BIST 9.420
DOLAR 34,43
EURO 36,33
ALTIN 2.839,17
HABER /  GÜNCEL

Maden kazaları nasıl önlenebilir ?

Bilinen son resmi rakamlara göre 282 vatandaşın hayatını kaybettiği Soma’daki maden faciasının ardından bu tür kazaların nasıl önlenebileceğ...

Abone ol

Bilinen son resmi rakamlara göre 282 vatandaşın hayatını kaybettiği Soma’daki maden faciasının ardından bu tür kazaların nasıl önlenebileceği tartışmaları gündeme geldi. Uzmanlar, denetimlerin aralıksız sürdürülmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye’nin maden kazalarında ölüm yoğunluğu açısından dünyada ilk üç, Avrupa’da ise ilk sırada olduğunu belirten İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Meslek Yüksekokulu İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel, ölümlü maden kazalarının yüzde 64’ünün yeraltı kömür madenlerinde gerçekleştiğini ve ölen madencilerin yüzde 27’sinin yeraltında göçük altında kaldığını belirtti. Yüzde 19’unun grizu patlamasında, yüzde 12’sinin ise araç kazası nedeniyle hayatlarını kaybettiklerini söyleyen Yrd. Doç. Dr. Erenel, “Yasal mevzuatta yer alan konuların tam olarak yerine getirilmesi ve yerine getirildiğinin devlet kurumları dışında bağımsız denetçiler tarafından kontrol edilmesi ve denetlenmesi, şekilden öteye geçemiyor. Denetimler, gece-gündüz, tatil günleri dahil aralıksız şekilde sürdürülmelidir .Eksikliği tespit edilenlere derhal iş durdurma karar verilmeli ve uygulanmalıdır. Mevcut uygulamada, iş müfettişlerinin yaptıkları denetim sonucuna göre mülki makamlar karar veriyor. Bu durum ise gecikmelere ve istismarlara neden oluyor” ifadelerini kullandı.
Maden ocaklarındaki çalışmaların ‘Çok Tehlikeli İşler’ sınıfına girdiğini ve cezai sorumlulukların seviyesinin yeterli caydırıcılığı sağlamaktan uzak olduğunu ifade eden Erenel, “Sorumluluklarla paralel olarak artacak şekilde 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlemeler yapılmalıdır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu bu sınıfa giren işlerde alınacak tedbirlere yer vermekle beraber bu işlerin özelliğine yönelik tedbirleri içermekten uzaktır. Çok tehlikeli ve tehlikeli sınıf işyerleri için alınacak önlemler ayrı başlıklar altında ve ayrıntılı şekilde kanunda yer almalıdır” diye konuştu.
Yrd. Doç. Dr. Erenel, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda yer alan ‘Mesleki eğitim alma zorunluluğu bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işlerde yapacağı işle ilgili mesleki eğitim aldığını belgeleyemeyenler işe alınamazlar. Tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde çalışacaklar, yapacakları işe uygun olduklarını belirten sağlık raporu olmadan işe başlatılamaz. Tehlikeli ve Çok Tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerinde karşılaşılacak sağlık ve güvenlik riskleri eğitimi aldığına dair ellerinde belge olmayanlar işe başlatılamazlar. Çok tehlikeli sınıfta yer alan maden, metal ve yapı işleri ile tehlikeli kimyasallarla çalışılan işlerin yapıldığı veya büyük endüstriyel kazaların olabileceği iş yerlerinde, risk değerlendirmesi yapılmamış olması durumunda iş durdurulur’ ifadelerinin istisnasız yerine getirilmesi gerektiğini vurguladı.
Ücret ortalaması ve çalışma şartlarının zorluğu nedeniyle Çalışan Devir Oranı’nın yüksek maden işçiliği sektöründe sürekli değişen personel nedeniyle alınması gereken tedbirlerin yeteri kadar takip edilemediğini belirten Fahri Erenel, “Belirli periyotlarla risk değerlendirmelerinin eksiksiz bir şekilde yapılması ve gerekli önlemlerin gecikmeden alınması gerekmektedir. Acil durum planları ve yangına karşı önlemlerin sık sık, planlı plansız, değişik zamanlarda denemesi ve eksikliklerin süratle tamamlaması önem taşımaktadır” dedi.
(İHA)