2 Temmuz'da ne oldu, Sivas Katliamı kaç sene önce oldu ve Sivas Katliamı Madımak Oteli'nde nasıl yaşandı soruları bugün binlerce kişi tarafından merak edildi. Bugün 2 Temmuz Sivas Katliamının 27. yıl dönümü. 1993 yılında 37 kişi Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri için geldiği Sivas Madımak Oteli'nde yakılarak öldürüldü. Yürekleri yakan ve tarihte kara leke olarak kalan Sivas Katliamı olayı...
Abone ol2 Temmuz'da ne oldu, Sivas Katliamı kaç sene önce yaşandı ve kaç kişi yanarak öldü araştırmaları bugün arttı. 2 Temmuz yani bugün Türkiye'nin yüreğini yakan çok vahim bir olay yaşandı. 27 yıl önce 1993 yılında Pir Sultan Abdal Kültür Etkinlikleri için Sivas'a gelen 37 kişi Madımak Oteli'nde diri diri yakılarak öldürüldü. Peki ama Sivas Katliamı neden yaşandı, kimler hayatını kaybetti? İşte tarihte kara bir leke olan Sivas Katliamının detayları...
Madımak olayı nedir: Pir Sultan Abdal Şenlikleri kapsamında, aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu pek çok sanatçı ve fikir insanı dönemin Sivas valisi Ahmet Karabilgin'in özel davetlisi olarak bu kente geldi. Kültür Merkezi içindeki karşıt grupla çıkan taşlı sopalı çatışma, polis tarafından fazla büyümeden, zor kullanılarak önlendi.
Binlerce kişiden oluşan karşıt grup, Kültür Merkezi’nden yeniden Hükümet Meydanı’na geldi. Hükümet Konağı’nı taşlamaya ve slogan atmaya başlayan grup ardından Madımak Oteli civarına ulaşarak, slogan atmaya devam etti.
Madımak Oteli'nin yakılması: Madımak Olayı ‘nda grup önce Madımak Oteli önündeki araçları ateşe verdi ve oteli taşladı. Madımak Oteli tutuşturulan perdeler ve alt katta bulunan eşyalarla birlikte yakıldı. Otele sığınmış olan kişilerden, aralarında Asım Bezirci , Nesimi Çimen, Muhlis Akarsu, Metin Altıok ve Hasret Gültekin'in de bulunduğu 35 kişi yanarak veya dumandan boğularak yaşamını yitirdi.
Aralarında Aziz Nesin'in de bulunduğu 51 kişi de olaylardan kendi olanaklarıyla, ağır yaralarla kurtuldu. İtfaiye merdiveniyle kurtarılmaya çalışılan Aziz Nesin, merdivendeki görevli tarafından darp edilip, merdivenden itfaiye aracı etrafında toplanan karşıt görüşlü kalabalığa doğru itildi. Başından yaralanan Aziz Nesin'i linç girişiminden araya giren polisler kurtardı. Yaralılar, polis arabalarıyla Tıp Fakültesi Hastanesi`ne götürüldü.Madımak Olayı sonucunda 33 konuk, 2 otel görevlisi ve 2 gösterici yaşamını yitirdi. Akşam saatlerinde valilikçe ilan edilen ”2 günlük sokağa çıkma yasağı” ile birlikte, güvenlik güçleri şehirde tam bir hakimiyet sağlayabildi.
Madımak katliamı ile ilgili sözler....
Birdenbire
Ateş ve duman
Feryad-ı figan
Sanki elele
Geliyor habire
Üstümüze, üstümüze
Canlar, sazlar
Kan oldular
Kesildi teller
Durdu nefesler
Ama hala
Dimdik ayakta
Ayaktalar
Çığlık kalleş
Sessizlik mi dost
Ateş ve duman
Hain düşman
Issızlığın ortasında
Issızlığın ortasında
Moğollar
Hasretime hasret kattın, hasrete
incinsek de incitmeyiz, zulm ile
geldik size, dikensiz bir gül ile
can veririz, can almayız, biz canız
Akarsular ile coştum, çağladım
hasret ile yandım, ağladım
nice canlar ile kül oldum, öldüm
can veririz, can almayız, biz canız
Pirimi asanlar, doymadı kana
canımı yakanlar, baktı dumana
zulüm yapmaz, insan insana
can veririz, can almayız, biz canız
Nesimiler ölmez gafil, aldandın
mazlumlar ardından gelmez mi sandın
akarsu'lar coştu, birden bulandın
can veririz, can almayız, biz canız
Canımı yaktınız, kanlı sivasta
gülemem, ağlarım, şu gönlüm yasta
canım feda olsun, pir sultan dosta
can veririz, can almayız, biz canız
Bizi yakıp, duman duman, baktınız
yetmedi mi, bir de alkış tuttunuz
sonra birer masum olup çıktınız
can veririz, can almayız, biz canız
Selda Bağcan
Güneşin ak yüzüne, bir duman çöktü.
Bir türkü çığlıkla ateşe düştü.
Kuytu bir köşede bir çiçek küstü.
Döktü yaprağını, boynunu büktü.
Şu Sivas'ın elinde sazım çalınmaz.
Güllerim yandı, yüreğim dayanmaz.
Kararmış yüreğin hiç ışığı olmaz.
Bilmez misin ki türküler yanmaz.
Günü gelir sanma hesap sorulmaz.
Dayanır kapına ''Pir Sultan'' ölmez.
Şu Sivas'ın elinde sazım çalınmaz.
Güllerim yandı, yüreğim dayanmaz.
Edip Akbayram
Sonra geldin bir şeydin
Tanrı da tanrı misafiri bu dünyada
Diyenlerin arasına girdim; hafif ıslak bir ağız vardı avuçlarımda
Dört tarafı cüce zürafalarla çevrili bir ormandaydım
En iyisi ben seni seveyim dedim kestirmeden
O patikadan, o biraz engebeli yoldan, çıkayım seni seveyim dedim
Kim bilir, üçümüz beşimiz bir araya gelir indiririz mahlukatı
Sen de unutursun eski arkadaşlarını beni seversin
Benim mürekkebim leke yapar ellerine
Gece yarısı şarap içeceğine birileriyle
Beni okursun onlara sahilde saat ikide, dertliyken,
Delirmiş kadınlar gibi bağıra bağıra gemiler geçer ansızın
Sersem sepet kabarır deniz, su sıçratır, aşk sıçrat1r
Diye.
Sonra geldin bir şeydin
Ağlıyordun, kucağında yandıkları iyi oldu bu şairlerin diye diye
Şiir yazdığını sanan bir celladın kitabı
Celladın sırtını sıvazlayan bir tıfıl zakkum
Zakkumun dibinde ise tırtıllar, böcekler ona alkış tutan ..
Ama ben geldim aşkım, sen daha zehir zemberek bir tohumsun
Açacaksın, zıplayacaksın aha gökyüzü şuracıkta
Tutup indireceksin göğü
'oteller kenti'ni otellerin yağmalandığı bir memlekete dönüştürenlerle
hayatını bir otelde kalınanın mahcubiyetine sığdıranlar arasında
kalacaksın incecik bir gevşeyişle.
Ben ölümüme iki dakika kala Allah'a inanmayacağım
Böyle bir lüksüm yok, böyle bir kimlikle gelmedim yeryüzüne;
Seninle aynı gezegeni paylaşmak evrenin en güzel şeyi, amma,
Onlarla paylaştığım oksijenden nefret ediyorum
Ateşi, ah o otel ateşini körükleyen pis kokulu her nefeslerinde.
Sonra ben geldim sen hep bir şeydin, bunları dedim tek tek,
Kelime kelime,
Ağlıyordun, gözyaşların yere düşmeden önce
Ben düştüm yere,
Oraya.
Hayatın kefenini diken sahte şairlerin
Parmaklarımla kazdığım
Mezarına Şerefine.