Avrupa Konseyi'nin Loizidu hakkında aldığı arar karar, Ankara'da talihsiz ve etik olmayan bir davranış olarak nitelendi.
Abone olAvrupa Konseyi'nin büyükelçiler seviyesinde toplanan delegeler komitesinin, Türkiye'nin AİHM kararı gereği, Kıbrıslı Rum kadın Titana Loizidu'ya maddi tazminatı en geç 19 Kasım'a kadar ödemesi yönünde aldığı ara karar, Ankara'da ''talihsiz ve etik olmayan bir davranış'' olarak değerlendirildi. Diplomatik kaynaklar, uygulanmamış tek mahkeme kararı olan Loizidu kararını, Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nin denetiminden çıkması ve AB uyum sürecinde ilerlemesi için ortadan kaldırılması gereken ''zorunlu bir engel'' olduğunu belirtiyorlar. Türkiye'nin bu çerçevede 12 Kasım'a kadar Loizidu davasının gündemden düşürülmesi için girişimlerini sürdürdüğünü ve modelite konusunda yazılım dışında genel ilke üzerinde uzlaşı sağlandığını hatırlatan kaynaklar, Türkiye'nin sunduğu önerilere yanıt beklediği bir sırada 4. ara kararın alınmasını ''etik olmayan bir davranış'' olarak değerlendirdiler. Dili öncekilere oranla daha ağır olan ve tarih sınırı bulunan son karara ilişkin olarak, ''Memnuniyet verici olmayan bir gelişme, üzüntüyle karşıladık, ancak dünyanın da sonu değil'' yorumunda bulunan kaynaklar, bunun küçümsenmemesi, ancak gereğinden fazla da büyütülmemesi gerektiğini ifade ettiler. Kaynaklar, Türkiye'nin Loizidu kararının gündemden düşürülmesine yönelik başlattığı girişimlerin sürdürülmesi konusundaki iradesinin devam ettiğini belirtirken, danışmaların ve müzakerelerin devam ettiğini, sürecin uzlaşmaya dönük sonuç vereceğinin ümit edildiğini kaydettiler. ''2004 ORTASINA KADAR SONUÇ ALMAK, AB SÜRECİ İÇİN KRİTİK" Ara kararda yer alan, Türkiye'nin AİHM kararına uymaması durumunda gerekli tedbirlerin alınacağı ifadesine ilişkinse kaynaklar, ''Yok böyle gerekli tedbirler'' ifadesini kullandılar. Avrupa Konseyi'nin ne statüsünde, ne de tüzüğünde AİHM kararlarına uymayan ülkelere uygulanabilecek önlem bulunduğunu belirten kaynaklar, ancak teşhir yönteminin kullanılabileceğini ya da uluslararası kuruluşlarda, ikili veya çok taraflı ilişkilerde baskı uygulanabileceğini belirttiler. Kaynaklar, karara uymayan ülkede Avrupa Konseyi'nin hiçbir faaliyetinin düzenlenmemesinin de bir başka önlem olabileceğini belirttiler. ''Telaşa gerek olmadığını'' belirten kaynaklar, komitenin önlem alma kararı alması durumunda, bunun aylar sürecek bir müzakere gerektirdiğini, önlem alma konusunda uzlaşmaya varılmasının ardından komitenin bir uygulamaya gidebileceğini belirttiler. Konunun 2004 yılının ortasına kadar çözümünün kritik önemde olduğuna dikkati çeken kaynaklar, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin (AKPM) denetimi altında bulunan Türkiye için bu tarihte karar verileceğini hatırlattılar. Kaynaklar, ''AKPM'nin denetiminde ve AİHM kararlarına uymayan bir ülke durumunda kalmanın, Türkiye'nin işini zorlaştıracağını'' belirttiler. Kaynaklar, AKPM denetiminde olan bir ülkenin, AB'den müzakere tarihi almasını beklemenin ''gerçekçi olmayacağını'' ifade ettiler. Delegeler Komitesi'nin AKPM'de uygulamaya yönelik karar alamayacağını hatırlatan kaynaklar, ancak parlamentonun kendi kararıyla Türk parlamenterlere ilişkin yetki belgelerini askıya almak gibi önlemler alma konusunda girişim başlatabileceğini kaydettiler.