Radikal Gazetesi'nin 'radikal' yazarlarından Perihan Mağden'in bu yazısı ortalığı karıştıracak. Mağden, Atatürk'ü Tanrısallaştıran çevrelere verdi, veriştirdi.
Abone olRadikal Gazetesi'nin 'radikal' yazarlarından Perihan Mağden, Atatürk'ü Tanrısallaştırılan kişi ve kurumları topa tuttu. Mağden, dediği çevreleri son derece ağır eleştirdi. Radikal yazarının bu makalesi bomba etkisi yaratacak cinsten:
- Türk Nasyonal Sosyalizmi, burgu makarnalık değil de, burguçluk diyebileceğimiz fantastik modellerde varlığını sürdürebilmek için cansiperane bir mücadele vermekte.
Latife Hanım'ın o en baharında kesip attığı hayatından kalanları; onca sansürlenmiş/perdelenmiş/zımni bir ev hapsiyle geçirilmiş o hicranlı ve hakikatli hayatçıktan arta kalanları, BİZLERİN görmemesi için verdikleri kanlı canlı mücadeleye bakın bir.
BİZLERle kasıtleri herkes -Potansiyel Kem Gözler. Çok büyük bir olası düşman kitlesi.
Latife Hanım'ın etten ve kemikten ibaret gerçek bir insan olduğuna, kendini Uluğlar Uluğu Mustafa Kemal ATATÜRK'ün, TANRISAL'ın yani, Seçilmiş Eşi olarak görmek yerine, çevresindekilerin ağır kuşatılmışlığı altında aşırı pohpohlanan bir liderin çok yalnız bırakılmış 'eşi' olarak görebilmemiz ihtimalinin, vahim endişesi ile-Nitekim biliyoruz Latife Hanım'ın yukarı kattan, aşağıda yemek salonunda cereyan eden başı sonu belli olmayan tahammülfersa rakı sofralarına, topuklarını vurarak tavır koyduğunu.
Biliyoruz camı açıp 'Kemal!' diye bağıracak kadar (kocasına!) kendini normal bir devlet başkanının, normal bir 'eşi' zannettiğini, zannedebildiğini.
TANRISAL'a karşı yapılan tüm bu densizlikleri, diğer sevgilileri, nerdeyse ebedi kumaları sineye çekmemesindeki cüreti -O cüretin bizlerde uyandırması 'farz' dehşetengizlik hissini.
Tüm bu tarifeyi biliyoruz: Çocukluğumuzdan beri gittiğimiz yazlık evlerin aklımıza kakılmış vapur tarifeleri gibi.
Ama bildiklerimizle yetinmek, mümkünse onları 'rivayet' 'tevatür' 'iftira' 'kara çalma' 'abartı' 'münasebetsizlik' tarzı etiket örtülerle örterek geçip gitmek yerine-Evet! Bastırılmış Tarih ülkesi burası. Kemalizm'i 'ideoloji' olarak kakalayacaksan, gazlayacaksan, ısrarcıysan bu primitif kıymeti kendinden menkul tanımında ideolojinin-Ağır bir panzehir (ve esasında zehir) olarak onlarca yıldır kullanmakta olduğun Kemalizm, tüm gücünü senin uyduruk/şişirilmiş/yalan yanlış Resmi Tarih tasvirlerinden, menkıbelerinden, ağıtlarından almakta ise-Evet! Senin için hakiki bir insan olan, dahası kişilikli, eğitimli, bağımsız tabiatlı BİR KADIN olan Latife Hanım'ın kaleme aldığı Fransızca yazılmış aşk romanı da bir tehlike içerir, mektupları da, notları da, defterleri de, sergüzeşti de.
Senin için herrrr şey bir tehlike içerir Mankafa İdeoloğum!
Senin için Mustafa Kemal'in TANRISAL olmadığına: aynen senin gibi, benim gibi etten kemikten bir insan olduğuna delalet teşkil edebilecek her küçük, insani şey vahim bir tehlike, bir tehdit, bir küfür içerir.
Zira sen yobazsın.
Sen köktendincisin.
Sen fanatiksin.
Ve her fanatik kadar da kazkafalı, tutuk, tutucu ve çekilmezsin.
Senin dinin Kemalizm dini.
O muhabbete: 'Mustafa Kemal bakalım, bunun böyle olmasını ister miydi ki!' muhabbetine de hiç girmiyorum.
Zira Gerçek Mustafa Kemal'i tanımıyorum. Sen ve senin gibi otkafalılar gerçek Mustafa Kemal'i tanımamamız için: insan olanı, insani olanı-her şeyi yaptınız. Yaptılar.
Siz bastırdıkça o kitapları, diktirdikçe o çirkin heykelleri, her tarafı ismiyle donattıkça; hakikatten öcü gibi korktukça, kaçtıkça, tırstıkça, sakladıkça adamı, adamı saklayıp 'ideoloji' yaftası altında kutlama konuşmalarını 'hadis' 'amentü' 'dua'vari ezberlemelere tabi kıldıkça; hiçbir hakikilik duygusunun, hiçbir nesnel tarihi perspektifin mümkünatı buralarda, kalmadı.
Son hezeyanınız da bu olsun. Aman Latife Hanım Arşivi'nin turşusunu sıkı kurun. Aman bir lider eşinin yaşadıklarına, içinden geçenlere, başına gelenlere dair düşünmüş olabileceklerini, yazmış olabileceklerini; bu denli efendi, bu denli kontrollü, Mustafa Kemal'den sonra şahsi hayatını iptal etmiş bu kadının dahi, bir kadın olarak hissiyatını TAMAMEN sansürleyin. Örümcektutmuş beyinlerinizin projeksiyonu, o arşivlerin tutacağı örümcekler olsun.
Hakikatler gün ışığına çıkmasın.
Sizler de Drakulalar misali. Sonra erir gidiverirsiniz gün ışığında. Aman kendinize pek dikkat edin. Siz bize pek lazımlıksınız.
Sizler olmasanız biz çoluk çocuk gafiller, nerde ne yaparız sonracığıma?
Yazı: Perihan Mağden
Kaynak: