parti. CHP bu düzenin kendisine sağladığı imtiyazların aşınmasını istemiyor ve bu yüzden de yargı oligarşisine dokundurtmamaya çalışıyor. Bu parti sosyal piramidin üstündeki küçük, ayrıcalıklı üçgeni temsil ediyor ve çıkarlarını savunduğu zümreyi halk çoğunluğuyla eşitleyecek her demokratikleşme adımını bir saldırı olarak algılıyorlar. Baykal’ın yargı reformundan vazgeçilmesi halinde diğer bütün değişikliklere razı olacaklarına ilişkin açıklamasının anlamı bu (Ve tabii ki onun bu itirazı, aslında bu paketin en önemli ve dolayısıyla en vazgeçilmez maddelerinin hangileri olduğuna da işaret ediyor). Kısacası egemen zümrenin ve onun bürokratik oligarşisinin partisi olarak CHP’nin elinden geldiğince bu reforma karşı çıkması anlaşılır bir durum.

MHP'NİN TABANI PİRAMİDİN AŞAĞISINDA

Sosyolojik olarak CHP'nin tam tersine MHP'nin dayandığı kitlelerin pramidin aşağısında yer aldığına dikkat çeken Özipek'in vurucu tespiti şöyle: Dayandığı taban bakımından anlaşılmaz olan MHP’ninki. Çünkü bu parti, tam tersine, piramidin alt ve orta sınıflarına dayanıyor. Yani toplumun oligarşik düzenin mağduru olan ve ayrıcalıklı zümrenin yargı erkinin olduğu gibi korunmasından hiçbir çıkarı olmayan sınıflarından oy alıyor. Kısacası MHP, esas olarak AK Parti ve BDP’ninkiyle aynı sosyolojik zemine oturuyor. Öyleyse nasıl oluyor da, bu ayrıcalıklar düzeninin sacayaklarından bir olan (şimdilerde en işlevsel sacayağı olan) ve verdiği kararlarla hep piramidin tepesindekileri memnun eden, bu yüzden “CHP ile kanka” olan, halktan bağımsız biçimde kendi kendisini seçen doğal CHP’li bir yargı erkinin değişmesine takoz koymaya çalışabiliyor? Nasıl oluyor da Kürt sorununun çözümünü en çok istemesi gereken, çünkü bu kavga devam ettiği sürece Kürt veya Türk, hep alt sınıfların çocuklarının öldüğünü gören bir parti, kendi tabanının çocukları için böylesine hayati önem taşıyan bir açılıma karşı çıkabiliyor? Sahi nasıl oluyor? Bir partinin kendi tabanının çıkarlarına bu kadar ters bir siyasi tutum almasının hikmeti nedir? Acaba devletin zorlaması veya liderin saplantısı mı? Belki bunlar da etkili olabilir, ama kitle nasıl kendi çıkarlarına tam ters bir siyasi çizgiye ikna edilebiliyor?

TUZU KURULARIN ÇIKARINI SAVUNMAK

Özipek'in sosyolojik tespitleri bununla da sınırlı değil. Mamak'taki gecekonduların tuzu kuru kesimin çıkarlarını savunmadik ters orantıya dikkat çeken yazar, yazısını şöyle tamamlıyor: İşte burada “ideoloji” devreye giriyor. İdeoloji, hakikati çarpıtıyor ve asıl sorunu gizleyip, meseleyi bambaşka ve sahte bir şekle büründürüyor. Akı kara, karayı ak göstermek için kullanılıyor. MHP’nin milliyetçilik ideolojisi de böyle bir işlev görüyor. Milliyetçilik körlük yapıyor. İşte bu yüzdendir ki MHP, Mamak’ın gecekondularının yoksul gençlerine, Devlet Mahallesi’nin tuzu kuru sakinlerinin zümrevi çıkarlarını savundurtabiliyor. Aklın, mantığın vicdanın sesi sloganlarla bastırılıyor, hakikati bulmayı sağlayacak en hayati sorular marşlarla boğuluyor, hakikatin üstü bayraklarla örtülüyor ve sonuçta bir grup insan kendi cellatlarına hizmet eder hale getirilebiliyor. Şimdi, savundukları düzenin çirkin yüzünü 12 Eylül işkencehanelerinde gören bazı ülkücüler, kurucusu oldukları partinin bugün CHP’yle birlikte 12 Eylülcü safta yer almasına sitem ediyorlar. Evren’e yargı yolunu açan değişikliğe karşı çıkmanın anlaşılmaz olduğunu düşünüyorlar. Aslında anlaşılmaz değil. İdeolojinin işlevi tam olarak bu ve bu gerçekleşiyor.

ÜLKÜCÜ CAMİA REFERANDUMA 'EVET' DEMELİ

Türkeş'in yakın çalışma arkadaşı Prof. Turan Güven, ülkücülerin büyük çoğunluğunun referandumda 'evet' oyu kullanabileceğini iddia etti. Turan'ın görüşlerini okumak için ikinci sayfaya geçin

[PAGE]



 Alparslan Türkeş’in MHP Gençlik Kolları başına getirdiği çalışma arkadaşı Prof. Dr. Turan Güven, ülkücülerin sivil anayasaya destek vermesi gerektiğini belirterek mkarşı çıkılması durumlunda ülkücülerin tenakuza (çelişki) düşeceğini söyledi. Güven, “Ülkücüler işkence görürken hazırlanan bir anayasada yapılacak değişikliğe, milliyetçi olan her insan destek verecektir” dedi.

Star'dan Yakup Bulut'un haberine göre Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turan Güven, anayasa değişikliğine karşı çıkan MHP’nin siyasetine halkın yanıt vereceğini söyledi. “Sivil bir insanın 1982 Anayasası’nı savunması mümkün değil” diye konuşan Güven, şöyle konuştu:

“Ocak olarak ülkücülerin karşı durduğunu söylemek mümkün değil. Çünkü 1980’de yapılan ihtilalden en çok ülkücüler zarar görmüştür. Haksız yere çok içeride kaldılar. Darbe döneminde idam edilenler oldu. İşkence görenlerden birisi Muhsin Yazıcıoğlu’dur. Birçok arkadaşımız haksız yere hapis yattı. Arkadaşları, ülküdaşları içeride yatarken hazırlanan bir Anayasa’yı ülkücü camia savunmaz. Bu büyük tenakuz olur.”

Yeni düzenlemelerin ülkücü tabanda büyük yankı bulduğunu söyleyen Güven, “Görüştüğümüz insanların büyük bir çoğunluğu bu değişiklikleri istiyor. Meclis’te milletvekillerinin de buna destek olmasını umut ederim” diye konuştu. “Darbe Anayasası dünyaya açılan bir Türkiye’nin önünü kapayacaktır” diyen Güven halkoylamasına gidilmesi durumunda milliyetçi ve ülkücü camianın büyük çoğunluğunun değişikliklere “Evet” diyeceğini kaydetti.