AK Parti İstanbul İl Başkanı Mehmet Müezzinoğlu Lübnan'a askerden yana.
Abone olLübnan Tezkeresi’nin ertesi gününe denk geldiği için bu görüşme, ilk soru gayri ihtiyari tezkere oluyor. Mehmet Bey’in meclisteki görüşmelerin hepsini izleyip izlemediğini merak ediyorum. Hayır, izlememiş. Çünkü yönetim toplantısına yetişmesi gerekiyormuş, yoğun trafikte biraz Abdullah Gül’ü biraz da Mehmet Ağar’ı dinleyebilmiş....
Peki ne diyorsunuz askerimizin Lübnan’a gitmesine?
Özellikle insani boyutunun gelecekle ilgili döneminde Türkiye’nin hakikaten bir katkısı olacaksa gidilmesi lazım. Yani, orada olmanın hem insani boyutuyla, hem gelecekteki yapılanma boyutuyla olmanın doğru olduğuna inanıyorum. Tabii ki her kararın mutlaka eleştirilebilecek yönleri de vardır, artı olabilecek yönleri da vardır. Türkiye adına artıların daha fazla olacağı kanaatindeyim.
Ama siz, daha önceleri İsrail’in terör bahanesiyle katliam yaptığını söylüyordunuz... BM’ye ise pek fazla kimsenin güveni kalmamış gibi...
Ama onun ötesinde, netice de mevcut kurumun güvenini kazanması adına da bir şeyler yapılması lazım. BM’in boşluğunu daha güçlü dolduracak bir yapı olmadığına göre...
Alternatif yok diyorsunuz...
Yok...
Bundan sonraki süreçte en çok neye dikkat etmek lazım?
İşin teknik detaylarını mutlaka bilen yetkili komutanlarımızdır... Türk askerinin orada oluşunun Lübnan halkında sempati uyandırması lazım. Çatışma ortamından olabildiğince hem uzak durabilmek, hem de çatışma ortamının ortadan kalkmasına vesile olabilmek temel stratejilerimizden olmalı.
En büyük risk ne olabilir sizce orada?
Onu şu anda tahmin etmek mümkün değil. Hesaplanabilen risklerin tedbirini almak kolaydır. Ama o ortam hesaplanabilirlenenlerin ötesinde olduğu için, hesaplanmayan risklere karşı çok dikkatli olmak gerekir.
Yıllar sonra Batı Trakya
Lübnan’ı geçelim... Doğum yeriniz olan Batı Trakya’daki sorunlara karşı özel bir duyarlılığınız vardır herhalde...
Bunlar çok uzun meseleler. Örneğin; AB öncesi yasadan dolayı Yunan vatandaşlığını kaybetmiş 60 bin vatandaşımızın mahkemeleri hâlâ sürüyor. Benim de büyük kızım orada doğdu, ama burada okuyor diye vatandaşlıktan atıldı. Kendim de bu durumun mağduru oldumve tam 18 yıl boyunca yani 2001 yılına kadar doğduğum topraklara gidemedim, insanlarımız göremedim. Bunu ancak çeken bilir, Allah kimseye göstermesin.
Erdoğan, Batı Trakya’ya giden ilk başbakan oldu değil mi...
Evet. Batı Trakya’ya Erdoğan’dan önce sadece Cumhurbaşkanı Celal Bayar, kendi adını taşıyan lisenin açılışı için gitmiştir.
Yıllar sonra hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı ile beraber doğduğunuz köye (Kozlukepir) gidiyorsunuz.. Neler hissettiniz?
Anlatmak mümkün değil. Farklı bir duygu, farklı bir heyecan. Çok hoş... Sırtımda bir ceketle kaçarak geldiğim memleketimde Türkiye Cumhuriyeti’nin başbakanı ve vatandaşlığından atıldığım ülkenin başbakanıyla aynı masada oturdum... Bir taraftan acısını ve burukluğunu hissediyorsun bir taraftan da onurunu ve gururunu yaşıyorsun. Tarih, gözünüzün önünde su gibi akıp gidiyor. Düşünsenize 18 yıldır görmediğiniz sokaklardan geçiyorsunuz.
İktidar partisinin il başkanlığı görevi Yunan makamları ile de ilişki içinde olmayı getirmiştir herhalde...
İskeçe’deki azınlıklar için, iki ülke arasındaki dostluğun gelişmesi için belki de bu pozisyonumuz bir köprü görevi görüyor. Geçen akşam, Yunanistan Dış İşleri Bakanının yardımcısının çocuklarının vaftiz töreni nedeniyle Esma Sultan’da düzenledikleri yemeğe davet edildik, gittik. Yani, iyi bir hukuğumuz var. Geçmişte çektiğimiz acıların intikamını almanın bir anlamı yok. Ama gelecek süreçteki acıları olabildiğince hafifletebilmek, herkesin olduğu konumda insanca yaşaması için bir köprü vazifesi olabiliriz.
Örneğin, ayın 15’inde seçimler olacak Yunanistan’da. Vali adayları (orada valiler de seçimle geliyor) belediye başkan adayları geliyor ve bizim buradan destek istiyorlar. Eskiden böyle bir şey yoktu.
Dilek Yaraş - İnternethaber