Demokratik olmadığı gerekçesiyle eleştirilen anayasa değişikliğinin neden olduğu mali istikrarsızlık Budapeşte'yi IMF'yle daha önce kesilen görüşmeleri sürdürmek amacıyla yeniden masaya oturmaya zorladı.
Abone olMacaristan Brüksel ve IMF arasında süren karşılıklı taleplerin ve restleşmelerin ardından bugün IMF'yle bir stand-by anlaşması için görüşmeler yapmaya hazır olduğunu açıkladı.
Böylece bir Avrupa Birliği ülkesinin daha IMF'nin kapısını çalarak borç talebinde bulunmasıyla Avrupa Birliği'ni bir süredir kasıp kavuran mali kriz daha da somutlaştı.
Bir süredir mali sorunlarla ve dış borçları ödeme güçlükleriyle boğuşan Macaristan bilindiği gibi Avrupa Birliği ve IMF tarafından kendisine telkin edilen ekonomi politikasını uygulamayı reddedince aralık ayında IMF ile olan görüşmeler kesilmiş ve Uluslararası Para Fonu heyeti Budapeşte'yi terk etmişti.
Aralık ayındaki tartışmaların gerisinde ise somut olarak Macar Merkez Bankası sorunu yatıyordu.
Hükümet yeni bir yasayla Macar Merkez Bankasının statüsünü değiştirmeyi planlıyordu.
Merkez bankasının statüsü
Brüksel ise, bu yeni yasanın merkez bankasının özerk yapısını tamamen ortadan kaldıracağını, bunun ise ülkeyi ekonomik anlamda daha derin bir kaosa sürükleyebileceğini vurguluyordu.
Macar hükümeti Merkez Bankası yasasından vazgeçmeyince IMF heyeti de AB Komisyonu Başkanı Barroso'nun özel talimatıyla Budapeşte'yi terk etti, yani görüşmeler bir tarih de belirlenmeden kesildi.
Macar hükümeti de geri adım atmadı, söz konusu yasa Aralık ayı sonlarında meclisten geçti ve Merkez Bankası'nın yönetim statüsü değişti.
Bağımsız gözlemciler, bu yasa sayesinde Macar hükümetinin, Merkez Bankasının 40 milyar Euro'luk rezervlerine göz diktiğini, ekonomi politikasını hayata geçirebilmek amacıyla bu kaynağı kullanmak istediğini vurgulamışlardı.
O günlerde hükümet kendinden emindi ve hükümet tarafından "IMF olmadan da Macaristan'ın kendi öz kaynaklarıyla finansman sağlayabilir" yolunda açıklamalar yapılıyordu.
Anayasa tartışmaları darbesi
Budapeşte ve Brüksel arasındaki gerginlikler 1 Ocak'ta, demokratik olmadığı gerekçesiyle eleştirilen yeni anayasanın ve Merkez Bankası faaliyetlerini düzenleyen yeni yasaların çıkmasıyla doruğa ulaştı.
"Anayasaya hayır" gösterilerinde bir araya gelen muhalefetin elli bin kişilik mitingi, Budapeşte'yi sıcak bir baharın beklediğinin işareti gibiydi.
Gözlemciler, Macaristan üzerinde yoğunlaşan baskılara Budapeşte hükümetinin dayanmayacağını, özellikle ekonomik ve cari sıkıntıların Macaristan'ı Yunanistan gibi bir sürece çekebileceğini vurguluyorlardı.
Gözlemcilere göre krizin yumuşak karnı Macar forintiydi ve forint beklendiği gibi çöküş işaretlerini vermeye başladı.
Aylardır zaten değer yitiren forintin son iki gün içinde yüzde 10 değer kaybetmesi bardaktaki son damla oldu ve Macar hükümeti perşembe günü IMF ile bir standby anlaşması için masaya oturacağını açıkladı.
Hükümetin AB ve IMF karşısında pes etmesinin sonucu ne olacak?
Zıtlaşmaların ardından teslim olarak masaya oturan Macar hükümetinden neler istenecek ve ulusal çizgide olmakla gurur duyan Budapeşte hükümeti, taraftarları önünde imaj kaybetmeden bu taleplerin ne kadarını gerçekleştirebilecek?
İcraat hedeflerini yerine getirmede bu sorunun yanıtı kilit önemde olacak.